Discoverترکیش لند
ترکیش لند

ترکیش لند

Author: Hanita Saleh

Subscribed: 1,524Played: 35,360
Share

Description

ترکیش لند، سرزمین ترکی استانبولی

این کانال برای تقویت مهارت شنیداری زبان آموزان ترکی استانبولی با سرعت مکالمه طبیعی آماده شده.خوشحال میشم با عضویت در کانال و کامنتهاتون و معرفی کانال به علاقمندان به زبان ترکی استانبولی از کانال حمایت کنید

Turkishland channel has been prepared for Turkish learners to improve their listening skill. Please support me by subscribe the channel and leaving comments.
40 Episodes
Reverse
-merhaba Ayla nasılsın?-merhaba Sena iyiyim sen nasılsın?-ben de iyiyim dün okula gittin mi?-evet gittim, matematikten sınav olduk sen neden gelmedin? -ben hastaydım, bütün gün evde yattım peki sınav nasıldı? zor muydu?-evet çok zordu, üç soruyu boş bıraktım, hayırdır senin neyin var?-yemekten zehirlendim-nasıl yanı? ne zaman oldu?-dün akşam abimle bir yere gittik, orada tavuk yemeği yedim, çok yağlıydı,sanırım o yüzden oldu -ah canım çok üzüldüm, geçmiş olsun, hastaneye gittin mi peki?-hayır gitmedim,evde yattım sadece, biraz dinlendim,annem ayran yaptı,onu içtim,iyi geldi-Ayran tuzlu muydu?-evet tuzluydu neden sordun?-tuzlu ayran iyi geliyor, bir kere benim de kardeşim zehirlendi, doktor kardeşime tuzlu ayran içirdi, -doğrudur bana da çok iyi geldi, derse gidelim mi?-evet gidelim
-mehaba efendim, hoş geldiniz-merhaba bir elbise almak istiyorum-tabii nasıl bir şey istiyorsunuz?-tek parça ve askılı istiyorum-hangi renk istiyorsunuz?-kırmızı ya da siyah istiyorum-buyurun bu elbiseler tam size göre denemek istiyor musunuz?-bir dakika,Ahmet hayatım neredesin?-buradayım aşkım buyur-sence siyah elbise mi kırmızı elbise mi?-bence kırmızı olsun-cidden sence hangisi daha güzel?-ben karışmıyorum sonra beğenmiyorsun beni suçluyorsun-aa kalbimi kırıyorsun-şaka şaka bence kırmızı daha güzel aşkım onu al-öyle mi? bence siyah daha güzel kara veremiyorum-evet siyah da çok güzel bence onu al-kırmızıyı mı alsam?-evet bence kırmızıyı al-neyse ben siyah elbiseyi almak istiyorum -emin misin?-evet eminim siyah elbiseyi almak istiyorum-çok şükür çok çabuk karar veriyorsun pantolon istiyor musun?-aa evet evet pantolon da almak istiyorum-nasıl bir pantolon istiyorsunuz?-mavi kot pantolon istiyorum-bu nasıl efendim?-evet çok güzel tam bana göre bunu denemek istiyorum-tabii ki kabinler bu tarafta -nasıl Ahmet alayım mı?-bence çok güzel hemen al gidelim-peki seni daha fazla bekletmeyeyim bu pantolonu ve elbiseyi alıyorum, ikisi ne kadar?-efendim ikisi 235 TL nakit mi yoksa kredi kartıyla mı ödemek istiyorsunuz?-kredi kartıyla lütfen-şifreniz-teşekkürler kolay gelsin-hayırlı olsun efendim, iyi günlerde kullanın, güle güle
Kolay gelsin.Sağ olun beyefendi, hoş geldiniz.Hoş bulduk. Size zahmet, bir paket but ve bir paketkanat istiyorum.Tabii efendim, hemen vereyim. 750 gramlık mı olsun bir kiloluk mu?Bir kiloluk olsun lütfen.Tabii ki, buyurun.Son kullanma tarihi nerede yazıyor?Paketin üstünde üretim tarihi var. O tarihten İtibaren iki hafta...Anladım, teşekkür ederim. But ve kanat kaç lira?But 12 lira, kanat 15 lira. Başka bir isteğiniz var mi?Evet, bir kilo kıyma istiyorum.Hemen veriyorum. Yağlı mı yoksa yağsız mı olsun?Fiyatları farklı mı?Evet, yağlı 42 lira, yağsız 45 lira.yağsız yerinden olsun size zahmet.Buyurun efendim, afiyet olsun.Teşekkür ederim.KasadaHoş geldiniz.Hoş bulduk. Borcum ne kadar?185 lira efendim. Nakit mi kredi kartı mı?Kredi kartı lütfen.Taksit istiyor musunuz?Hayır, taksit istemiyorum.Buyurun, kartınız. afiyet olsun, iyi günler.Teşekkür ederim, iyi günler.
değerli müşterilerimiz, marketimizde indirimler devam ediyor, 3 kilo patates 4 lira, 2 demet maydanoz 2 lira, 1 litre süt 1,5 lira, 1 koli yumurta 9 lira, 1 kalıp beyaz peynir 7 lira. marketimizdeki indirimler Çarşamba gününe kadar devam etmektedir. fırsatlardan faydalanmak için acele edin.
