Her hareketimde beni eleştiren ve her şeyi çok bilenlerle, çevrili etrafım. Bu kalabalığın baskısı altında ''ben'' kalabilmek mümkün olabilir mi, hem de üstelik beni eleştirenlere teşekkür ederek...
Sabotajın baş şüphelisi: başarma korkusu. Yoksa bu zanlı, gerçek bize ışık tutan bir rehber olabilir mi?
Her seçimin bir doğrusu olmalı derken her zaman seçenekler arasında sıkışmış buluyoruz kendimizi. Peki doğru bir seçenek varsa, ben bunu nasıl görebilirim?
Yapmam gerekenler listem uzarken, adım bile atamamak acı verebiliyor. Belki de sorun yapamamakla değil, yapmayı seçtiklerimle ilgilidir. Kim bilir?
Hayatımızın temelinde mutluluk ve onu elde etmek adına yaşanmış hayal kırıklıkları var. Peşinden koşmayı bırakmadığımız bu harika ama uçucu duyguda derinleşelim bakalım.
Sanarsın hayat bir beklentiler festivali. Ne benim beklediklerim, ne de benden beklenenler hiç bitmiyor. Bakalım beklentilerden kurtulmak ne kadar mümkün?
Varlığım yeter dercesine, bazı insanların üstüne yapışan bu kudret de neyin nesi? İçimizdeki karizmayı gün yüzüne çıkarmaya geldik..
Yaratmak mı yoksa yansıtmak mı işimiz? Hayatımıza renk getiren bu değerli kavramın kaynağını ve hayatımıza kattıklarını konuşacağız.
''Kendimi kullanılmış hissediyorum. Hele bir de en sevdiklerimin bunu yaptığı görmeye dayanamıyorum'' diyorsan, cevapların burada.
Centilmen erkeklerin soyu mu tükendi dersin? Her aşk romanının baş karakteri olan bu adam peki şimde nerede? Birlikte bulalım...
İnsanların hakkımda her dedikleri sanki beni bana anlatıyormuş gibi geliyor.. Özellikle beni sevdiğini söyleyenlerin yorumları beni öfkeye ve kırgınlığa sürüklüyor diyorsan, bu bölüm tam senlik..
Başarmayı çok istediğimi düşünmek aksini benim için bir kabus haline getiriyor. Başarıya neden bu kadar muhtacım?
Hayatım bildiklerim ve yapabildiklerimden ibaret olduğunda yaşadığım konfor benim düşmanım mı? Değişmek istemeyen bana karşı yaşadığım bu hayatta, kendimi bulmak için yerimden kalkma zamanı gelmiş olmalı. Ama nasıl?
Hala birlikteyiz. Bizi tutan aşk mı yoksa alışkanlık mı? Yanlış olduğunu bilsem de, her gün azap olsa da, işte hala buradayım? Buradan çıkmanın bir yolu var mı?
Yapabildiklerim, yapmak istemediklerime dönüştüğünde çaresiz kalıyorum. Yıllarımı verdiğim uğraşlarım ve hayallerimi kovalamam gerekmiyor mu? İşte bunu konuşacağız.
Ne kadar güçlü olsam da, güvenmek, inanmak istiyorum; geleceğe ve insanlara. Bu hoş bağlılık, yoksa bir bağımlılık mı?
Dilimden coşkuyla, kendiliğinden döküen gelen büyük söylemlerim olabiliyor. İnsanları eleştirirken, "asla yapmam" sözlerimi yutturarak, sanki sınıyor beni hayat. Acaba bilmeden bir bombanın pimini çekiyor olabilir miyim?
Sıkılıyorum, sıkışıyorum.. En önemlisi ''hissizleşiyorum'' diyorsan artık uyanman için iç alarmın çalıyor olabilir. Gel de bu dipsiz kuyuya, ufak bir ışık tutalım..
Zor günde dost bulması kolay, peki ya iyi gününde? Bazen sevdiklerinin başarısına sevinmek zor geliyor. Bakalım seni kıskanmayan ve hep arkanda duran dostlar edinmek ne kadar mümkün?
Giyim, kuşam ve hatta tavırlarımız. Hepsinin bir modası var. Bile bile birbirimize benzemeyi seçmemizdeki gizli sebepleri konuşacağız.