Savaş Şafak Barkçin, “Bi’ De Buradan Bak” programının bu bölümünde İznik Konsili’nden başlayan tartışmalarla Hristiyanlık tarihinin kritik dönemeçlerini ele alıyor. Hz. İsa’nın nasıl bir tartışma konusu olduğunu, konsillerde hangi görüşlerin öne çıktığını ve İncil metinleri arasındaki farklılıkların nasıl yorumlandığını detaylandırıyor.Program, Bizans İmparatorluğu’ndan Papa otoritesine; teolojik ayrışmalardan metinlerin güvenilirliği konusuna kadar geniş bir tarihsel çerçeve sunuyor. Barkçin, gençlere yönelik önemli mesajlar vererek gündemin esaretinden kurtulmanın yollarını, düşünme ve değerlendirme yetisini güçlendirmenin gerekliliğini vurguluyor. Ayrıca komplo teorilerine kapılmamanın, aklı ve bilgiyi merkeze almanın önemine dikkat çekiyor.🔻 Öne Çıkan Başlıklar 🔻✝️ İznik Konsili TartışmalarıHz. İsa’nın “ezelî tanrı” mı yoksa “sonradan tanrılaştırılmış bir figür” mü olduğu üzerine yapılan erken dönem Hristiyan tartışmaları açıklanıyor.📜 İncil Metinleri ve ÇelişkilerFarklı İncil nüshalarındaki bilgi tutarsızlıkları, metinlerin tarihsel süreçte nasıl şekillendiği ve hangi bölümlerin tartışmalı olduğu ele alınıyor.🏛️ Bizans, Papa ve Kilise YapısıPapa otoritesinin oluşumu, Bizans’ın dini alandaki rolü ve siyasi–teolojik güç mücadeleleri değerlendiriliyor.🧠 Gençlere Mesaj: Gündemi AşmakGündemin içinde kaybolmak yerine onun üstüne çıkabilmenin değeri vurgulanıyor. Barkçin, düşünme kapasitesini geliştirmeyi, bilgi edinmeyi ve yüzeysel yorumlardan uzak durmayı öneriyor.🚫 Komplo Teorileri UyarısıKomplo teorilerinin zihinsel tembelliği artırdığı, gerçek bilgi arayışını engellediği ve sağlıklı düşünmeyi gölgelediği ifade ediliyor.🎥 Daha fazlası videomuzda...Gelin, Beraber Yürüyelim...
Bu bölümde Dr. Ömer Demirbağ, Fuzuli’nin dünyasının kapılarını aralıyor ve çölün kavurucu sıcağında, Hille’den Kerbela’ya, Bağdat’tan insan kalbinin en ücra köşelerine kadar uzanan bir aşk ve ıstırap yolculuğunda bizi bir gezintiye çıkarıyor.Klasik edebiyatımızın üç büyük zirvesi: Yunus Emre, Fuzuli, Şeyh Galip…Yunus’ta yalnızca ilahi aşk, Nedim’de daha çok beşeri aşk varken; Fuzuli’de beşeri aşk, ilahi aşk ve peygamber aşkı aynı kalpte buluşuyor.“Aşk derdiyle hoşam, el çek ilacımdan tabip” diyen bir şairin, derdi nasıl sahiplenip ıstırabı nasıl bir nimete dönüştürdüğünü konuşuyoruz.🌿 Programda Öne Çıkanlar 🌿💠 “Gazel bize mahsus” – Kaside Arapların, mesnevi Farsların; gazel ise bizim milletin damak tadı ve Fuzuli’nin asıl tahtı.💠 Aşkın üç yüzü – Fuzuli’de beşeri aşk, ilahi aşk ve Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) duyulan kavurucu sevdanın aynı şiirde buluşması.💠 Çöl şairi ve mahrumiyet – Hille, Kerbela ve Bağdat’ın yalnızlığı içinde yazılan, ama bütün dünyaya seslenen mısralar.💠 Istırap bir nimet mi? – “Her dert ki var dermanı, lakin bî dertlerin derdine derman olmaz” diyen Fuzuli’nin dert ve dertsizlik anlayışı.💠 “Aşk derdiyle hoş olmak” – Tabibe “ilacı bırak” diyen bir şairin, aşkı ve derdi insan olmanın merkezine yerleştirmesi.💠 Mecnunla yarışan şair – “Mende Mecnundan füzun âşıklık istidâdı var” diyerek, aşk iddiasında Mecnun’u bile geride bırakma cesareti.💠 Gözüm, canım efendim… – Fuzuli’nin sevgiliye hitabındaki zarafet ile bugünün kaba aşk dilini yan yana görünce insanın içine çöken mahcubiyet.Gelin, beraberce kendimize soralım:Aşk derdini hayatımızdan çıkarınca, geriye insanlıktan ne kalıyor?
