DiscoverEvrim Sümer | Laylu ve Ben
Evrim Sümer | Laylu ve Ben
Claim Ownership

Evrim Sümer | Laylu ve Ben

Author: Evrim Sümer

Subscribed: 6Played: 59
Share

Description

Kızım Leyla'nın, nam-ı diğer Laylu'nun 2010'da hayatıma girmesiyle birlikte Radikal'deki köşe yazılarımla paylaşmaya başladığım ebeveynlik serüvenimi Laylu ve Ben'de  genişleterek anlatmaya devam ediyorum. 

Aklıma düşen soruların ve konukların peşinde daha iyi bir anne olmanın formülünü ararken, size de ilham olmayı diliyorum. 

Zaman zaman aklıma alternatif isim veya alt başlık olarak “Bu Canavarı Ben Yarattım”, “Biz Böyle Değildik”, "Anne Saçların Beyazlamış" gibi şeytani fikirler düşse de, ergen annesi çizgimi bozmadan yoluma devam ediyorum. 😂


Künye: 

Mekan/ Kayıt Destekçisi: Postane İstanbul 

Fotoğraf: Gözde Kumru Uçak 

Logo/ Kapak Tasarım: Alper Balkanlı

İtici Güçler: Eray Özer ve Özgür Mumcu

Her türlü teknik soruda koşulsuz destekçi: Berk İmamoğlu

Proje ve işbirlikleri için: LayluveBen@gmail.com veya Instagram/evrimsumer




35 Episodes
Reverse
Bu bölümde konuğum Evrim Kuran; araştırmacı ve yazar, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine çalışan bir feminist. Onu en çok kuşaklar üzerindeki uzmanlığı sebebiyle tanıyoruz. Bu sohbet de zaten adeta "Kuşaklar 101" bölümü oldu. Evrim,  dilimize pelesenk olmuş "kuşak çatışması" kavramını sorguluyor ve çatışmadan kaçınmanın değil, ilişkide bulunan her iki tarafın perspektifini anlamaya odaklanmanın önemini vurguluyor:"Çatışma deyip geçmek, öğrenilmiş çaresizlik demek. Çocuğunuzla çatışmaktan kaçınmayın. Çünkü ortada bir ilişki varsa çatışma da olabilir. Ama unutmayın, sofradan uzlaşmadan kalkmak da var bu menüde" diye devam ediyor. O pek beğenmediğimiz Z'lerin aile değerlerinin çok kuvvetli olduğunu duyunca şaşırdım. Güce sahip olanın, "en"lerin sözünün geçtiği Türk toplumunun aslında feminen olduğunu öğrenince içten içe mutlu oldum. Çocuklarımızı fazlaca korurken, yılmazlıklarına engel olduğumuza dair tespiti ise ebeveynliğimizi sorgulatacak kadar değerli.Bu sohbette, ergenlikten çocuklarımıza ekonomik, ekolojik ve sosyolojik olarak yıpranmış bir dünya bıraktığımız gerçeğine, değişen değerlere ama değişmeyen bakış açısına ve gençlerini sevmeyen Türkiye'de genç nesli nasıl koruyacağımıza kadar birçok başlığa değindik. Ama  yine de, bu bölüm bana bir şey katmadı derseniz, o zaman iki kulağınızdaki iki Evrim’in arasında dilek tutabilirsiniz.
Bu bölümde konuğum, profesyonel turist rehberi, turizmci, yazar ve Kulak Uleması’nın yaratıcısı podcaster Hilmi Çalış.Peki konumuz ne; çocuklarla birlikte yapabileceğiniz keyifli kültür gezileri. Odağımız ise tarihi, coğrafi ve arkeolojik açıdan bir ziyafet sofrası olan Türkiye. Başlangıçta amacımız "Çocuklarla Görülmesi Gereken En Güzel Yerler" gibi bir rehber hazırlamaktı. Ancak ikimiz de o kadar çok konuştuk ve konuyu dağıttık ki, asıl hedefimize tam olarak sadık kalamadık. Ancak merak etmeyin, bu, boş bir sohbet olmadı! İçerisinde onlarca gezi noktasını barındıran, dinleyenlere ilham verecek bir bölüm haline geldi.Hilmi Çalış’a Instagram hesabı @RehberHilmiBey üzerinden veya Kulak Uleması podcast'inden ulaşabilirsiniz. Kitabını da okuyalım derseniz, ismi, “Gizli Miras İstanbul - Eski Yarımadanın Bilinmeyen Hikayeleri.”