Türkiye genelinde hava soğuk. Türkiye'nin doğusunda çok kar yağışı var. Cuma gününden sonra sıcaklardalar artıyor. Hafta sonu sıcaklık batıda 11, 12 derece, iç bölgelerde 9, 10 derece. İstanbul'da hava bulutlu, sıcaklık 9 derecenin altında. Ankara da hava yağmurlu, gündüz 6, gece -1 derece. İzmir güneşli, 14 de-rece. Bursa bulutlu, Adana'da çok yağmur var. Sivas, Kayseri ve Niğde'de hava soğuk. Yarin bu şehirlerde hafif kar yağışı var.Samsun, Trabzon ve Ordu'da sis var. Sıcaklardalar 6,7 derece.
- Beni bu beladan kurtar periler güzeli! deyip, saç, telini yarığa atmış. Sac teli yarığa düşer düşmez, karşıdan karşıya bir köprü kurulmuş.Durmuş, köprüden geçip yolunda yürümüş. Durmuş’un kurtulması Köse Ağayı daha da kızdırmış. Daha büyük büyüler yapmış. Durmuş’un yürüdüğü yolun her yanı keskin cam kırıntılarıyla, sivri bıçaklarla örtülmüş. Keskin camların, sivri bıçakların üstünden geçemeyeceğini anlayanDurmuş, cebinden saç telini çıkarmış.- Beni bu beladan kurtar, periler güzeli! deyip, saç telini keskin camların, sivri bıçakların Üstüne atmış. Saç teli, keskin camların, sivri bıçakların üstüne düşer düşmez, Durmuş bir kuş olmuş.Uçmuş. Yolun keskin camlı, sivri bıçaklı kısmını geçince yere konmuş. Yoluna devam etmiş. Az gitmeden, uz gitmeden azgın bir nehir keşmiş yolunu. Durmuş ne yapacağını şaşırmış. Yolunu değiştirmek istemiş ya, öteki yol tozlu yolmuş. Bunun için cebinden bir saç teli daha çıkarmış .- Beni bu beladan kurtar periler güzeli! deyip saç telini nehrin azgın sularına bırakmış. Sac teli azgın sulara karışınca, Durmuş balık olmuş.Suya atlamış. Karşıya geçmiş. Yoluna devam etmiş.Durmuş’un karşısına çıkan engellerden saç telleriyle kurtulması Köse Ağa'yı iyice çileden çıkarıyormuş.- Lânet olası çoban, o değeri saç telleri bitince ne yapacaksın bakalım! deyip, Durmuş’un karşısına geçilmesi zor bir çöl çıkarmış. Durmuş, saç, telleri bitmesin diye çölde yürümeye başlamış. Ayakları kendisini çekemeyecek kadar yorulmuş. Ama yine de durmamış. Gelgelelim çölün bir yerinde çöl yarılmış. Durmuş’un karşısına bir çöl canavarı çıkmış. İşte o zaman cebinden bir saç teli çıkarmış.- Beni bu belâdan kurtar periler güzeli! deyip saç telini çöl canavarının Üstüne atmış. Çöl canavarı uysal bir çöl atı olmuş. Durmuş çöl atının üstüne binmiş. Çölü geçmiş. Ormana gelmiş.Ağaçların gölgesinde dinlenmiş biraz. Yoluna yürüyecekmiş ki:- Durmuş! diye bir ses işitmiş.Dönmüş bakmış ki ne baksın? Karşısında Badegül durmuyor mu? iki gözü iki Çeşme ağlamıyor mu? Şaşmış kalmış.- Badegül sen ha!? demiş.- Benim ya Durmuş, demiş Badegül. Aylardır gözlerim yolda kaldı. Durmuş saç tellerini getirecek de, babam beni ona verecek diye bekler dururum. Gelgelelim sen sözünde durmadın. Zamanında gelmedin. Ben de neresi nereye varırsa varsın deyip yollara düştüm. Geçtiğin yollardan geçtim. içtiğin sulardan içtim. Sana yetiştim. Dönelim Durmuş. Hiç, olmazsa kalan saç tellerini babam Köse Ağa' ya götürelim. Elini öpelim. O büyüktür bağışlar bizi. Evlendirir ikimizi! Haydi ver saç tellerini de tozlu yola girelim.Badegül böyle deyince akan sular durmuş.Durmuş bir hoş olmuş. Hemen cebinden saç tellerini çıkarmış. Badegül'e uzatmasıyla ortalığı kara bir sis kaplamış. Esneyerek, kükreyerek dev aslan gelmiş. Dev Aslan'ı gören Badegül kaçmak istemiş. Dev Aslan izin vermemiş buna. Badegülü pençelerinin arasına alıvermiş. Badegül, aslanın pençelerinde