Zevki Tahattur’un bu bölümünde Saadettin Ökten hocamızla, Yahya Kemal’in Üsküp şiirinden yola çıkıp Batı Balkanlara uzanan; Üsküp’ün taşköprüsünden Mostar’ın kemerine, oradan da Necati Dayı’nın perdeli tevhidine ve Hırka-i Şerif minaresinde poyrazla okunan ezanlara varan bir hatıra yolculuğuna çıkıyoruz.Bir köprü sadece iki yakayı değil, bir medeniyetin zaman içindeki izzetini taşır.Bir cami sadece bir ibadet mekânı değil, kaybolduğu zannedilen kimliğin hâlâ orada durduğunun işaretidir.Ve bazen küçük maaşıyla büyük bereket yaşayan bir “dayı”, bütün bu hikâyenin kalbinde durur.🕊️ Bu bölümde öne çıkanlar:🔸 Üsküp ve Rumeli’nin kalpte kalan izi: “Biz sende olmasak da sen bizdesin gene”🔸 Taşköprü, Mostar ve camiler: “Ben 500 sene dayanırım.” diyen bir medeniyetin imzası🔸 Balkan Harbi’nin ruhumuzda açtığı yaralar ve statüko denen haritanın nasıl dağıldığı🔸 Necati Dayı: Küçük imkânlarla büyük bereket yaşayan, perdeli tevhidin zarif sesi🔸 Rüya, intisap ve zikir meclisleri: Genç bir yüreğe geçen muhabbet ve dirayet🔸 “Bu da geçer yahu”: Amerika’dan İstanbul’a, insanı ayakta tutan o iç güç🔸 Ezan, köprü ve tarih üzerinden, “Biz nerede kaybettik, nerede hâlâ varız?” sorusuna bir bakışBu sohbet, sadece bir seyahat notu değil;kaybettiğini düşünen bir gönlün, köprüye, camiye, ezana bakınca “Ben hâlâ buradayım.” deyişinin hikâyesi.Gelin, Beraber Yürüyelim...
Bu bölümde Serdar Tuncer, şeytan ile Firavun’un hamam kapısında başlayan tuhaf ama tanıdık sohbetinden; insî şeytanların gölgesinde kalan insanın kendi kalbiyle yüzleşmesine kadar uzanan uzun bir yolculuğu anlatıyor.Bir yanda “Allahlık” iddiasında bulunan Firavun’un kapıyı çalanın kim olduğunu bilememesi,öbür yanda şeytanın bile aklına gelmeyecek kötülükleri yapan insanlar…Derken söz, hasedin insanın içini nasıl kemirdiğine, şeytanın bile geri durduğu kötülüğü sıradan bir insanın nasıl işleyebileceğine geliyor.Ramazan günü camide yumurta pişiren bir adamın şaşkınlığı,komşusunun ineğini uçurumdan atmak isteyen bir kadının içindeki ateş,kör bir adamın kendi gözlerine değil de başkasının kör kalmasına dua etmesi…Tüm bu hikâyeler bir araya gelerek aynı soruyu sorduruyor:“İnsanı şeytandan daha şerli yapan nedir?”🌿 Hasedin amelleri nasıl yiyip bitirdiğini,🌑 “Ben ondan hayırlıyım” diyenin hangi çukura düştüğünü,🔥 Şeytanın bile utandığı kötülüğün nasıl insana yuva yaptığını,🌧️ Bir kıssanın arkasından bize kalan edebi ve ibreti konuşturuyor program.🕊️ Programda Öne Çıkanlar:✨ Şeytanın Firavun’a sorduğu o meşhur soru: “Bizden daha şerli biri var mıdır?”💫 İnsî şeytanlar: Şeytanın bile aklına gelmeyen kötülüğü yapanlar🌿 Hasedin kalbi kemirmesi, insanı içerden çökertmesi🔥 Ramazan günü camide yumurta pişiren adamın hikâyesi🐄 Haset uğruna komşusunun ineklerini yok etmeyi isteyen ihtiyar kadın👁️ Kör adama verilen imtihan: “Onun gözleri de açılsın ister misin?”🖤 “Ben ondan hayırlıyım” cümlesinin şeytani kökü🤲 İnsanın hem şeytandan hem de şeytanın emir erlerinden Allah’a sığınması🌙 Hasetten korunmak için Felak ve Nas süresini okumanın inceliğiSerdar Tuncer’in kendine has anlatımıyla aktardığı bu bölüm, aslında şeytandan değil; kendi içimizdeki karanlıkla nasıl mücadele edeceğimize dair bir hatırlatma.İnsana şu soruyu yeniden sorduruyor:“Haset içimi kemirirken, ben kendime nasıl yetişeceğim?”“Kötülüğün kaynağını şeytanda ararken, ya içimizde büyüyen insî şeytanları görmezden geliyorsak?”👉 Dinlerken hem tebessüm edeceğiniz,👉 Hem “aman Ya Rabbi, bizi muhafaza eyle” diyeceğiniz,👉 Hem de “Ümmeti Muhammed’e dua ederken beni de araya katın” diyen bir kardeşinizin niyazına ortak olacağınız bir bölüm.Gelin, bu defa Firavun’un hamam kapısından başlayıp kendi içimize doğru yürüyelim…Belki bir cümlenin, bir kıssanın, bir nasihatin ucundan tutup hasedin ateşinden Allah’a sığınmayı birlikte öğreniriz.