Nazan Kabatepe, yurt dışında üniversite eğitimi alma yolculuğunu hem öğrenci hem de aileler için kolaylaştıran bir uzman. Türkiye'deki yurt dışı üniversite danışmanlığının öncüsü olan Kabatepe, bu bölümde doğru danışmanın nasıl bulunacağını ve lise başlangıcından itibaren seçimlerin önemini anlatırken şunu asla unutmamamızı öğütlüyor: “Gerçek başarı okuldan çok hayattadır, bunu unutmayın!”Sohbetimiz boyunca Kabatepe, size doğruları söyleyecek bir danışmanla çalışmanın önemini vurguladı. Sadece duymak istediklerinizi değil, gerçekleri söyleyen bir rehberin değerini üzerine basa basa anlattı.IB ve AP gibi programlar/sınavlar arasında doğru seçim yapmanın yanı sıra, müfredat dışı etkinliklerin değerini ve okullardaki danışmanlık ofislerinin rolünü de konuştuk. Nazan hanımın tabiriyle, okuldaki danışman, çocuğun avukatı ve son sözü söyleyecek kişi.40 seneye yakındır bu işi yapan Nazan hanıma “mesleğin piri” demem boşuna değil. Kabatepe, bu bölümde sadece üniversite seçimi ve başvurulara yönelik pratik ipuçları vermekle kalmadı, bu meslekte başarılı olmanın sırlarını da paylaştı. 
Laylu ve Ben Podcast'in son bölümünde, sizi ayrılık, boşanma ve karma aile dinamiklerinin içine çeken bir konuğum var: Klinik Psikolog Neriman Koç. Konuştuğumuz başlıklar arasında ayrılık/boşanma, ebeveynin hayatına giren yeni partnerler, eski eşler, ve benim özellikle sevdiğim "Patchwork Family" kavramı var.Neriman Koç'un şu ifadesi bence yol haritasının en değerli ilk adımı: "Her çocuk ayrılıktan kendine pay biçer. Önemli olan, bunu ona nasıl ve ne şekilde açıkladığınızdır.” Bu bölümde, ayrılığın TDK tanımından başlayıp en yaygın yapılan hatalara, doğru bilinen yanlışlara ve büyük aile olmanın inceliklerine kadar uzanan derinlikli bir sohbet dinleyeceksiniz.Bu bölümün, ilişkilerinde, ailelerinde veya çevrelerinde benzer durumlarla karşılaşan herkese ışık tutacak bir rehber olacağını umuyorum.
Merhaba! Yine mayınlı sularda yüzdüğüm bir konuyla karşınızdayım. Bu bölümde konuğum, ebeveyn koçu" Elif Garipağaoğlu, sosyal medyadan tanıdığınız adıyla, "Elfservis.” Neden zorlu sular; çünkü "koç" kelimesini duyan birçok kişinin, özellikle de konuyla ilgili uzun yıllar eğitim almış profesyonellerin, çoğunlukla rahatsız olması. Ebeveyn koçluğu da genellikle doğrudan psikologlar ve pedagoglar arasında bir tartışma konusu.Uzun süredir Instagram'da takip ettiğim ve paylaşımlarını çok beğendiğim biri Elif Garipağaoğlu. Samimi üslubu, uzlaşmacı yaklaşımı ve önerilerinin gerçekten uygulanabilir olması beni hızla hayranları arasına kattı. Ve bu yayınla hem onu hem de bu iş kolunu daha iyi tanımak, size de anlatmak istedim. Sohbetin gidişatında göreceksiniz ki, ebeveyn koçluğu, doğru eğitimi almışsanız ve sınırlarınızı, Elif'in ifadesiyle "haddinizi" biliyorsanız son derece faydalı bir meslek. Üstelik, sadece psikologlar ve terapistlerle yakın bir ilişki içinde çalışmakla kalmıyor, aynı zamanda bu meslekten danışanları da var.Elif Garipağaoğlu ile küçük çocukluktan ergenliğe, ona en çok danışılan konulara, babaların süreçlere katılmasının önemine ve kendi anneliği üzerine geniş bir konu yelpazesinde sohbet ettik. "Deneye yamula ebeveynlik" başlığı nereden geliyor derseniz; kendi ebeveynlik deneyiminden ilham alarak seçtiği bir isim. Ki sadece bu bile içtenliğinin, ayaklarının yere sağlam bastığının yansımasıdır benim için.Elif Garipağaoğlu Instagram: @ElfservisBana Instagram’da LayluveBen profilimden veya LayluveBen @ gmail.com mail adresimden ulaşabilirsiniz.
