Psikanaliz ile sinirbilim uzun yıllar boyunca birbirine kuşku ve önyargıyla baktı: Psikanalistler insanın iç dünyasının bilimsel bulgulara indirgenemeyecek kadar karmaşık ve incelikli olduğunu söylüyor, sinirbilimciler ise psikanalistlerin kuramlarını temelsiz ve bilimdışı buluyordu. Bu husumetin her iki disipline de büyük zararı dokundu, çünkü sonuçta ikisi de temelde aynı şeyi –insan zihnini– araştırıyordu ve birbirlerinin zaaflarını eleştirmek yerine güçlerini birleştirmeleri çok daha yapıcı bir yaklaşım olurdu. Nitekim kitap, sinirbilimle psikanalizi harmanlayan ve dolayısıyla her ikisinden de daha zengin olan nöropsikanaliz bilimine giriş niteliğini taşıyor. Bu yeni yaklaşım, zihnin işleyişinin hem beyin görüntüleme cihazlarıyla "dıştan" hem de kişisel deneyimler bağlamında "içten" incelenip bulguların birleştirilmesine dayanıyor. Oliver Sacks'ın kitaba yazdığı önsözde belirttiği gibi, "Beyin ve İç Dünya duygulardan güdülenime, belleğe ve fantazilere, düşler ve varsanılara, sözler ve şeylere, sol ve sağ beyin yarıkürelerinin farklı ve tamamlayıcı işlevlerine, analitik 'konuşma kürü'nün olası temeline, bilinçdışı ve önbilinçli süreçlerin doğasına, öznelliğin temeline, bilince ve benliğe kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor."
Masal Terapi’nin yazarı Judith Malika Liberman’dan hayalbazlar, oyunbazlar ve yolcular için 40 haftalık bir serüven. Bu 40 haftalık yolculuğun belli bir güzergâhı var. Önce orman. Korkuların karanlık dünyası. Korkularla yüzleşmek ve onları gözden geçirmek gerek.
Selçuk Baran'ın Arjantin Tangoları isimli öykü kitabının 1. öyküsü "Krizantemler"
3. Zaman zaman kedim Neglo'yla birlikte okuduğumuz doğrudur. Çetin Hoca'yla ilgili ekşi sözlükte "aybaran" şöyle yazmış: "Akdeniz üniversitesi Felsefe Bölümü'nün sevilen iki hocasından biridir. ODTÜ mezunudur. Deleuze çalışır. Çok çalışır. Çalışmayı abartır hatta bazen. Hiperaktiftir biraz. Öğrencilerle iletişimi süperdir." Bir de " Akdeniz Üniversitesi Edebiyat fakültesi, bir öğrenci hakkında "belki de bizden çok biliyordur" dediği için Çetin Hoca'ya ceza vermiş. " :) Twitter'ında da kendisini şöyle tanımlıyor: "Akademisyen/ Filozof/Spinoza-Nietzsche-Deleuze emektarı" Temmuz 2021 tweet'lerinden biri: "Ah dostum! Bizi anlamadın. Aslında insan bir erken doğandır... bildiğin prematüre varlıklarız biz. Büyük beyin çaplarımız hiçbir annenin doğum kanalından geçmez, bu yüzden beyni dışarıda büyüyeceklerdeniz biz... Erdemli bir çevreye mecburiyetimiz bundandır." Kitabın özü de şöyle ki: "Sevince dönüşmek olanaklıdır ve bunu gerçekleştiren herkes hem kendisi hem de başkaları için en iyisini yapmış olur." "Sürekli sevinç olmak, sevince dönüşmek, sevinçten ibaret olmak ya da sevinçte kalmak hiç olacak şey midir" sorusuna cevap arayışı ve der ki; "Biz insanlar hiç de doğruyu arayan, bulunca karar veren ve kararına uygun eylemeyi özgürce seçebilen varlıklar değiliz. Yine de ve tam da bu nedenle, sevince dönüşmüş bir yaşam sürmemiz olanaklı... Bunu başarmak için öyle çelik gibi bir iradeye falan da gerek yok. Anlamak az da olsa dönüştürür."