çırpınmış. Çırpındıkça erimeye başlamış. Erimiş, erimiş, sulara karışmış.Durmuş gördükleri karşısında şaşkın şaşkın bakıyormuş.Dev aslan:- Badegül bir su damlasıydı insanoğlu. Köse Ağa onu küçük peri kızının gözyaşlarından yarattı. Kızım diye de yiğitleri kandırdı. Onların saç tellerini kendisine getirmesini sağladı. Şimdi sen iyi yoldasın insanoğlu! Yolundan şaşma. Engellerden korkma! deyip gitmiş.Durmuş hâlâ şaşkın yola düşmüş. Ayakları dolaşa dolaşa az gitmiş, uz gitmiş. Dere, tepe düz gitmiş. Şaşkınlıktan mı, dalgınlıktan mı yolun bittiğini görmemiş. Ayağını atmasıyla bir boşluğa düşmüş. Boşlukta uçmaya başlamış. Hemen elini cebine atmış. Saç telini çıkarmış.- Beni bu beladan kurtar periler güzeli! deyip saç telini boşluğa bırakmış. Durmuş bir tüy hafifliğinde ormana düşmüş. Ormanda kuşların sesini dinleye dinleye yürümüş. Nereye gideceğini bilmiyormuş. Bunun için son saç telini de cebinden çıkarmış.- Beni peri kızı Songül'ün olduğu yere görür periler güzeli! deyip, saç telini bırakmış.Durmuş kendini bir orman evinin bahçesinde bulmuş. Gizlene gizlene orman evinin penceresine gelmiş. içeri bakmış. içeride, peri kızı Songül ölgün ve solgun yatıyormuş. Yedi dev başını bekliyormuş. Az sonra içeri Köse Ağa’nın girdiğini görmüş. Köse Ağa’nın yüzünden düşen bin parçaymış. Devlere:- Gözünüzü dört açın, on dört açın! Az sonra buraya bir insanoğlu gelecek. Aklı sıra şu peri kızını kurtaracak. Hemen yakalayın. Zincirlerle bağlayın. Anlaşıldı mı?Dağılmışlar.- Emredersiniz! diyen devler dört bir yanaDevlerin dört bir yana dağıldığını gören Durmuş, büyük bir ağacın kovuğuna girmiş. Beklemeye başlamış. Devlerin:- Burnumuza insan kokusu geliyor! dediklerini duyar gibiymiş.Ağacın kovuğunda beklemeye başlamış.Songül'ü nasıl kurtaracağını düşünüyormuş. "Keşke peri kızlarının saç tellerinden olsaydı." diye düşünmüş ki, Dev Aslan’ın esnemesini, kükremesini işitmiş. Ağacın kovuğundan başını uzatmış bakmış ki ne baksın. Aslan, yedi devleri önüne katmış kovalamıyor mu? Hemen ağacın kovuğundan çıkmış. Koşarak orman evine girmiş.Peri kızı Songül'ü kucağına alıp dışarı çıkmış Oradan uzaklaşmak istemiş ya Köse Ağa kesmiş yolunu.Saç telleri bitti çoban. Bakalım şimdi ne yapacaksın? Söyle bakalım, uyuz köpek mi yoksa sümüklü böcek mi olmak istersin?Durmuş, Songül'ü yavaşça yere bırakmış.Köse Ağa’ya saldırmış. Bir iki vurmuş ya, Köse Ağa tınmamış bile. Üstelik kahkaha üstüne kahkaha atmış. Durmuş'u az kalsın sümüklü böcek yapıyormuş. Hele ki Dev Aslan imdada yetişmiş.Köse Ağa’yı pençeleriyle parçalamış.Durmuş'a:- Peri kızı Songül'le sırtıma binin, demiş.Durmuş, peri kızıyla Dev Aslan'ın sırtına binmiş. Dev Aslan ikisini Yedi Kızlar Mağarası’na getirip bırakmış.- Ben periler padişahıyım insanoğlu. Peri anasına selamlarımı ilet, deyip gözden kaybolmuş.Durmuş, Songül'ü mağaranın içine kadar taşımış. Songül'ü gören kardeşler hemen hasta yataklarından kalkmışlar. Sevinçle kardeşlerine sarılmışlar. Ölgünlükleri, solgunlukları kaybolmuş.Canlarına can, kanlarına kan gelmiş.Peri anası Durmuş'a sarılmış sarılmış öpmüş.Durmuş, Dev Aslan'dan bol bol söz etmiş.- O olmasaydı işim çok zordu! demiş.Peri kızları armağan olarak saçlarından birer tel koparıp Durmuş'a vermişler.- Mutlu ve zengin ol, demişler.Durmuş, saç tellerinin tılsımıyla bir ömür hem mutlu, hem de zengin yaşamış.Onlar ermiş muradına, darısı bu masalı okuyanların başına.
