Sevgili Altan,Mesajlarına hızlıca geri dönemedim, umarım beni anlayışla karşılarsın. Son mesajında hayalperestliğin tavan yaptığı için sana cevap yazmadan geçemezdim.Senin dünya ahiret sorularına “bilmiyorum, bilmiyorum, bilemiyorum Altan” diye cevap yazmak istesem de, üşenmeden tek tek cevap yazacağım, yalnız arada kalbini kırabilirim bilesin, sonra uyarmadı deme…Son mesajında, bar açıyorum, diye yazmışsın…Don Kişot’u okuduysan bilirsin. Yel değirmeninden nasıl dev bir düşman, yolcu hanından şato olmazsa, iki sandalyeden de bar olmaz. Bunu sen bilsen de Don Kişot bilmiyordu. O, düşman olarak gördüğü yel değirmenlerine saldırarak kendini ciddi şekilde yaralamıştı. Gerçek olmayan bir şeyin peşinde bile, kendini yaralayacak kadar o gerçekliğe inanan bir kişi kendine inanır, kendini kandırmaz. Ama sen hayalperestlikten öte, bir hayale kendini inandırmaya çalışarak, hem kendini hem de sevdiklerini kandırıyorsun.Yazının devamı: https://lnkd.in/gJv2iTPY
Sevgili Sezen,Madem ki göçmek istiyorsun, şimdi yazacaklarımı bir karta bastırıp o insanlara ver, kendine zaman ve enerji kazandırmış olursun…Sevgili (burasını sen tamamla), bilmelisin ki;- İnsan göç ettiğinde kendini “kaçmış kurtulmuş” gibi hissetmiyor, zira gittiğin yere benliğini de götürüyorsun,- Hem orada hem burada, arafta yaşıyormuş gibi hissediyorsun, daha ne bekliyorsun ki, gurbet işte.- Yola çıkınca insan gerçek anlamda kendisi ile karşılaşıyor, öğreniyorsun,- İnsanın su gibi bulunduğun (kaba) ortama uyum sağlaması, ne zormuş anlıyorsun, uyum sağlayana kadar da kendini çok dövüyorsun.- Hayatta yapmam dediğin şeyleri tek tek yapıyorsun, büyük konuşmayı bırakıyorsun,- Hızlıca şapka değiştirip, bir değil iki insan olabiliyorsun, (farklı bir dilde kendini iyi şekilde ifade edebildiğinde tabi.)- Göç, insanı başka hiç bir şeyin değiştirmediği kadar değiştiriyor, bunu ancak gidenler anlar, sen de gidersen anlarsın.Ben de sana keşkelerle yaşamanın, en büyük zorluklara karşı verilen savaştan daha zor olduğunu söylesem…Asıl keşkelerle yaşayarak insanın yapamayacağını anlasan beni bu kadar yormazdın değil mi...?İçeriğin devamını okumak için:Sezen’e açık mektup:https://lnkd.in/eWBPwXJ3