Bu bölümde Dr. Ömer Demirbağ, Mehmet Akif Ersoy’un iç dünyasının en derin köşelerini aralıyor. Bir milletin gözleri önünde çöküşüne şahitlik eden bir şairin kalbindeki o küçük kıvılcım, zamanla nasıl koca bir vatan aşkına dönüşüyor?“Değmesin mâbedimin göğsüne nâmahrem eli!” diye haykıran o ilk ateş, bir milletin yeniden doğuşuna nasıl yol açıyor?🌿 Programda Öne Çıkanlar 🌿💠 “Fikirden hisse” – Çöküş fikri, Akif’in kalbinde kıskançlık ve gayret olarak nasıl hayat buldu?💠 “Karanlık büyürse” – Küçük bir yenilgi duygusu, vatanı paylaşamama acısına nasıl dönüştü?💠 “Şeytan bırakır mı?” – Nefsin fısıltılarıyla mücadele ederken Akif’in asıl gücü nereden geldi?💠 “Hakikat içeridedir” – Dışarıda işgal orduları varken, Akif’in gerçek savaşı kalbinin içinde geçti.💠 “Uyanmanın sancısı” – Çanakkale zaferi ve “Korkma!” diye başlayan İstiklal Marşı, o karanlığın içinden nasıl şafak söktürdü?🌿 “Gördüğümle mi yaşıyorum, yoksa kalbimin bana söylediğiyle mi?”Gelin, Beraber Yürüyelim...
Bu bölümde Serdar Tuncer, İstanbul trafiğinde sıkışmış bir telefon sohbetinden, köy yolunda yürüyen bir hocanın koyun çıngıraklarına; oradan da Medine’de ezanın doğduğu güne ve Londra’da rüyasında Peygamber Efendimiz’i (s.a.v.) gören bir İngiliz terziye uzanan uzun ama çok tanıdık bir hikâyeyi anlatıyor.Bir çoban köpeğinin havlaması, koyunların çıngırak sesi, şehir insanının “yetişeceğim” telaşı ve bir köyün sükûneti… Derken söz, ezanın tarihine, çanın anlamına, ezan okunurken kalbin ve hâlin nasıl olması gerektiğine geliyor.“Kendine yetişemiyorsan, her şeye yetişsen ne fayda?” sorusuyla metropol insanının koşturmacasını;“Ezan okununca radyoyu kapatmak zorunda kalmayacağın şeyi dinle” sözüyle de kalbin neyden beslendiğini sorgulatıyor.🕊️ Programda Öne Çıkanlar:✨ Bir telefon, bir çoban köpeği ve birkaç çıngırak sesinin insana “yaşamak böyle bir şey”i hatırlatması💫 “Kendine geç kalan” şehir insanının kendi ömrüyle yüzleşmesi🌿 Ezanın doğuş hikâyesi: Çan, boru, sancak, ateş… ve “onların adetidir” diyerek ayrışmanın ince ölçüsü🌱 “Gel bakalım Peygamberimin misafiri” sözüyle açılan hidayet kapısı🎧 “Ezan okununca kapatmak zorunda kalmayacağın” bir radyo ve kalbin dinleme terbiyesi🤲 Ezan okunurken susmanın, toparlanmanın, müezzinin cümlelerini tekrar etmenin ince edebi😌 Göze sokulan dindarlık ile sessizce yaşanan edepler arasındaki farkSerdar Tuncer’in kendine has üslubuyla anlattığı bu bölüm, aslında bir koyun çıngırağının değil; insanın kendi hayatını ıskalamadan, kendine yetişme çabasının hikâyesi…İnsana şu soruyu yeniden sorduruyor:“Hayatını ıskalamak üzereyken, bir sesle kendine yetişmek mümkün değil midir?”👉 Dinlerken hem tebessüme, hem tefekküre, hem de ezan okunurken “Ümmeti Muhammed’e dua ederken beni de araya katın” diyen bir kardeşinizin niyazına ortak olmaya davetlisiniz.Gelin, beraber yürüyelim…