Durmuş, yerde sürünen öteki yiğitlere bakmış.- Ya bunlar? diye sormuş.- Bunlar da ayn. Hepimiz Badegülün gazabına uğradık. Onun büyülü bakışlarına aldanıp, Köse Ağanın dediklerini yaptık. Bu yüzden çalındık! Simdi hepimiz bir yiğit çıksa da peri kızlarına yardım etse. Kaybolan küçük peri kızını bulsa. Periler de o sevinçle bizi eski halimize getirse diye bekler dururuz.•Siz tasa etmeyin yiğitler, demiş Durmuş.Ben de aynı yolun yolcusuyum. Ama ben perilere yardım edeceğim. Sizi düştüğünüz bu durumdan kurtaracağım. Köse Ağa'ya verdiğim sözü, sizlere ve perilere iyilik yapmak için bozacağım.Durmuş, yiğitlerin hayır dualarını ardına almış, yola düşmüş. Az gitmiş, uz gitmiş. Dere, tepe düz gitmiş. Üç ayda Yedi Kızlar Mağarası'na gelmiş.Mağara kapısında durmadan ağlayan peri anası karşılamış Durmuş'u.- Niye geldin insanoğlu? diye sormuş. Bize yardım etmeye mi yoksa kızımın tılsımlı sac tellerini büyücü Köse Ağa'ya götürmeye mi?- Size yardım etmeye geldim diyen Durmuş'u, peri anası hemen içeri almış. Hasta yataklarında yatmakta olan kızlarının baş ucuna getirmiş.Bu en büyük kızım Gül, bu Sengül, bu Esengül, Birgül, Nurgül, Hasgül. Bu boş yatakta en küçük kızım Songül'ün. Ne var ki o, yıllardır kayıp.- Ona ne oldu? diye sormuş Durmuş- Keşke bilseydim insanoğlu! Dev oğlu mu yoksa bey oğlu mu kaçırdı bilmiyorum. Kim kaçırdıysa kaçırdı, iyi etmedi. Bak kızlarımın haline! Hepsi ölgün, hepsi solgun! Yemezler, içmezler. Gülmezler, oynamazlar. Hep Songül'ü düşünürler. Onun dönmesini beklerler. Senden önce çok yiğit geldi, geçti. Hepsi kızımı bulacağını söyleyip, tılsımlı saç tellerini alp gitti. Gelgelelim hepsi de saç tellerini büyücü Köse Ağa'ya götürdüler. O da saç, telleriyle zenginliğine zenginlik kattı. şimdi sana da kızlarımın tılsımlı saç tellerinden vereceğim. Bu saç tellerini kızımı bulmak için mi kullanırsın yoksa diğerleri gibi Köse Ağa'ya mi götürürsün bilmem. Bilmem ya insanoğlu, sana güvenmekten başka da çarem yoktur. Çünkü biz bu mağaranın perileriyiz. Buradan ayrılamayız. Ayrılsak bile hem ölümlü olur hem de bütün büyülerimizi kaybederiz. Bunun için dört gözle kızımı bulup getirmeni bekleyeceğim.- Sen tasa etme ana, demiş Durmuş. kızını kaçıran dev oğluysa da, bey oğluysa da bulup getireceğim.'Peri anası, kızlarının tılsımlı saç tellerinden birer tane koparıp Durmuş'a vermiş.-Hep çiçekli yoldan git, demiş. karşına bir engel çıkarsa, saç tellerinden birini "beni bu beladan kurtar periler güzeli!" deyip, engelin üstüne at. Karşında hiç engel kalmaz o zaman. Yalnız son tel saçı, yol bitiminde kızımın nerede olduğunu öğrenmek için kullan.Durmuş, saç tellerini almış. Yola düşmüş. hoş kokulu çiçeklerin arasından türküler mırıldana mırıldana yürümüş. Bir ağaç altında çenesi düşük bir karıya rastlamış. Çenesi düşük karı, Durmuş'u yolundan alıkoymak için ağlamaya başlamış.- Niye ağlıyorsun nine, diye sorunca:niye ağlamayayım yiğit, demiş. geçtiğim köylerin birinde, Badegül adında bir kız gördüm.Ay diyor ben güzelim, kız diyor ben güzelim! Bana sorarsan yiğit, ne ay güzel, ne güneş. Badegül ikisinden de güzel! Gelgelelim kız, Durmuş adında bir çobana sevdalanmış. kızın babası çobanı sözünde duruyor mu, durmuyor mu diye Yedi Kızlar Mağarası denen bir yer varmış. Oraya mı salmış ne? Sözde çoban peri kızlarının tılsımlı saç tellerinden getirecekmiş de, babası Badegülü ona verecekmiş. Ancak aradan bunca zaman geçmiş. Çoban ölmüş mü, kalmış mı belli değil. Bunun için babası Badegülü başkasıyla evlendirmek istiyormuş. Ama kız diretiyormuş. Biraz daha bekleyelim diyormuş. Sonunda babası kırk gün daha izin vermiş. Bu kırk günde çoban geldi geldi, yoksa zavallı kızcağız istemediği bir adamla evlenecekmiş. işte buna ağlarım yiğit.Durmuş bir hoş olmuş. Tut ki yüreğinden vurulmuş."Ne ettim ben!" diye söylenmiş. "Sevdiğim kızı yüzüstü bırakıp nereye gidiyorum!"Durmuş, tılsımlı saç tellerini Köse Ağa'ya götürmek için geri dönmüş. Birkaç adım atmış, atmamış ki, Cinler Vadisi'nde gördüğü yiğitlerin sesini duyar gibi olmuş. Bu işte bir iş var deyip, çenesi düşük karıyla biraz konuşmak istemiş. Ardına dönüp. bakmış ki ne baksın? Çenesi düşük karı çoktan kaybolmuş. Sanki yer yarılmış, içine girmiş.Oyuna geldiğini anlayan Durmuş, çiçekli yoldan yoluna devam etmiş. Az gitmiş, uz gitmiş.Islık çala çala, çiçekleri koklaya koklaya çok gitmiş. Durmuş gidedursun, Köse Ağa, Durmuş'u tılsımlı sularında izliyormuş. Onun küçük peri kızını bulmak için, çiçekli yoldan gitmesine cok kızıyormuş. Ne yapıp yapıp, Durmuş'u yolundan alıkoymak istemiş. Bu yüzden büyülerine büyü katmış. Durmuş'un yürümekte olduğu yolu ikiye yarmış. Durmuş, yarılan yola bakakalmış. Bir adım daha atsa, yarılan yolun yarığına düşecek, kırk parça olacakmış. Cebinden tılsımlı saç tellerinden birisini çıkarmış
