Herkes diyet yapıyor, herkes zayıflamak istiyor ve hemen hemen herkesin diyete dair bir yarası var sanki. Bunun üzerine biraz içimi döktüğüm bir bölüm oldu. İyi dinlemeler...
"Bu yıl daha sağlıklı beslenip, spora başlayacağım" cümlesi tanıdık geldi mi? Böyle hedefler koymak çok güzel ama uygulanabilr olması için hedefi biraz daha açmak gerekebilir. Gelin bu konuya biraz daha yakından bakalım.
Yemek yerken hissedilmesi beklenen duygular, doyum ve keyif almakken, son dönemlerde suçluluk, pişmanlık, mutsuzluk, korku ve vicdan azabı gibi olumsuz duygular hissediliyor. Bunun nedeni aşırı kısıtlayıcı diyet kültürü olabilir mi? Gelin biraz yakından bakalım.
Her yıl yeni bir diyet modeli çıkar. Pop yıldızları gibi parlar, kimisi parladığı gibi söner, kimisi konuşulmaya devam eder. Peki nedir bu moda diyetlerin sırrı? Gerçekten işe yarıyorlar mı? Bu bölümde detaylıca anlattım.
Havaların soğumasıyla birlikte, soğuk algınlığı, grip, Covid gibi hastalıklara yakalanma riskimiz artıyor. Beslenme, bağışıklığı güçlendirmenin saç ayaklarından biri. Ben de biraz bu konuya değinmek istedim.
Dünyayı yöneten 5 aile karar vermiyor aslında herkesin aynı görünmesi ve zayıf olması gerektiğine. Biz bunu yapıyoruz birbirimize. "Ben senin iyiliğin için söylüyorum" kisvesi altında konuşulan toksik ifadelerden bahsettim biraz.
Kilo alma söz konusu olunca her dönem bir besin suçlanır. Ekmekler, yağlar, şekerler...Peki, esas suçlu bunlar değil desem? Bu bölümde cevabı bulabilirsiniz. Keyifli dinlemeler...
Hiç hedefe ulaşmaya az kalmışken, vazgeçip geri döndüğün oldu mu? Eski zaman denizcilerinin, sis yüzünden karayı göremeyince geri dönmesi gibi... Konunun denizcilikle hiç ilgisi yok ama diyet yaparken de benzer bir durum gerçekleşebilir. Bir danışanımın zayıflama öyküsünden esinlenerek hazırladığım bu bölümü mutlaka dinleyin. İyi dinlemeler...
Hiç diyetisyen görüşmesi yapmamış, diyete dair pek bir fikri olmayanlar veya benle hiç çalışmamış olanlar için konuyu özetlemek istedim. Bu podcastte danışanım olan olmayan herkes beni ve diyete olan yaklaşımımı daha iyi anlayacaktır. İyi dinlemeler :)
Kimseye tatildeyken diyet yaptırmam. Hatta ben nerdeyse hiçbir zaman diyet yaptırmam. Sağlıklı beslenmeyi öğretirim. Sağlıklı beslenmenin de tatili olmaz diye düşünüyorum. Sağlıklı beslenmek bir yaşam tarzıdır ve hayatın her dönemini ilgilendirir. Tatiller de dahil...
Önüne gelenin diyet yazdığı bir çağda yaşıyoruz. Ben doktor olmadığım için reçete yazamıyorsam birileri de diyet yazmamalı. İşin teknik, psikolojik ve deneyimsel birçok faktörü var. Detayları bu bölümde anlattım.
Yüzyılın düşmanlarından biri ilan edilen ekmek, gerçekten zehir mi? Her alanda olduğu gibi beslenme biliminde de en radikal, en kendinden emin konuşan, en çok bağıran kişi haklı bulunuyor. Ekmek düşmanlığı da böyle bir yerden başladı ve hala devam etmekte. Bu konuya biraz daha yakından bakalım istedim.
Mesleğe başladığım günden tanıştığım çoğu insan kiloma bakar, yediklerimi inceler ve muhakkak bir yorumda bulunur. Haklılığı tartışılır ama bu sizce de diyetisyen için baskı yaratan zor bir durum değil mi? Detayları bu bölümde anlattım.
Bir şeyleri yazmak, düşüncelerin kategorize edilmesi, sadeleşme ve farkındalık kazanma açısından iyi bir yöntem. Beslenme günlüğü tutmaksa, bilimsel açıdan kanıtlanmış; diyet yapmadan kilo vermeyi sağlayan yöntemlerden biridir. İşin detaylarını bu bölümde anlattım.
Diyet denildiği zaman neden hep olumsuz şeyler aklımıza gelir? Bunun geçmişe dayalı bir nedeni var. Ancak bu olumsuz algı artık değişmeli. Bazı diyetisyenlerin sırf bu algı yüzünden artık diyet yazmadığını, diyete diyet diyemediğini biliyor musunuz? Biz bu algıyı değiştiren nesil olabilecekken masum bir kelimeyi neden banlayalım ki?
"E hiç kilo verememişsin" "Verme boşuna geri alırsın zaten" "Yüzün çökmüş" "Senin kilo vermene gerek yok ki" Cümleler tanıdık geldi mi? Bazen sadece iyi niyetle söylenmiş bile olsa, duyduğunuzda tüyleri diken diken eden o sözlerden nasıl sakınabiliriz, bu bölümde anlattım.
Besinleri, içeriklerini, pişirme stillerini konuşuyoruz ama sağlığımızı tehdit eden bu mutfak malzemeleri konusundan yeterince söz etmiyoruz sanki. Her şey içine asla metal çatal kaşık dokundurmadığım seramik tenceremin çizilmiş olduğunu fark etmemle başladı. Güzelce araştırmdım ve bulduğum sonuçları bu bölümde anlattım.
Hangimiz önümüze gelen mükemmel tatlılara, börek-çöreklere hayır diyebilir ki? Demek lazım bazen işte. Nedenlerini bu bölümde açıkladım.
Diyetisyenlik kariyerim boyunca birçok danışanım oldu ve hepsinden bir şeyler öğrendim. Yazdığım listeler de bu süreçte pek çok kez evrim geçirdi. Bu bölümde biraz bunlardan bahsatmek istedim.
Fit tariflerle ilgili iki farklı görüş var. Bazı diyetisyenler kariyerini bu tarz tarifler üzerine kuruyorken, bazıları da tamamen karşı. İşin bencesi gerekçeleriyle birlikte anlattım.