Merhaba, sevgili Laylu ve Ben dinleyicileri! 2024'ün ilk bölümünde, çocuklarımızın ve gençlerin karşılaştığı zorlukları masaya yatıran hassas bir bölümle kulaklarınızdayım. Konuğum, çocuk, ergen ve genç yetişkinlerle çalışan Psikiyatr Doktor Işılay Altıntaş, aynı zamanda bir terapist. Bu bölümü kaydetmemin arkasındaki itici güç, kızım Leyla'nın ve yaşıtlarının bana göre ekran karşısında kontrolsüzce geçirdikleri  süre idi. Ancak, bağımlılık konuşuyorsak konu sadece benim küçük dünyamla sınırlı kalamazdı. Dolayısıyla, alt başlığını "Ekran Bağımlılığı ve Gençlikte Madde Kullanımı” olarak özetleyebileceğim bu kayıtta bağımlılığı olabildiğince geniş kapsamda ele aldık.Postane İstanbul stüdyosunda konuğum olan Dr. Altıntaş ile, ”Bebek, annesine bağlı mı, bağımlı mı?" sorusundan başlayarak, duygusal ve bedensel ihtiyaçların sağlıklı karşılanmadığı durumlarda ortaya çıkabilecek sorunlara kadar pek çok konuyu ele aldık. Bağımlılığın kalıtsal olup olmadığı, bağımlılığa giden yollar, alışkanlık ile bağımlılığın ayrımı, ve en önemlisi, bağımlılıkların asıl nedenlerini irdeledik. Işılay Altıntaş, çocuğun hayatını bir çember gibi düşünmemiz gerektiğini ve ne çok içinde ne de çok dışında olunması gerektiğini vurguluyor.Sohbet boyunca ekrana maruz kalma sebebiyle beyin yapısının değişimine, dijital dünyanın çocuk ve ergenlerin sosyal ilişkilerine olan katkılarına, internet bağımlılığından gençlerin madde kullanımına kadar pek çok konuya değindik. Ayrıca alkol ve madde bağımlılığının çözüm yollarını, bunların ailesel boyutta ele alınmasının önemini tartıştık. Madde kullanan ya da bağımlılığı olan bir çocuğun, iyi bir ilişki çerçevesinde zaten ebeveynine geleceğini anlatan Altıntaş, çocuğundaki değişimi göremeyen anne babaların ebeveynliğinde bir sorun olabileceğini de dikkat çekiyor.Görünen o ki, esrar kullanımı giderek daha erken yaşlara iniyor, erişimi kolaylaşıyor ve üzülerek söylemeliyim ki, normalleştiriliyor. Sigara vücuda zarar verirken, esrar zihni etkiliyor, yani doğrudan ruhsal sisteme etki ederek ergenlerde ve gençlerde ciddi zararlara yol açabiliyor.Bu bölüm, zamane çocuklarının karşılaştığı güçlükleri anlamak, ebeveynlere rehberlik etmek ve toplumsal bir soruna ışık tutmak adına çok kıymetli bilgiler içeriyor. Çocuklarınızı anlamada önemli bir adım atmak isterseniz, bu bölümü kaçırmayın!
Bu bölümde konuğum, Özge Dündar Taşkın. Özge, bir “Doula.” Aynı zamanda pilates eğitmeni.“Hizmet eden kadın” anlamına gelen doula kelimesinin kökeni Antik Yunan’a uzansa da, meslek olarak doğuşu 1960’lı yıllarda olmuş. Modern ülkelerde resmen kabul edilen doulalık, Türkiye’de henüz hak ettiği tanınırlığa ulaşamamış durumda.Peki nedir doula? Hamilelik, doğum ve doğum sonrası dönemde kadına destek sağlayan, duygusal ve pratik yardım sunan eşlikçi diyebiliriz. Sadece doğumla da sınırlamamak gerek, doğum öncesi ve doğum sonrası doulası da var. Hatta ölüm doulası bile var ama bu bölümün konusu o değil.Bir doula ne zaman ne