Savaş Şafak Barkçin, Bir de Buradan Bak programında bu kez yapay zekânın yükselişini, insan aklının modern araçlara teslim edilişini ve düşünme melekemizin nasıl zayıflatıldığını masaya yatırıyor!Bu bölümde, yapay zekânın kutsallaştırılması, akletme sorumluluğunun unutulması, veri-bilgi-erdem zincirinin kopuşu ve araçların zihnimizin üzerine çıkış süreci tüm çıplaklığıyla konuşuluyor.İnsanlığın Tanzimat’tan bu yana süregelen “araçları amaçlaştırma” zaafı, bugün yapay zekâ üzerinden yeniden karşımıza çıkıyor.Peki, biz akıl sahibi insanlar olarak nerede duruyoruz?Neden düşünmeden sorular soruyor, neden araçlara teslim oluyoruz?🔻 Öne Çıkanlar 🔻🧠 Akletme Sorumluluğu: İnsan düşünce sisteminin yapay zekâ karşısındaki sınavı.🔍 Veri–Bilgi–İlim İlişkisi: Her şey malumat, peki hikmet nerede?🤖 Yapay Zekânın Tutarlılığı: “Doğru mu, isabetli mi, güvenilir mi?” sorusunun asıl önemi.🛠️ Araçların Üstümüze Çıkışı: Televizyondan yapay zekâya uzanan modern bir hastalık.💬 Nabza Göre Şerbet Algoritmaları: Zayıf yanlarımızı hedefleyen sistemler.🎙️ Teknoloji, akıl, ahlak ve insan sorumluluğunun sınırında bir yolculuk…“Bu araç gerçekten bize mi hizmet ediyor, yoksa biz mi ona?” sorusunun cevabını bu programda arıyoruz.👉 Otur, dinle, düşün…Gelin, beraber yürüyelim.
Bu bölümde Dr. Ömer Demirbağ, insanın iç âlemindeki görünmeyen kavganın perdesini aralıyor.Bir fikrin nasıl bir hissiyata dönüştüğünü, kalpte beliren küçük bir karartının zamanla nasıl büyüyebileceğini ve insanın kendini kandırmakla hakikati görmek arasında ince bir çizgide nasıl yürüdüğünü anlatıyor.Nefsin fısıltılarıyla, şeytanın vesvesesiyle ve insanın kendi sesinin çatıştığı anlarda; “hakikat aslında nerede zuhur eder?” sorusunu incelikle işliyor.Bir sözün, bir uyarının, bir muhasebenin insanı nasıl dirilttiğini; gaflet ile uyanıklık arasındaki o küçük adımı berrak bir dille ortaya koyuyor.🌿 Programda Öne Çıkanlar 🌿💠 “Fikirden hisse.” – Düşüncenin kalpte dönüşüm geçirmesi ve insanın iç muhasebesi.💠 “Karanlık büyürse.” – Küçük bir vesvesenin nasıl büyük bir yanlışa kapı aralayabileceği.💠 “Şeytan bırakır mı?” – Nefsin oyunları, vesvesenin inceliği ve tedbirin önemi.💠 “Hakikat içeridedir.” – İnsan dışarıya bakarken aslında neyi kaçırır?💠 “Uyanmanın sancısı.” – Bir sözün insanı yeniden dirilten gücü.✨ Bu bölüm, sadece doğruyu bilmekle değil;doğruyu içeride yaşamakla ilgili bir yolculuk…İnsana şu soruyu yeniden hatırlatıyor:“Gördüğümle mi yaşıyorum, yoksa kalbimin bana söylediğiyle mi?”Bir vesvese, bir düşünce, bir karanlık…Ve bir uyanışın hikâyesi.Gelin, Beraber Yürüyelim...