Durmuş, tozlu yollardan az gitmiş, uz gitmiş.Dere tepe düz gitmiş. Altı ay bir güz gitmiş. Bir de dönüp ardına bakmış ki, ne baksın? Köse Ağa:- Tozlu yoldan ayrılma! Tozlu yolda ayrılma! diye daha bağırıp, çağırmıyor mu?Durmuş, bir pınar başına gelince az soluklanmış. Pınarın suyundan avuç avuç alıp içmiş.Hayat dutundan yemiş. Sırtını dut ağacına verip az kestirmek istemiş. Uyumuş uyumamış ki, ortalığı kara bir sis kaplamış. Bu da neyin nesi, kimin fesi demesine kalmamış, sislerin içinden dev gibi bir aslan çıkmış. Kükreyerek dikilmiş karşısına.Durmuş:Eyvah! deyip, yerden bir ağaç parçası kapmış. Savunmaya geçmiş. Aslan yelelerini sallayarak, acı acı kükreyerek Durmuş'a doğru birkaç adım daha atmış. Kocaman ağzını öyle bir açmış ki, Durmuş dut ağacının tepesine kadar çıkmış.Hele ki aslan:Benden korkma insanoğlu! Korkacaksan ala kargadan, çenesi düşük kardan kork! Sümüklü böcekten, uyuz köpekten kork! Mertten, yiğitten kimseye zarar gelmez! demiş ve çekip gitmiş.Aslan gidince, kara sis de dağılmış. Durmuş, daha burada durulmaz deyip o da yola düşmüş.Az gitmiş, uz gitmiş. Dere, tepe düz gitmiş.Badegül'ü düşüne düşüne çok yol gitmiş. Gelgelelim, gittikçe yol uzuyor, yürüdükçe tozuyor, biraz da taşlı yoldan gideyim, kestirmeden varayım diye düşünüp taşlı yola girmiş. Vay sen misin yolunu değiştiren, vay sen misin taşlı yola giren?Bir ala karga gelip kulağının dibinde:- Gaak! Gaaak! Köse Ağam sana ne dedi? Köse Ağa'm sana ne dedi? diye çığlıkları koparmış. Durmuş, elini, kolunu sallayarak ala kargayı. kovalamış ya, binlerce, on binlerce ala karga başına Üşüşmüş.- Taşlı yola girme! Köse Ağama söz verdin! Köse Ağama söz verdin! Bas bas bağırmışlar.Durmuş soluğu tozlu yolda almış. Tozuta tozuta yürümüş. Aksam olunca bir kayısı ağacının dibinde uyumuş.Ertesi günü yine tozlu yollardan yürümüş. Az gitmiş, uz gitmiş. Dere tepe düz gitmiş. Gittikçe gitmiş. Gittikçe gitmiş. çok yorulmuş. Çok terlemiş. Bir avuç yelden, bir yudum selden içip serinlemiş.Yine taşlı yola girmeye karar vermiş. Taşlı yola girdiğinde, bir uyuz köpek gelip ayaklarına dolaşmış.- Hav! hav! Köse Ağa'm sana ne dedi? Köse Ağa'm sana ne dedi? diye kötü kötü havlamış.Durmuş yerden bir tas almış. Hoşt, diye uyuz köpeği kovalamış ya, binlerce on binlerce uyuz köpek gelip ayaklarına dolaşmış.- Taşlı yola girme! Köse Ağama söz verdin! Köse Ağama söz verdin! diye hem havlamışlar, hem ulumuşlar.Uyuz köpeklerin havlaması, uluması rahatsız etmiş Durmuş'u. Kendini tozlu yola zor atmış. Bu işte bir is var diye düşüne düşüne yürümüş. Az mı gitmiş, uz mu gitmiş, yoksa dere, tepe düz mü gitmiş anlamamış. Bir dağın yamacında bulmuş kendini. Yeşil otların, beyaz papatyaların Üstüne uzanıp ince ince düşünmeye başlamış. Bu sırada otlardan mı, papatyalardan mı:- Aaah! Aaah! Bu insanoğlu az cesaret gösterse, uyuz köpekleri, sümüklü böcekleri ezse!Taşlı yola girse. Görse de doğru yola gelse, aa-ah! diye bir ses gelmiş.Bunlar duyan Durmuş, ne olacaksa olsun deyip taşlı yola girmiş.- Köse Ağam sana ne dedi! diye bağıran sümüklü böceklere aldırmamış bu kez. Onları eze eze yürümüş. Az ileride inleyerek yerde sürünen yiğitleri görmüş. Onların yanına varmış.- Size ne oldu böyle yiğitler? diye sormuş.Yiğitlerden birisi sürüne sürüne yanına kadar gelmiş Durmuş'un.- Hiç sorma arkadaş, demiş. Köse Ağa denen büyücü, kızı Badegülle evlenebilmem için beni Yedi Kızlar Mağarası'na yolladı. Benden peri kızlarının saçlarından birer tel getirmemi istedi. Ben de, peri anasının küçük kızını bulmam için verdiği altı tel saçı Köse Ağa'ya götürdüm.Köse Ağa kızını vereceği yerde tutup beni bu Cinler Vadisi' ne attı. Cinler de perilere yaptığım kötülük yüzünden beni çarptı.