yapar, kime, nasıl destek sağlar? Ne yapar, ne yapmaz? Nasıl doula olunur?..Vee en önemli soru! Ebe ile doula arasındaki fark nedir? Toplumumuzda, doulalık genellikle ebenin “yeni versiyonu”, rakibi veya muadili olarak algılanıyor. Ancak bu, gerçekte böyle değil; çünkü iki meslek arasında çok temel farklar var. Hatta, bir anne ve bu konularda bilinçli bir birey olarak, oldukça önyargılı yaklaşımların mevcut olduğunu gözlemliyorum. Bu bölümde, doulalığı A’dan Z’ye ele almak adına Özge Dündar Taşkın ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Instagram'da "Dogummelegi" hesabından takip edebileceğiniz Özge, bu alandaki derin bilgisiyle çok faydalı bilgiler paylaştı.Araştırmalar gösteriyor ki, doula desteği alan anne adaylarının doğum süreleri kısalıyor, medikal müdahaleler ve sezaryen oranı azalıyor, doğum memnuniyeti artıyor. Daha ne olsun!
Bu bölümde konuğum, reklam dünyasının yaratıcı ismi, Tribal Türkiye Ajans Başkanı ve Yaratıcı Yönetmeni Arda Erdik. Titrlerine üç sene önce belki de en değerlisini, "kız babası" sıfatını ekleyen Arda, eşi Elif'le son üç seneye baktıklarında "insan yaptık yahu!" dediklerini anlatıyor.Arda’nın Instagram hesabı, pandeminin göbeğinde doğan kızları Deniz’le, çok kısa bir süre sonra da “akıllı insanın yapacağı şey değil” dediği, ikinci kızları Derya’nın aileye katılmasıyla iyice şenlendi. Samimi, içten, kurgu olmayan paylaşımlarını gördükçe, ekranın ardındaki babayı, eşi merak ettim. Arda, birbirine tamamen zıt karakterdeki iki küçük kızlarıyla yaşadıkları hayatı "rezil ve mutlu" olarak tanımlıyor. Bu bölümde ailecek günlük rutinlerinden kızlarını ekrandan korumayı nasıl başardıklarına, eğitimden ekranlardaki çocuk oyunculara kadar hem kişisel hem de toplumsal konuları konuştuk. Kızlarının geleceğinde, sıra dışı meslekler yerine dünyanın her köşesinde geçerli olacak, "analog" meslekler dilemesi, birlikte çalıştığı eşi Elif'i ikinci hamileliğinde ajanstan kovmaları ve uykusuz, zorlu üç seneye rağmen aşklarını nasıl korudukları... Hepsi ve daha fazlası bu sohbette!Arda Erdik’in kreatif enerjisinin her cümleye yansıdığı, duyguların yükseldiği, gözlerin dolduğu ama daha çok güldüğümüz bu sohbet sonuna kadar dinlenmeyi hak ediyor. Çünkü karşınızda, üç cümlelik bir briefle yayında 30 saniyede kampanya yaratma yeteneğine sahip biri var. Hem de birbirine zıt iki bakış açısıyla!
Tam da okulların kapanmak üzere olduğu bu günlerde sizi şahane bir eğitimci ile tanıştırmak istiyorum.  Öğretmen Akademisi Vakfı (ÖRAV) Genel Müdürü Arzu Atasoy, bir “eğitimci”den çok daha fazlası! Darüşşafaka’da başlayan eğitim hayatının sonunda önce öğretmen oluyor, sonra ÖRAV’a katılıyor. Uzman Eğitimciliği Eğitim Direktörlüğü ve onu şuan bulunduğu Genel Müdürlük pozisyonu takip ediyor. Anlayacağınız, Türkiye’de K12 seviyesinde eğitimde ne oluyor, ne olacak, hepsine son derece hakim.  Peki ÖRAV nedir, derseniz; çocukların nitelikli eğitim hakkını, öğretmenlerin niteliğini geliştirerek koruyan ve destekleyen, kar amacı gütmeyen bir vakıf. Bu cümle basın bülteni gibi ama valla ben yazdım, zira yaptıklarını daha iyi tanımlayacak başka kelime bulamadım.  Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptıkları işbirliği protokolü kapsamında, onlarca farklı program ile 81 ilimizdeki devlet okulu öğretmenlerine meslek içi gelişim imkanları sağlıyorlar. 