Bu bölümde Serdar Tuncer, bir hatıranın nasıl bir ömrü değiştirdiğini, kaderin ince çizgilerinde saklı olan merhameti ve affın insana nasıl bir huzur verdiğini anlatıyor.Bir padişahın öfkesini, bir dervişin duasını ve bir insanın idamdan kurtuluşunu aynı hikâyede buluşturan bu sohbet, “kalple görmek” ile “gözle bakmak” arasındaki farkı zarafetle hatırlatıyor.Bağışlamanın sadece bir erdem değil, bir teslimiyet olduğunu; ilahi adaletin bazen bir söz, bazen bir sessizlikle tecelli ettiğini incelikle dile getiriyor.🕊️ Programda Öne Çıkanlar:✨ Affın kalpteki ağırlığı💫 Merhametin kader üzerindeki etkisi🌿 “Bir sözle değişen kader” hikmeti📿 İlahi adaletin ince tecellisi🔥 “Kalple görmek” anlayışıSerdar Tuncer’in kendine has üslubuyla anlattığı bu bölüm,bir idam fermanının değil, bir kalbin kurtuluşunun hikâyesi aslında…İnsanın kendine sorduğu şu soruyu yeniden hatırlatıyor:“Birini affetmek, bazen kendini kurtarmak değil midir?”👉 Dinlerken hem kalbine dokunacak,hem de adaletin, merhametin ve insanın derin hikâyesine yeniden kulak vereceksin.Gelin, Beraber Yürüyelim...
Savaş Şafak Barkçin, Bir de Buradan Bak programında bu kez “aile” kavramını derinlemesine ele alıyor.Sevgi ve saygının yerini bireyselliğin aldığı, yalnızlığın normalleştiği modern çağda; toplumun temeli olan ailenin neden sarsıldığını tartışıyor.Bu bölümde, Batı’nın kültürel modelinin sorgusuzca kopyalanmasının Türkiye’de aile yapısına nasıl zarar verdiği, nüfusun hızla yaşlanması, saygının unutulması ve sevginin anlamını yitirmesi konuşuluyor.Aile artık sadece bir kurum değil, medeniyetin aynası…Peki biz o aynada ne görüyoruz?👨👩👧 Ailenin Dağılması: 17 yılda ortalama aile nüfusunun 4’ten 3.14’e düşmesi.💔 Yalnızlık Kültürü: Batı’dan ithal bireycilik anlayışı ve yalnızlaşan toplum.📉 Nüfusun Çöküşü: Doğurganlık oranlarındaki dramatik düşüş ve genç nüfusun hızla azalması.🧠 Kültürel Taklit: Batı modellerini sorgulamadan kopyalamanın getirdiği kimlik erozyonu.⚖️ Saygının Eksilmesi: Ailenin gerçek temeli olan saygının kaybı, toplumun temelini de sarsıyor.Gelin, Beraber Yürüyelim.
30.994 görüntüleme 8 Kas 2025 ✪ 8 Kasım 2025 tarihinde üyelere öncelikli erişim Ya Ben Öleyim mi Söylemeyince | Ömer DemirbağDr. Ömer Demirbağ, “Ya Ben Öleyim mi” programının bu bölümünde; Necip Fazıl Kısakürek’in Abdülhakim Arvasi Hazretleri ile karşılaşmasını, bir bakışın nasıl bir ömrü değiştirdiğini ve nazarın tasavvuftaki derin anlamını anlatıyor.Bir şairin içindeki fırtına, bir mürşidin nazarında sükûnete dönüşüyor. Kelimelerin kılıç, çilenin dua olduğu bu yolculukta; zindandan doğan bir ışığın, bir medeniyetin yeniden dirilişine nasıl vesile olduğunu keşfedeceğiz.🌿 Programda Öne Çıkanlar 🌿💠 “Bir bakışla inkılap.” – Nazarın tasavvuftaki sırrı ve kalpleri dönüştüren güç.💠 “Kömürden elmasa.” – Necip Fazıl’ın Abdülhakim Arvasi Hz. nazarındaki ruh dönüşümü.💠 “Zindan iki hece.” – Çilenin şiire, şiirin davaya dönüşmesi.💠 “Sözümün dostusunuz, çilemin yabancısı.” – Üstadın kırgın sesi, bir çağın aynası.💠 “Mahkemeler ayakta.” – Bir şairin savunmalarındaki hitabet mucizesi.✨ Bu bölümde sadece bir hayat hikâyesine değil,bir bakışın kalpleri nasıl dirilttiğine, bir ruhun yeniden doğuşuna tanık olacaksınız.“Bir nazar, bir ömür…Bir bakış, bir inkılap…”Gelin, Beraber Yürüyelim...
