DiscoverYeni Şafak Yazarlar
Yeni Şafak Yazarlar
Claim Ownership

Yeni Şafak Yazarlar

Author: Yeni Şafak

Subscribed: 72Played: 5,194
Share

Description

Sosyal medyanın en güçlü haber mecrası Yeni Şafak.
Yeni Şafak Gazetesi olarak yayın hayatına başladığımız ilk günden itibaren ülkemizde demokrasinin tüm kurumları ile yerleşmesi, milli irade ve değerlerimizin hâkim olması için tüm gücümüzle çalıştık. Bu ülkenin geleceğinin derin sularda boğulup gitmemesi için çaba sarf ettik. Fırtınalı günlerde sığınılacak bir liman olduk. Bugüne kadar ülkemize yapmış olduğumuz katkıyı bundan sonra da okurlarımızın desteği ile sürdürmeye devam edeceğiz. Her gün Yeni Şafak’la yeni bir umut olacak.
4998 Episodes
Reverse
Türkiye’de sigara tüketimi artık bireysel bir tercih alanının çok ötesine geçmiş, adeta toplumsal bir “kendine zarar verme ekonomisi” inşa etmiş durumda. Sağlık Bakanı’nın “Toplumun üçte biri sigara kullanıyor” açıklaması, aslında hepimizin bildiği ama yüksek sesle söylemekten kaçındığı gerçeği yeniden hatırlatıyor. Bir anlamda biz sigaraya değil, sigara bize bağımlı hâle gelmiş. Karbon emisyonlarının çevreye bıraktığı tahribat “karbon ayak izi” ile ölçülüyor ve ona göre politikalar şekilleniyorsa, nikotinin topluma bıraktığı iz de benzer bir ciddiyetle değerlendirilmelidir.
İsrail basınından Israel Hayom’da yayımlanan habere göre, İsrail’in eski Askeri İstihbarat Şefi ve Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü (INSS) Direktörü Tümgeneral (E) Tamir Hayman Türkiye’nin bölgede giderek artan nüfuzuna ilişkin dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
Bazı sergiler vardır; kapısından içeri girdiğiniz anda sizi yalnızca bir sanatçının dünyasına değil, daha derin bir tefekküre, kelimelerin ötesine geçen bir sessizliğe davet eder. Abu Dabi’de Saadiyat Adası’nda yer alan Bassam Freiha Art Foundation’da açılan “Nja Mahdaoui: The Choreographer of Letters” tam da böyle bir sergi. Harfin mimarisini, yazının ritmini, boşluğun sesini yeniden düşünmeye çağırıyor izleyiciyi. İnsanın belleğinde, dilden önce başlayan bir hareket yankılanıyor burada.
Sizi bilmem ama benim tarihi romanlarla tanışıklığım çocukluğuma kadar gider. O romanlarda en çok işlenen konulardan birisi Türklerle Hristiyanlar arasındaki çatışmalardır. Her hikâyede en çok sevdiğim bölüm Türk erkeklerinin gönüllerini kaptırıp evlendikleri Hristiyan kadınların anlatıldığı kısımdır. Bu kadınlar ilk başta dinlerinde diretirler ve fakat zamanla hak dinimizin kıymetini anlar ve mutlaka kelime-i şehadet getirirler. Safiye Erol’un Ciğerdelen romanında anlattığı Estergon Kalesi’ndeki Cangüzel efsanesi de tam da böyle bir zemine dayanır. Osmanlı soyu da buradan ilerler.
ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray yetkililerine verdiği bir direktifle, Müslüman Kardeşler Teşkilâtı’nın (kısaca: İhvân) bazı kollarının “terör örgütü” olarak tanımlanıp tanımlanamayacağıyla alakalı bir rapor ve inceleme hazırlanmasını istedi. Amerikan basınına yansıyan ayrıntılara göre: Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Hazine Bakanı Scott Bessent ve Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard, konuyla alakalı olarak hazırlayacakları kapsamlı raporu 30 gün içinde Trump’a sunacak. Trump’ın, İhvân’ın özellikle Mısır, Lübnan ve Ürdün’deki kollarının ABD’nin ulusal menfaatlerine ve Amerikan vatandaşlarının güvenliğine tehdit oluşturup oluşturmadığının araştırılmasını istediği kaydediliyor.
Beylikle padişahlığın bir tüy kadar yok değeri Mela’nın yanında Mülk-ü cihana değişmem, sevgiliden gelirse bir zerre inayet
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın son Almanya-Berlin ziyaretinde taraflar, ilişkilerde “jeostratejik ve jeopolitik” bağlama, stratejik bağların varlığına işaret etti…
Trump’ın özel temsilcisi Steve Witkoff ile damadı Jared Kushner, Ukrayna tarafıyla görüşmeler sonrasında 28 planlık ‘barış planının’ son halini Putin’le görüşmek üzere Rusya’ya gittiler. Trump yönetiminin Zelenski’ye Şükran Günü’ne kadar süre verdiği plan, hafta sonu Ukrayna’nın Savunma Bakanı Rüstem Ümerov’la Florida’da yapılan görüşmeler sonrasında revize edilmiş şekilde Moskova’ya sunulacak.
Bizim mahalle bakkalımızın ortanca ortağı (Dükkânın sahibi üç kardeşler) dükkânda boş kaldığında siyaset yapmaya bayılıyor. Samimi olduğu, nazının geçtiğini hesap ettiği her müşteriye o anda vakti varsa güncel siyasi gelişmeleri kısaca anlatarak düşüncesini öğrenmek istiyor. Ben de zaman zaman bu sorulara muhatap oluyorum. Limon ve lavabo açacağı almak için girdiğimde elindeki telefondan bir medyatik uzmanın Papa ile ilgili konuşmasını dinliyordu.