15 senede 300 bin öğretmene ulaştılar!  Peki Arzu Atasoy ile neler konuştuk? Çok şey! Öğretmenliğe dair sohbetimizin yanı sıra, çocuk için doğru okulu seçmekten başlayıp eğitimde fırsat eşitliğine girdik, ödevler ve eğitimdeki sorumlulukların paylaşımıyla devam ettik. Eski bakış açılarının ve kalıpların tamamen yıkıldığı eğitim dünyasında bilginin her gün değişmesi sebebiyle artık bilgi temelli değil, mizaç ve beceri temelli eğitimin ve farklı başlıklardaki okuryazarlıkların önemine değindik.  Kesmeye kıyamadığım, burada yazdığımdan çok daha fazlasını içeren, herkes dinlesin istediğim çok zengin bir sohbet oldu.  Soru, yorum ve eleştirileriniz için bana İnstagram'da EvrimSumer hesabımdan ya da LayluveBen@gmail.com mail adresimden ulaşabilirsiniz.
Bir süre önce birlikte başlattığımız seri ile Bebek Çocuk ve Ergen Psikoloğu Füsun Aygölü ile sohbetimiz devam ediyor. Bu bölümde konumuz, 1-3 yaş arası küçük çocukluk dönemi. Bebeklikten küçük çocukluğa geçişteki zorluklar ve gelişim aşamalarını yine harika anlattı Aygölü. Çocuğun henüz otokontrolünün olmadığı, aidiyet ihtiyacı içindeki bu dönemde kreşe başlamanın ve sünnetin doğru yaşından girip yine bambaşka konulardan çıktık.  Küçük çocuğunuzun karar verme sınırlarının geliştiği ve belirlendiği bu yıllarda ebeveynlere çok iş düşüyor ama en önemlisi istikrar! Çerçeveleri çizmek önemli, ama şefkati, koşulsuz sevgiyi unutmadan. Sınırlar karışmaya başladı mı bir bakmışsınız, çocuk-erkil bir aile olmuşsunuz!İki yaş sendromunun evinizde bir fırtına gibi eseceği bu yılları, ergenliğin ilk dönemine de benzetiyor Aygölü. Ben bu dönemi kendi tecrübemden de çıkışla rahatlıkla “İnatlaşmak için iki kişi gerekir” diyerek özetleyebilirim. Soru, yorum ve eleştirileriniz için bana İnstagram'da EvrimSumer hesabımdan ya da LayluveBen@gmail.com mail adresimden ulaşabilirsiniz.
Bu haftaki konum, ne kadar hazır olduğumuzu sansak da sürekli çalışmadığımız yerden sınandığımız bir dönem: Ergenlik!  Konuğum ise bu konularda şahane bir uzman, Klinik Psikolog Neriman Koç. Tanışıklığımız Laylu’nun eski okulundan. Ergen-okul-ödev-dağınıklık-itiraz-direnç-isyan kelimeleri bizim evde sıklıkla aynı cümlede bir araya gelmeye başlayınca, hadi dedim, gelin ergenleri konuşalım.   Ergenliğin, ebeveyn-çocuk ilişkisinin temize çekilmesi tespitine bayıldım. Ne ekerseniz, onu biçiyorsunuz. Erken ergenlikten, kız ve erkek çocukların ergenlikteki farklılıklarından, ne yapmamız ve yapmamamız gerektiğinden konuştuk.  Benim için çok aydınlatıcı bir sohbetti. Dilerim ağzı ergen yavrularından yanan ebeveynlerin yüreğine su serpecek bir bölüm olmuştur. Soru, yorum ve eleştirileriniz için bana Instagram'da EvrimSumer hesabımdan ya da LayluveBen@gmail.com mail adresimden ulaşabilirsiniz.