Bu bölümde Serdar Tuncer, günlük hayattan küçük ama büyük anlamlar taşıyan örneklerle kul hakkını, helal kazancı ve dürüstlüğün kalpteki yerini anlatıyor.Bir pazarda “üç lira için” yapılan bir hilenin, aslında nasıl bir imtihana dönüştüğünü, bir bahçe duvarının gölgesinde bile ahlâkın inceliğini, ve “Aldatan Aldanır” sözünün sadece ticarette değil, hayatta da geçerli olduğunu hatırlatıyor.Helal kazancın bereketini, güvenin zedelenmesinin topluma etkisini ve “kamera değil, kalp lazım” cümlesinin içini dolduran rikkatli bir bakışı zarafetle dile getiriyor.🕊️ Programda Öne Çıkanlar:✨ Kul hakkının görünmeyen yüzü💫 Dürüstlüğün bereketi, hilenin ziyanı🌿 “Aldatan aldanır” gerçeği📿 Rikkat dolu bir gönlün önemi🔥 “Kamera değil, kalp lazım” anlayışıSerdar Tuncer’in kendine has üslubuyla anlattığı bu sohbet,bir kıssanın, bir pazaryerinin ve bir kalbin hikâyesi aslında…İnsanın kendine sorduğu şu soruyu yeniden hatırlatıyor:“Üç lira için, kalbimi kirletmeye değer mi?”👉 Dinlerken hem kalbine dokunacak,hem de gölgeden yürümeyenlerin hikmetine yeniden kulak vereceksin.Gelin, Beraber Yürüyelim...
Dr. Ömer Demirbağ, “Ya Ben Öleyim mi” programının bu bölümünde; Necip Fazıl’ın gençlik yıllarındaki arayışını, Doğu ile Batı arasında sıkışan bir medeniyetin sancılarını ve ruhun kendi merkezine dönüşünü anlatıyor.Bir şairin içindeki fırtınadan, bir toplumun kaybolan yönüne uzanan bu yolculukta;“Kızıl Kıyamet”in sessiz çığlığı, “Üstün Kurtarıcı” arayışı ve “Boşlukta Kalmış Toplum”un yankısı, hakikati arayan kalpler için yeniden anlam buluyor.Bu sohbet, yalnızca bir hayat hikâyesi değil — bir ruhun kıyameti ve yeniden dirilişi.🌟 Programda Öne Çıkanlar 🌟💠 “Bir medeniyet bitiyor.” – Yeni dünyanın eşiğinde bir feryat.💠 “Kızıl kıyamet, içimizde kopan fırtınadır.” – Şairin iç dünyasından çağımıza bir ayna.💠 “Bir üstün kurtarıcıya şeref.” – İnsanlığın tükenmeyen arayışı.💠 “Bunalımın musikisi.” – Sessizliğin, iç yangınının melodisi.💠 “Boşlukta kalmış toplum.” – Kimliğini arayan şehirlerin hikâyesi.✨ Bu bölümde, Necip Fazıl’ın iç yolculuğunda hem bireyin hem toplumun varoluş sancısını,hem de karanlıktan nura yürüyen kalbin tefekkürünü birlikte keşfedeceğiz.Her kelime, bir dua gibi yankılanıyor:“Ne hakikatteyim, ne yalandayım…”Bu cümle, modern insanın aynasında hâlâ titreşiyor.🕊️ “Bir şehir yıkılabilir… ama bir gönül dirilirse, medeniyet yeniden başlar.”Gelin, Beraber Yürüyelim...