YEDİ KIZLAR MAĞARASIZaman zaman içinde. Kalbur saman içinde.Deve tellal iken, pire berber iken. Ben anamın beşiğini tıngır, mıngır sallar iken. Pireyi deve yaptım. Üstüne yüz palan attım. Anam uyusun diye şu masalı anlattım.Bir varmış, bir yokmuş. Ülkenin birinde bir köy, köyde de Köse Ağa derler bir büyücü yaşarmış. Köse Ağa'nın aydan ak, güneşten parlak, Badegül adında güzel mi güzel bir kızı varmış.Gelgelelim Badegül'ü gören yiğidin dünyası başına darmış. Öyle bir yanar tutuşurmuş ki, süğüm süğüm gözyaşı dökermiş. Kendinden geçer, aklı başından gidermiş. Yemezmiş, içmezmiş. Yiyecek, içecek olsa lokmalar boğazına düğümlenir geçmezmiş. Ya eve barka sığmaz olur, dağlara düşermiş, ya da Köse Ağa'ya dünürcü gidermiş.Gitmesine gidermiş ya, Köse Ağa'nın ocağına oturan daha dönmezmiş. Bu işe kimselerin aklı ermezmiş.Günlerden bir gün, Köse Ağa'nın kızı Badegülü köyün çobanı Durmuş da görmüş. Görmem diyesicenin o anda başı dönmüş. Yığılmış , kalmış yol ortasında. Hele ki hasta anası, topal dayısı yetişmişler de kucaklamışlar. Hacılara, hocalara taşımışlar. Ocaklara götürmüşler. Okutmuşlar, üfletmişler. Kurşunlar döktürmüşler. Şifalı sularla yumuşlar, yıkamışlar da öyle kendine gelmiş Durmuş.Durmuş kendine gelince hasta anası bir sarılıp bin öpmüş oğlunu.1 Sana böyle ne oldu yiğit oğlum? inmeler mi indi, cinler mi çarptı? Yoksa kem gözlere mi geldin? diye soru üstüne soru sormuş.Ne inmeler indi, ne cinler çarptı ana! Ne de kem gözlere geldim! Köse Ağa'nın kızı Badegül'ün gözleri değdi gözlerime. Onun sevdası işlendi yüreğime. Hem de ilmek ilmek. Hem de nakış nakış.Durmuş böyle deyince, hasta anası çökmüş kalmış dizlerinin üstüne. Başını iki elinin arasına alıp, ver etmiş ağıdı.Anası ağlamış ya, Durmuş aldırmamış. Anasının ağlamasını, dayısının sızlamasını ardına alıp Köse Ağa'nın evine varmış, ocağına oturmuş.Allah'ın emri, deyip Badegül'ü Köse Ağa'dan istemiş.Köse Ağa, tüysüz suratını kaşımış sonra:1 Senden iyisini bulacak değilim ya, demiş.Zaten kızımın gönlü de sendedir. İki seveni ayırmak bana yakışmaz. Yalnız, damadım olacak kişide şu özelliklerden birini olsun ararım. Birincisi, damadım olacak kişi benden daha zengin olmalı. Kızım bir elini yağda, bir elini balda bulmalı. kırk cariye sağında, kırk cariye solunda hizmetine bakmalı. Ağırlığınca altını olup kuş tüyü yataklarda yatmalı. Söyle bakalım çoban, bu kadar zengin misin?Durmuş başını eğmiş. Ne diyeceğini bilememiş.Bir yoksul çobanım, demiş yalnızca.Köse Ağa zaten biliyormuş Durmuş’un halini, vaktini. Kıs kıs gülmüş içinden.ikincisi çoban, damadım olacak kişi çok yiğit olmalı. Öyle yiğit olmalı ki, bir vuruşta yedi devi yere sermeli. Bir narada yedi dağı yerle bir etmeli. Bir oturuşta, üç ineği beş keçiyi yemeli.Söyle çoban, bu kadar yiğitliğin var mı?O kadar yiğitliğim yoktur Köse Ağa! demiş.Üçüncüsü, damadım olacak kişi çok ama çok dürüst olmalı. Bana verdiği sözden dönmemeli. Söyle bakalım çoban dürüst müsün? Verdiğin sözde durur musun?Dürüstüm Köse Ağa, verdiğim sözde de dururum!Şimdi oldu, demiş Köse Ağa . Senin dürüstlüğünü, verdiğin sözde durup durmadığını ölçeceğim. Dediklerimi yaparsan kızımı sana vereceğim.Sen tasa etme Köse Ağa! Dediklerini yaparım, demiş Durmuş.iyi dinle o zaman çoban, demiş Köse Ağa.Evimin kilerinden Yedi Kızlar Mağarası'na giden tozlu bir yol vardır. Hep bu tozlu yoldan yürüyüp Yedi Kızlara Mağarası’na gideceksin. Hep tozlu yoldan yürüyeceğine söz veriyor musun?Veriyorum Köse Ağa!Güzel! Çok güzel! Yedi Kızlar Mağarası’na vardığında , kapısında durmadan ağlayan peri anasını göreceksin. O seni görür görmez, niye geldiğini soracak. Sen ona yardım etmek için geldiğini söyleyeceksin. O zaman peri anası seni kızlarının yanına götürecek. Yataklarında yatmakta olan altı kızının saçlarından birer tel koparıp sana verecek. Kayıp olan küçük kızını bulmanı isteyecek. Sen de o altı tel saçı alıp bana getireceksin. O altı tel saçı bana getireceğine söz veriyor musun?Durmuş düşünmemiş bile:Getireceğime söz veriyorum! demiş.Döndüğünde kızımı sana vereceğim. Üstelik kırk gün kırk gece sürecek düğün de benden olacak. Şimdi zaman yitirme, hemen yola çık.Köse Ağa, Durmuş'u Yedi Kızar Mağarası’na giden kapıya kadar getirip yolcu etmiş.Yolun açık olsun! Tez dön! Sakın ola tozlu yoldan ayrılayım deme! diye de ardından bas bas bağırmış.