Bu bölümde konuğum 3 çocuk babası bir sihirbaz; Kubilay Tunçer, nam-ı diğer, QB. Sihirbaz kulağa en neşeli gelen diye gerisini atlamayalım; Yazar, senarist, tiyatro-dizi ve sinema oyuncusu. Çok başarılı bir oyuncu olmasının yanı sıra, Uluslararası Merlin ödüllü bir sihirbaz ve ödüllü bir oyun yazarı.Konu eve ve çocuklara gelince bu şapkaların çoğu uçuyor, geriye üniversitede psikoloji okumuş bir baba kalıyor. İki ayrı şehirde yaşayan, ikisi ikiz, 3 çocuk babası olmak kolay olmasa gerek. “Hayattaki en büyük başarım, çocuklarım arasındaki bağı kurmaktı” diyen Tunçer, bunu jonglörlük yapmaya benzetiyor.Tavşan ve çocuk terbiyesinin benzeyen ve benzemeyen yanlarından girdik, rahat ve geniş ebeveyn farklarından ilerleyip, biraz felsefi konulara bakıp baba olduktan sonra zenginleşen yaratıcılığından çıktık.Zira Tunçer çocuk sahibi olmasıyla birlikte çocuklara yönelik eserler de üretmeye başladı: Herkes Sihirbaz Olacak (kitap ve tiyatro), Odadaki Sihirbaz (aile şovu) bugüne kadar yaptıkları. Online platformlardaki sihir dersleri bonus. Kitap kitapçılarda, oyunların biletleri internette ve gişelerde.Soru, yorum ve eleştirileriniz için bana Instagram'da EvrimSumer hesabımdan ya da LayluveBen@gmail.com mail adresimden ulaşabilirsiniz. 
Bugünkü konuklarım, TV Çocukları Deniz Tokgöz ve Defne Akman. Wand Network’te komşu podcast olmamızın yanı sıra, ikisini de Meydan Larousse kıvamındaki ekran bilgilerine hayran bir şekilde takip ediyorum uzun zamandır. Ama birlikte bir bölüm kaydetmek fikri ancak çaresiz kaldığım anda aklıma geldi, o ayrı. Şubat tatilinin başında Leyla’yla akşamları, “Hadi birlikte bir şeyler izleyelim, ama ne?” derken derken, “Ben salak mıyım yahu,” dedim kendime, “TV Çocukları’na sorsana!” Madem akıl ettim, kendime kadar olmasın, herkese faydam dokunsun diye düşündüm. Ara tatilinin sonunda yaptığımız kayıtta bir de korsan konuğumuz var; Leyla. O da kendi listesi, yorumları ve bir miktar ergen atarlanmasıyla dahil oldu sohbetimize. Bu sebepledir ki, içerikte küçük çocuklara uygun bazı öneriler olsa da, daha büyük çocukları ve erken ergenleri kapsayan bir liste oldu. Deprem felaketinden önce kaydettiğimiz bu bölümde Paddington’dan Wednesday’e, Stand by Me’den Addams Familiy’ye, Pippi Uzunçorap’tan Miyazaki’lere uzanan geniş bir izleme önerisi bulacaksınız.Soru, yorum ve eleştirileriniz için bana İnstagram'da @EvrimSumer hesabımdan ya da LayluveBen@gmail.com mail adresinden ulaşabilirsiniz. Deniz Tokgöz Instagram @bugunnelerizledimDefne Akman Instagram @defnettin
Sevgili Laylu ve Ben dinleyicileri,6 Şubat'ta yaşanan deprem felaketi sebebiyle tüm Türkiye'ye geçmiş olsun diyerek ve hayatını kaybedenlere rahmet, geride kalanlara sabır dileyerek yeni bölüm yayınlamaya geri dönüyorum. Bu hafta dahil olmak üzere uzunca bir süre paylaşacağım sohbetlerde depreme değinmememizin tek sebebinin, hepsinin 6 Şubat 2023’ten önce kaydedilmiş olduğu bilgisini özellikle vermek istiyorum ki, gündemden uzak, duyarsız biri olduğum algısı oluşmasın. Bu bölümde konuğum, bir süre önce birlikte başlattığımız seri ile Bebek Çocuk ve Ergen Psikoloğu Füsun Aygölü. Bugünkü sohbetimizle konuya adeta topraktan giriyor; 0-12 ay dönemi bebekleri konuşuyoruz.Özellikle ilk çocuğu olanlar bu zor dönemi nasıl kolaylıkla geçirir, bebeğini nasıl gözlemler ve tanır gibi temel tüyolar ile başlayıp, lohusa hallerine ve babanın bu dönemki varlığına uzanan bir sohbet oldu.Özetle şunları ebeveyn anayasası olarak benimserseniz işiniz çok da zor değil:1) Komutan siz değilsiniz, bebeğiniz. 