Bu bölümde Serdar Tuncer, “Halil İbrahim Sofrası” kıssasından yola çıkarak, cömertliğin, misafirperverliğin ve teslimiyetin kalpteki yerini anlatıyor.Hz. İbrahim Aleyhisselam’ın misafirsiz sofraya oturmadığı, her geleni Allah’tan bir hediye bildiği o incelikli dünyayı hatırlatıyor…Bir lokmanın nasıl berekete dönüştüğünü, bir ikramın nasıl bir kalbi imana açabildiğini ve “verdiğinde artar, sakladığında azalır” sırrını zarafetle dile getiriyor.🕊️ Programda Öne Çıkanlar:✨ Misafirperverliğin ruhu ve bereketin anlamı💫 Cömertliğin Allah’a yakınlaştıran yönü🌿 İbrahim Aleyhisselam’ın güzel örnekliği📿 “Misafire ikram, Allah’a teşekkürdür” anlayışı🔥 Verirken artan, paylaşınca çoğalan bereketSerdar Tuncer’in kendine has üslubuyla anlattığı bu sohbet, hem bir kıssanın hikmeti,hem de bugünün insanına düşen incelik…👉 Dinlerken hem kalbine dokunacak, hem de “misafirsiz sofraya oturmazdı” diyen bir Peygamberindavetine yeniden kulak vereceksin.Gelin, Beraber Yürüyelim...
Dr. Ömer Demirbağ, “Ya Ben Öleyim mi” programının bu bölümünde; Türk edebiyatının ve tasavvufun sönmeyen ışığı Yunus Emre’nin gönül dünyasını, aşkı, merhameti ve ilahi hikmeti anlatıyor.İnsanın gönül yolculuğu, “bir gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil” diyen Yunus’un sesinde yankılanıyor. Bu sohbet, kalbin Kâbe olduğunu, gönül kırmanın en büyük günah sayıldığını ve aşkın insanı nasıl olgunlaştırdığını hatırlatıyor.🌟 Programda Öne Çıkanlar 🌟💠 “Bir gönül yıktın ise...” – Gönlün Kâbe’den üstün olduğu öğreti.💠 “Dervişlik hırkada değil, gönüldedir.” – Hakikatin şekilden öte manası.💠 “Kolay söylenir, imkânsız yazılır.” – Yunus’un şiirindeki derin bilgelik.💠 “Yaradandan ötürü sevmek.” – Tasavvufun insanı dönüştüren nefesi.💠 “Bir ben vardır bende...” – Benliği aşmanın, hakikati bulmanın sırrı.✨ Bu bölümde, İbn Sina’dan Yunus Emre’ye uzanan bir medeniyetin kalp atışlarını dinliyoruz.Medreseyle doğan ilmin, tasavvufla kemale eren gönlün hikayesine birlikte şahit olacağız.📌 Yorumlarda buluşalım 👉 “Bir gönül yıktın ise…” sözü sizde ne his uyandırıyor?Sevgi mi, merhamet mi, yoksa bir uyarı mı?🌟 “Gönül, insanın Kâbe’sidir… Yıkma ki, Hakk’ın nazarı sende kalsın.”Gelin, Beraber Yürüyelim…
Bu bölümde Serdar Tuncer, “Cebrail (as) insan olsaydı” sorusu üzerinden insanın yaratılış gayesini, kulluğun güzelliğini ve meleklerle insan arasındaki farkı incelikle anlatıyor.🕊️ Programda Öne Çıkanlar:✨ Emir karşısında teslimiyetin değeri💫 Meleklerin saflığı, insanın imtihanı📿 Kulluğun zarafeti ve edebin gücü🌿 İtaatin kalpteki yansımasıSerdar Tuncer’in kendine has üslubuyla anlattığı bu sohbet, hem derin bir tefekkür hem de ruhu dinlendiren bir hatırlatma…👉 Dinlerken hem kalbine dokunacak hem de kendi yolculuğuna yeniden bakacaksın.Gelin, Beraber Yürüyelim...
Dr. Ömer Demirbağ, “Ya Ben Öleyim mi Söylemeyince” programının bu bölümünde; ölümün hakikatini, bilmenin ve bilmememenin hikmetini, Allah’ın kullarına olan merhametinin gizli tecellilerini anlatıyor.İnsanın faniliği, ölümün yalnızlığı ve “bilmemek”te saklı rahmet… Bu sohbet, ölümün bir son değil, asıl vatana dönüş olduğunu hatırlatıyor.🌟 Programda Öne Çıkanlar 🌟💠 “Herkes tek başına ölür.” – Ölümün sessiz hakikati.💠 “Bilmemek rahmettir.” – Allah’ın gizlediği şeylerdeki merhamet.💠 “Bir perde açılsa…” – Görülmeyen âleme dair insana düşen tefekkür.💠 “Ölüm de fani.” – Her sonun ardında yeni bir başlangıç.💠 “Geldiğimiz yere gidiyoruz.” – Dönüşün, asıl varış olduğunu fark etmek.✨ Bu bölümde, ölümün ötesine uzanan o manevi yolculuğu, bilginin sınırlarını ve Allah’ın merhametinin insan ruhundaki derin izini birlikte keşfedeceğiz.📌 Yorumlarda buluşalım 👉 “Ölüm” kavramı size ne hissettiriyor?Korku mu, teslimiyet mi, yoksa bir kavuşma mı?🌟 “Ölüm de fani... çünkü her şey sonunda O’na döner.”Gelin, Beraber Yürüyelim...