Endonezya'da on yedi bin ada var. bu adaların en ünlüsü Bali. Bali'de lüks oteller, etnik restoranlar, lezzetli meyveler,yemyeşil pirinç tarlaları var. Bali'ye Haziran ve Temmuz aylarında çok turist geliyor. Bu aylarda hava sıcaklığı 28-30 derece oluyor. Bali'nin kahvesi çok ünlü. bu kahve dünyanın en pahalı kahvesi. Bali'de pek çok balık lokantası var. bu lokantalar ucuz ve lezzetli balık yemekleri yapıyor. Bali'de deniz çok temiz ama dalgalı. burada çok çeşitli balıklar, büyük su kaplumbağaları var. Turistler denizde sörf yapıyor.Hollanda'nın en ünlü şehri Amsterdam. Amsterdam önemli bir liman şehri. Ünlü ressam Vincent Van Gogh ve Filozof Spinoza buralı. burada çok fazla müze var. Van Gogh müzesi bu şehrin en önemli müzelerinden biri. Dam meydanı çok ünlü. burada Madame Thousand Müzesi var. bu müzede sanatçılar ve politikacıların heykelleri var. bu şehir tahta ayakkabıları çeşit çeşit peynirleri ile ünlü.Avusturya'nın başkenti Viyana, kültür ve sanatın merkezi yeşil bir şehir. Opera Binası, Kelebek Evi, Belvedere Sarayı bu şehrin en ünlü yerleri. İnsanlar burada bir çok farklı müzik festivali düzenliyor. bu şehir kahvesi ve şnitzeli ile ünlü.Roma, İtalya'nın en kalabalık şehirlerinden biri. bu şehir, makarna, pizza ve tiramisu ile ünlü. Roma'da çok fazla tarihi eser, kilise ve müze var. Aşk Çeşmesi (Trevi Çelmesi) bu şehrin önemli turistik yerlerinden biri. Turistler bu çeşmeye para atıyor ve dilek tutuyorlar.
merhaba benim adım Ali. 19 yaşındayım. Hecettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinde öğrenciyim. Şimdi okullar tatil. kar topu oynamayı seviyorum. üzerimde gri şapka, kırmızı atkı, gri palto var. eldivenlerimin rengi siyah.merhaba benim adım Ayşe. 25 yaşındayım, benim üzerimde beyaz mont, beyaz şapka var. botlarımın rengi sarı. kar yağıyor ve her yer beyaz.merhaba benim adım Emre,ben 43 yaşındayım, Evli değilim, fotoğrafçıyım, doğayı seviyorum, şu anda hava ılık ve her yerde sarı otlar var, üzerimde yeşil mont var. şapkam kahverengi.merhaba benim adım Ahmet, 72 yaşındayım, Emekliyim,hafta sonları göl kenarında balık tutuyorum, şu anda üzerimde mavi kazak, siyah yelek var.merhaba benim adım Hasan, 38 yaşındayım, avukatım, iki çocuğum var, oğlum 9 yaşında kızım 4 yaşında,hafta sonları çocuklarımla oynuyorum, genellikle ormanda bisiklete biniyoruz, oğlum bisikletini çok seviyor, onun bisikletinin rengi mavi benim bisikletimin rengi siyah.
sağlıklı yaşam için öneriler:uyanın ve bir saat sonra kahvaltı edin.ara öğünleri atlamayın.günde on bardak su için.şekerli gıdalardan uzak durun.bol bol sebze ve meyve yiyin.badem yiyin.günde bir bardak yeşil çay için.şeker ve tuzu fazla tüketmeyin.spor yapın.sigara içmeyin.
مکالمات روزمره / در داروخانهEczanedemerhaba hoş geldinizmerhaba hoş bulduk ben bu ilaçları istiyorumtabii reçetenizi alayımbuyurunreçetenizde ağrı kesici,ateş düşürücü ve öksürük şurubu yazıyor, öksürük şurubunu sabah, öğle ve akşam yemekten sonra için, ağrı kesici ve ateş düşürücüyü sabah ve akşam yemekten sonra alınteşekkür ediyorum ilaçlar kaç lira?28 lirabuyurunteşekkür ediyorum geçmiş olsunsağ olun iyi günler
مکالمات روزمره / در بیمارستانHastanedemerhaba iyi günlermerhaba iyi günlerKulak Burun Boğaz bölümü kaçıncı katta?üçüncü katta,önce sıra alın,kayıt yaptırın, sonra buraya gelinteşekkür ediyorumyirmi üçüncü sıradasınız,lütfen ekrana bakın, ekranda numaranızı görün, sonra kaydınızı yaptırınyirmi üç numaralı hasta gelsinmerhaba benim iç hastalıkları bölümünde randevum varmerhaba nüfus cüzdanınızı alayım,teşekkür ediyorum, evet sistemde randevunuz var iç hastalıkları bölümü üçüncü katta, Dr. Ali Beyin odası koridorun solunda ikinci odateşekkürler iyi günlerrica ederim geçmiş olsun
مکالمات روزمره / کارهای روزانه✅ Merhaba benim adım Ali. Ben sabahları erken kalkıyorum. Mektupları çantama koyuyorum. Sokak sokak, cadde cadde geziyorum. Mektupları dağıtıyorum. Her gün yeni insanlar görüyorum.✅ Merhaba ben Ahmet. Ben işimi seviyorum. İşim heyecanlı ve tehlikeli. Zamanım gökyüzünde geçiyor. Farklı ülkelere gidiyorum. Farklı insanlar, hayatlar, kültürler tanıyorum.✅ Merhaba benim adım Aslı. Gündüz hastanede çalışıyorum. İnsanlara yardım ediyorum. Hastaları muayene ediyorum. onlara ilaç yazıyorum. Hastalarımı iyileştiriyorum ve işimi seviyorum.