2) Koşulsuz sevgi, şefkat, kucak!Soru, yorum ve eleştirileriniz için bana İnstagram'da EvrimSumer hesabımdan ya da LayluveBen@gmail.com mail adresimden ulaşabilirsiniz.00:50- Füsun Aygölü.03:25- Anne ve bebek bağı.05:50- Lohusa kafası.07:30- Hangi durumlarda anne psikiyatriste gitmelidir?10:50- 6 aylık bebekler.13:10-12 aylık bebekler.15:30- Çocukların konuşma süreci.17:50- İlk bir sene.21:30- Bilgi kirliliği ve annelik. 24:30- Eskilerin tecrübeleri.26:25- Annelere öneriler.29:05- Uyku eğitimi.34:00- Babalar ve çocuklar.35:20- Ayrılma anksiyetisi.36:45- Otizm. Evrim Sümer'i sosyal medyadan takip etmek için tıklayın! 
Bu bölümde konuklarım Klinik Psikolog Prof. Dr. Hanna Nita Scherler ve eğitim danışmanı Ateş Ataseven.Konumuz, Gestalt bakış açısı ile çocuk büyütmek, ebeveynlikte akışkanlığı sağlamak ve dengeyi kurmak.Bu tanımlara yabancıysanız sakın bu bölümü pas geçmeyin! Çünkü Nita Scherler, Gestalt’ın tanımını yapmakla kalmadı, bir çocuğun doğumdan 18 yaşına kadar geçtiği bilinç gelişim evrelerini ve yaşanabilecek sorunları anlattı.Ateş Ataseven ise ağırlıklı olarak baba kontenjanından katıldığı sohbetimizi kendi tecrübeleri ve pratikle tamamladı.Nita Scherler’in, “sinirlendiğiniz şey aslında çocuğunuz değil, o davranışa atfettiğiniz anlamdır ve bu büyümeniz için eşsiz bir fırsattır” dediği andan itibaren kendimi önce kıyma makinesine, sonra mikroskoba soktum.Çocuğa istediği her şeyi vermemenin öneminden, bir takım mayınlı bölgelere uzanan üçlü sohbetimizin her cümlesi başlık çıkaracak nitelikteydi.Evrim Sümer'i sosyal medyadan takip etmek için tıklayın! Hanna Nita Scherler'i sosyal medyadan takip etmek için tıklayın! Ateş Ataseven'i sosyal medyadan takip etmek için tıklayın! 
Bu haftaki konuğum İklim ve Doğa Bilimci Prof. Dr. Levent Kurnaz. Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Merkezi Yöneticisi. İklim krizi denince akla ilk gelen isimlerden biri, daha önce sıklıkla konuşmalarını ve ismini duymuş olabilirsiniz. Peki, bu bölümün farkı ne, derseniz; iklim krizini ve bizi bekleyenleri çocuklar ve ailelerden çıkışla konuşmuş olmamız derim. Herkes şunu diyor ya; “Ben ne yapabilirim ki?” işte tam da her bireyin dönüşüme ve korumaya katkısı olacağını anlatıyor Prof. Kurnaz. Evde yapabileceğimiz minicik bir düzenleme bile iklim krizine giden yolu yavaşlatabilir. Mesela evi kışın 21 derecenin üzerinde ısıtmamak, yazın da 25’in altında soğutmamak. Ya da, pişireceğimiz kadar satın almak, yiyeceğimiz kadar pişirmek! Ona göre en büyük felaket, sebzeyi ve eti yemeden çöpe atmak!“Islak Termometre 35”i konuştuğumuz kısım ise film senaryosu değil, olası gelecek! Enerji kaynağının değişmesinden, ihtiyaç duyulacak enerjinin yeniden planlanmasına ve evlere güneş enerjisi yatırımına kadar birçok başlığı konuştuğumuz sohbet dilerim ki, sizi de benim kadar aydınlatır. Evrim Sümer'i sosyal medyadan takip etmek için tıklayın! Levent Kurnaz'ı sosyal medyadan takip etmek için tıklayın!