Zevki Tahattur’un bu bölümünde Saadettin Ökten hocamızla, güzelliğin, sanatın ve cami kültürünün derin manasına doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.Bir cami sadece bir yapı değil, bir ruhun, bir estetiğin, bir medeniyet anlayışının yansımasıdır.Sadettin Ökten hocamız, “Cenâb-ı Hak her şeyi güzel yaratmış” hakikatinden yola çıkarak, tezyinâtın, zarafetin ve güzelliğin hayatımızdaki yerini anlatıyor.🕌 Bu bölümde öne çıkanlar:🔸 Cami ve mimarinin ruhani boyutu🔸 Sanatın bir ibadet biçimi olarak görülmesi🔸 “Terdî Hak” kavramı: Yaşadıklarından ders almak🔸 Zamanın içindeki güzellikleri fark etmek🔸 Gönül estetiği ve manevi zarafetProf. Dr. Saadettin Ökten, insanın kalbini güzellik üzerine inşa etmenin, hayata anlam katmanın yollarını anlatıyor.🎙️ Bu sohbet, kalbe sükûnet, zihne derinlik katıyor:“Zaman geçer, güzellik kalır.”Gelin, Beraber Yürüyelim...
Serdar Tuncer, Biri Bir Gün programının bu bölümünde evlilik, sabır ve anlayış üzerine hem düşündüren hem gülümseten bir sohbet yapıyor.Karı koca arasındaki iletişimin inceliklerini, öfke anında nasıl davranmak gerektiğini ve “kendine düşman olmanın” ne anlama geldiğini hikâyelerle anlatıyor.Bir hamalın tevazusundan, bir dervişin öğüdüne uzanan bu sohbet; evliliğe, dostluğa ve insana dair derin mesajlar içeriyor.🌿 Programda Öne Çıkanlar:💞 Evlilikte denklik, sevgi ve sabır dengesi🕊️ Öfke anında sükûnetin gücü💭 “Dostun senden korkuyorsa düşmana gerek yoktur.” sözünün anlamı⚖️ Kendi nefsimizle olan mücadelede dengeyi bulmak📿 Gerçek huzurun, anlayış ve merhametle inşa edildiği bir evlilikSerdar Tuncer’in samimi ve hikmet dolu üslubuyla anlattığı bu sohbet,hem kalbe dokunuyor hem yüzlere bir tebessüm bırakıyor.👉 Dinlerken hem gülecek hem de kendi hayatına dair derin dersler çıkaracaksın.Gelin, Beraber Yürüyelim...
Savaş Şafak Barkçin, Bir de Buradan Bak programında bu kez Jeffrey Epstein dosyasını ve küresel güç dengelerinin karanlık ağlarını masaya yatırıyor!Bu bölümde, Deutsche Bank – Epstein bağlantısı, Mossad’ın küresel stratejisi, ve dünyayı yöneten görünmez eller tüm çıplaklığıyla konuşuluyor.Epstein’ın finans dünyasındaki ani yükselişi, gizli ilişkileri ve perde arkasındaki istihbarat oyunları...Peki bu ağın içinde kimler var? Gücü elinde tutanlar, insanlığı hangi yönlere sürüklüyor?🔻 Öne Çıkanlar 🔻💰 Deutsche Bank ve Epstein İlişkisi: Finans dünyasının görünmeyen bağlantıları.🕵️ Mossad ve Küresel İstihbarat: Devletlerin değil, çıkar ağlarının savaşı.🌍 Küresel Güç Dengeleri: Ekonomi, siyaset ve şantajın kesiştiği karanlık nokta.⚖️ Görünmeyen Siyaset: Halkın değil, sistemin yönettiği bir dünya düzeni.🧩 Gerçeğin Peşinde: Medya, güç ve bilgi arasındaki ince denge.🎙️ Güç, para, istihbarat ve ahlakın sınırında bir yolculuk…“Gerçekten dünyayı kim yönetiyor?” sorusunun cevabını Bir de Buradan Bak’ta arıyoruz.👉 Otur, dinle, düşün…Gelin, Beraber Yürüyelim...