مکالمات روزمره / فصل هالینک های مفیدadım Emine.İlkbahar mevsimini çok seviyorum. İlkbahar mevsiminin ayları: mart,nisan,mayıs. İlkbaharda çiçekler açıyor,doğa yeniden canlanıyor. kırlara gidiyorum,çiçeklerin arasına uzanıyorum. Hayal kuruyorum. Bazen arkadaşlarımla piknik yapıyoruz. İlkbahar mevsimini çok seviyorum.merhaba,benim adım Can. üniversitede öğrenciyim. Yaz mevsimini çok seviyorum.okullar kapanıyor ve tatil başlıyor.Yaz mevsimi haziran aynı ile başlıyor,sonra temmuz ve ağustos ayı geliyor.yazın denize giriyorum,güneşleniyorum,akşamları arkadaşlarımla sohbet ediyor,birlikte eğleniyoruz, yaz mevsimini seviyorum iyice dinleniyor ve enerji depoluyorum.selam benim adım Gamze.yazarım,şiir ve roman kitaplarım var.en çok sonbahar mevsimini seviyorum.sonbahar eylül ayı ile başlıyor,ekim ve kasım ayı ile bitiyor.ben sıcağı çok sevmiyorum.sonbahar ayları serin oluyor.sonbaharda resim yapıyorum.ağaçlar yapraklarını döküyor.bazen yağmur yağıyor.ben çay içiyor ve şiir yazıyorum.merhaba.benim adım Burcu,Altı yaşındayım.ilkokulda okuyorum.kış mevsimini çok seviyorum.kış mevsiminde aralık,ocak ve şubat ayları var.kışın bazen kar bazen de yağmur yağıyor.ben en çok karı seviyorum.kışın arkadaşlarımla kartopu oynuyorum.kardan adam yapıyorum.bazen de annemle kayak yapıyoruz.
 مکالمات روزمره/ سفارش خرید مارکتمتن مکالمه-Alo aşkım merhaba-merhaba hayatım-şimdi işten çıkıyorum markete gidiyorum ne istiyorsun?-bir kilo patates iki kilo domates ve bir kilo pirinç istiyorum-bir kilo patates üç kilo domates...-hayır iki kilo domates-tamam iki kilo domates ve bir kilo pirinç doğru mu?-evet doğru marketten kasaba gidiyor musun?-evet kasaptan ne istiyorsun?-kasaptan bir kilo et bir kilo kıyma ve bütün tavuk istiyorum-tamam bir kilo et bir kilo kıyma ve bütün tavuk istiyorsun doğru mu?-evet doğru-başka bir şey var mı?-bakkaldan da iki ekmek al sana zahmet-tamam evde görüşürüz-görüşmek üzere
مکالمات روزمره /یک روزم چطور میگذرد؟متن پادکست:adım Mert. Ankara'da yaşıyorum.İş adamıyım.her hafta İstanbul'a seyahat ediyorum.orada iş adamlarıyla görüşüyorum.İstanbul'da işlerim öğlen bitiyor.Sonra İstanbul'da geziyorum. bazen vapura biniyorum ve adalara gidiyorum. Orada bisiklete ya da faytona biniyorum.bazen de Üsküdar'a gidiyorum.bir pastanede oturuyorum.Çay içiyorum ve gazetelere bakıyorum.bazen saraylara gidiyorum.Dolmabahçe Sarayı ve Yıldız Sarayı çok güzel.Sarayları çok beğeniyorum.Boğaz'da güzel restoranlarda yemek yiyorum.genellikle balık yiyorum.İstanbul'u çok seviyorum.
مکالمات روزمره / مکالمه متن پادکست:-senin adın Onur mu?-hayır,benim adım Onur değil,benim adım Ömer-Ömer şu kola mı?-hayır,bu kola değil,bu çay-burası Kapadokya mı?-hayır burası Kapadokya değil,burası Pamukkale-Arda Turan Türkiyeli mi?-evet o Türkiyeli-bunlar Futbolcu mu?-hayır bunlar basketbolcu
لینک ها ↓سایتhttps://kulak-tr.ir↓لینک نصب اپلیکیشن خودآموزhttps://myket.ir/app/com.turkishland.amuzesh↓اینستاگرامhttps://www.instagram.com/turkish.with.hanita
loading
Comments 
Download from Google Play
Download from App Store