Papa’nın Türkiye ziyareti, sosyal medyada yine alışıldık tartışmaları beraberinde getirdi. Çok da şaşırtıcı değil. Türkiye’de anlık ve kısır atışmalar için her zaman müsait bir zemin var. Herkesin kritik meselelerde hazırda bekleyen bir evhamı, bir kanaati, bir komplosu bulunur. Misal, Sumud’a katılmışım ama Papa’nın ülkemizde ayin yönetmesine itiraz etmemişim… Bu iki konunun nasıl yan yana getirildiğini anlamak zor. “Sumud ile ne alakası var?” demeyin; aslında çok alakası var. Çünkü Papa’nın Türkiye’ye gelip, Hristiyan dünyasına birlik mesajı vermesi, “insanlığın içinden çıkamadığı İsrail sorunu” ile düşündüğümüzden çok daha derin bir yere temas ediyor.
Gerçekten İstanbul artık bir “ikametgâh” olmaktan çıktı. Bilhassa İstanbul, yani Kadıköy ve Beyoğlu yakaları değil de asıl İstanbul. Yani “Sur içi”. Eminönü, Çemberlitaş, Sultanahmet, Çarşıkapı, Gedikpaşa, Cağaloğlu, Beyazıt, Laleli vb. gibi saymaya gerek görmediğimiz semtleri; ardından Kumkapı, Yenikapı, Haseki, Fındıkzade, Kocamustafapaşa, öbür yanda Süleymaniye, Şehzadebaşı, Fatih... Her neyse... Bütün bu semtler sakinlerinin oturdukları evleri gözyaşları arasında terk etmelerinden sonra birer birer atölye, iş hanı, çarşı, pasaj, dükkân vb. ile doldu.
Kemâlât teferruattan doğar! İnsanlar için de bu böyledir devletler için de. Büyük meselelerini halleden insan ve devletler, başkalarının nazarında küçük gibi görülen meselelere dair irade, teklif, iddia ve nihayet eylem ortaya koyabilirler.
Herhangi biri değil, partinin önceki Genel Başkanı Kemal Bey CHP yönetimine seslendiğinde “Yolsuzluğa bulaşan herkesin hesap vermesi gerektiğini” söylemişti. Tek kelimelik özetle “Arının” demişti. Milyonlarca defa izlenen o görüntülü mesaj tarihe geçti.
ABD’de genç kuşaklarda İsrail’e destek çok ciddi ölçeklerde düşerken, Filistin’e destek giderek yükseliyor. “İsrail Lobisi”, “Neoconlar” ve diğer iki partili İsrail yanlısı ana akım siyasetçiler genç Amerikalılar’da gözlenen bu değişimin kalıcı olmasından korkuyorlar. Daha da çarpıcı olan, Amerikalı genç Yahudilerin de İsrail’den kopmaya başlamalarıydı. Pazar günkü yazımda Washington’da gerçekleştirilen “Kuzey Amerika Yahudi Federasyonları Genel Kurulu”nun(JFNA) etkinliklerinde bu meselenin tartışıldığına değinmiş idim.
Vatikan Devlet Başkanı Papa 14. Leo’nun 5 günlük Türkiye ziyareti kimi çevrelerce bir “fırsat” olarak görüldü ve son derece çirkin ithamlar eşliğinde bir rant devşirme gayretine yine ibretle şahitlik ettik.
Sosyal medyada siyasi, etnik, terör eksenli ya da çıkar amaçlı örgütlenmeler etkisini kaybediyor. Türkiye’nin ana gündemini belirleyen bu yapay, hastalıklı sosyal medya örgütlerinin tasfiye edilmesiyle Türkiye gündemi daha sakin, daha nitelikli hale getiriyor. Bu da yepyeni bir fırsatı önünüze çıkarıyor: İçerik zenginliğini, fikir işçiliğini besleyen, Türkiye’nin küresel ölçekte atılımlarının altını dolduran çabalara fırsat doğuyor. Genel itibarıyla bütün medya alanlarına yansıyan düzeysizliği kaliteye dönüştürmek için de imkan sağlıyor.
Bu milletin savunma sanayini gelişmesinin tarihimizde birbirine zıt iki etki oluşturmuştur. Osmanlı döneminde askeri teçhizatla başlayan yenilenme ve modernleşme zihniyet modernleşmesine kadar varmış, Tanzimat’tan başlayan süreç İkinci Mahmut devri ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında radikal garpçılığa kadar varmıştır.
Gelin size insanı diğer canlılardan ayıran bir icaddan bahsedeyim bugün. Tarihin en acayip buluşundan… Her tatlı şeyin içine girdiği, her sevincin içinden çıktığı üretilmiş bir beden parçasından…
Müthiş bir zafer… Sıfır fire… Kurultay’a katılanların tamamının oylarıyla seçilen Özgür Özel, sadece kendisi için gerekli ‘güvenoyu’nu sağlama almakla kalmadı, onun çok daha ötesinde, izlediği tüm politikalar için de onay almış oldu…
Batı-Ankara ilişkileri, on iki yıllık bir fetret döneminin ardından yeniden tanımlanıyor. Yeni bir tür ilişki biçiminden bahsediyoruz. Ancak henüz adı konmadı. Çerçevesi de net değil. Bu noktada söyleyebileceğimiz tek şey, ilişkilerin, on iki yıl önce kaldığı yerden devam etmeyeceğidir. Çünkü bu on iki yılda çok şey değişti. Türkiye değişti. Bölge değişti. Dünya değişti.
loading
Comments 
loading