Analar, babalar, çocukları 7. ve 8. sınıfta olanlar, LGS kısaltmasını duyduğunda üç harfli görmüşten beter olanlar, tansiyonu çıkanlar, kalbi sıkışanlar… okuldan dershaneye, oradan özel öğretmene koşturanlar… cüzdanlarındaki delik ozon tabakasındakinden büyük olanlar… aramızda mısınız?Bebek, Çocuk ve Ergen Psikoloğu Füsün Aygölü ile bu bölümde LGS konuşuyoruz. Henüz oraya gelmemişler için Liseye Giriş Sınavı yani.LGS'de söz hakkı kimindir? Çocuğun mu, ebeveynin mi? Her çocuk LGS’ye girmeli midir? Doğru okul nasıl anlaşılır? LGS hazırlık yıllarında yaşanan travma, duygusal ve fiziksel kayıplar telafi edilebilir mi? Ne olursa bir psikoloğa, psikiyatriste başvurmak gerekir?Çocukların liseye giriş sürecinde yaşadığı kaygı ve endişeyi, ailelerin çocuklarına ve kendilerine nasıl destek olabileceğini, kriz yönetimini ve okulların duruşunun önemini konuştuk.Evrim Sümer'i sosyal medyada takip etmek için tıklayın!
Bu bölümle birlikte tam bir senedir hayalini kurduğum ve beni çok heyecanlandıran bir seriye başlıyorum. Radikal yazılarımdan beri her fırsatta ismini duyduğunuz “Füsun abla”- Bebek, Çocuk ve Ergen Psikoloğu Füsun Aygölü, uzuuuun iknalar sonunda artık sesiyle de bizimle. Birlikte hazırladığımız bu seride birkaç haftada bir farklı yaş dönemlerine ve farklı konulara değineceğiz. Bu ilk bölüme Leyla’nın bebekliğinden beri sıklıkla tanık olduğum bir terminoloji karmaşası ile başlıyoruz. Pedagog diil, psikolog! Yanlış bilmekten mi, çocuğunu psikoloğa götürdüğü için tedirgin olmaktan mı bilmiyorum ama çevremde hiç kimse asla psikoloğa gitmiyor, herkes pedagogla haşır neşir. Oysa ruh sağlığımızın dişten, ortopediden, kalpten ne farkı var ki? İyi ki varlar, iyi ki yanımızdalar! Özetle, bu bölümde çocuk ruh sağlığında mesleki tanımlamaları konuştuk. Psikolog nedir, ne zaman psikiyatriste gidilir, PDR kimdir… Evrim Sümer'i sosyal medyada takip etmek için tıklayın! Füsun Aygölü’yü sosyal medyada takip etmek için tıklayın!
Bu bölümde konuklarım Kokopelli Şehirde girişiminin iki kurucu ortağı, Elif Oğuzbal Çatıkkaş ve Yasemin Kırkağaçlıoğlu. Kokopelli Şehirde nedir derseniz; Doğayı ve çocukları çok seven, çocuklarımıza bırakacağız dünya için iyi şeyler yapmaya çalışan; iklim krizinin, risk altındaki doğal kaynakların bilincinde olan, eldekini en doğru şekilde kullanmayı ve dönüştürmeyi hedefleyen bir sosyal girişim.Tüketimin çoğunluğunun gerçekleştiği şehirlerin kendine yetebilmesi için kurumlarla, okullarla ve bireylerle harika çalışmalar yapıyorlar. Atölyeler hazırlıyor, eğitimler veriyorlar, özellikle de kompost atölyeleri! Elif'in lakabı boşuna "Lady Bokashi" değil yani!Ekofobiden girip permakültürden çıktığımız sohbette ev içinde çevreci hareketlere de değindik, okulların bu konudaki önemine de... Detaylı bilgi ve daha fazla okuma için:www.kokopellisehirde.comwww.yasamicintoprak.org25 litre belgesel: https://youtu.be/w4pPjndoxKc Evrim Sümer'i sosyal medyadan takip etmek için tıklayın!
Psikiyatrist Alper Hasanoğlu ile sohbetimiz devam ediyor ve maalesef sonlanıyor. Bugün ayrılıktan başladık, aşka uzandık, travmalara girdik, karındaki kelebeklerden çıktık; birey olmanın neden yenilmek olduğunu konuştuk.Çocuğun hayatında babanın/erkek figürünün eksikliği, sağlıklı çocuk büyütmek için öneriler: “çocukları kendi travmalarımızdan koruyabilir miyiz?”, ödipal kompleks, ayrılanlara tüyolar, ergenliğe dair kitaplarda bulamayacağınız tavsiyeler, çocuğa çerçeve çizmenin önemi, erkeğin baba olmama hakkı… Hepsi ve fazlası bu bölümde. Evrim Sümer'i sosyal medyadan takip etmek için tıklayın!Alper Hasanoğlu'nu sosyal medyada takip etmek için tıklayın!
loading
Comments 
Download from Google Play
Download from App Store