2. Zaman zaman kedim Neglo'yla birlikte okuduğumuz doğrudur. Çetin Hoca'yla ilgili ekşi sözlükte "aybaran" şöyle yazmış: "Akdeniz üniversitesi Felsefe Bölümü'nün sevilen iki hocasından biridir. ODTÜ mezunudur. Deleuze çalışır. Çok çalışır. Çalışmayı abartır hatta bazen. Hiperaktiftir biraz. Öğrencilerle iletişimi süperdir." Bir de " Akdeniz Üniversitesi Edebiyat fakültesi, bir öğrenci hakkında "belki de bizden çok biliyordur" dediği için Çetin Hoca'ya ceza vermiş. " :) Twitter'ında da kendisini şöyle tanımlıyor: "Akademisyen/ Filozof/Spinoza-Nietzsche-Deleuze emektarı" Temmuz 2021 tweet'lerinden biri: "Ah dostum! Bizi anlamadın. Aslında insan bir erken doğandır... bildiğin prematüre varlıklarız biz. Büyük beyin çaplarımız hiçbir annenin doğum kanalından geçmez, bu yüzden beyni dışarıda büyüyeceklerdeniz biz... Erdemli bir çevreye mecburiyetimiz bundandır." Kitabın özü de şöyle ki: "Sevince dönüşmek olanaklıdır ve bunu gerçekleştiren herkes hem kendisi hem de başkaları için en iyisini yapmış olur." "Sürekli sevinç olmak, sevince dönüşmek, sevinçten ibaret olmak ya da sevinçte kalmak hiç olacak şey midir" sorusuna cevap arayışı ve der ki; "Biz insanlar hiç de doğruyu arayan, bulunca karar veren ve kararına uygun eylemeyi özgürce seçebilen varlıklar değiliz. Yine de ve tam da bu nedenle, sevince dönüşmüş bir yaşam sürmemiz olanaklı... Bunu başarmak için öyle çelik gibi bir iradeye falan da gerek yok. Anlamak az da olsa dönüştürür."
** 38: " Hiçbir Şeyin Gerçek Tadını Alamıyoruz." 39: "Tembelliğe Karşı" ** 40: "İyi Bir Amaç Uğruna Başvurulan Kötü Yöntemler Üstüne"
Solon'un prangaları ve Kızıl Kraliçe etkisi !!!
Nin'in kalemi muazzam, çeviri de çok başarılı. Keyifle okudum, korktuğum kadar da "açık seçik" değilmiş, sesli okuyabildim en azından :)
"Hepimiz durmaksızın bu sıcaklığı ve karanlığı arıyoruz, canlı olmanın ama acı çekmeden, dehşete kapılmadan, korku ya da yalnızlık duymadan yaşamanın yolunu."
35: "Zorlukla Elde Edilen Şeylerin Zevki Daha Büyük Olur" *36: "Yalanlama Üstüne" 37: "Vicdan Özgürlüğü Üstüne"
"İki kadının tanışması (Lillian ve Djuna), birbirine denk güçlerin şen, keyifli bir karşılaşması gibiydi. Djuna karşısındaki bu hızlı ritme, yoğunluğa anında karşılık verdi. Eşit hızların, eşit ateşlerin, eşit güçlerin buluşmasıydı. Eşzamanlı sıçramaların ardından, aynı anda aynı noktaya ulaşan iki şampiyon kayakçı. Orantıları tam tamına eşit, iki kimyasal maddenin birleşmesi; her ikisi de birbirine karışıp erimekten, birlikte köpürmekten alabildiğine hoşnuttu."
"Hayatın asıl mucizeleri, derinlerde yatar. Gerçek adına derinlikleri araştırmaksa asıl mucizedir ve bunu en iyi çocuklarla sanatçılar bilir: büyü ve güç, gerçektedir."
32: "Onursal Ödüllendirmeler Üstüne" 33: "Kitaplar Üstüne" 34: "Zihnimiz Kendi Kendine Köstek Oluyor"
"Bir Yazarın Güncesi" ve "Bir Uyumsuzun Notları"
"Bir Yazarın Güncesi" ve "Bir Uyumsuzun Notları"