DiscoverYeni Şafak Yazarlar
Yeni Şafak Yazarlar
Claim Ownership

Yeni Şafak Yazarlar

Author: Yeni Şafak

Subscribed: 72Played: 5,184
Share

Description

Sosyal medyanın en güçlü haber mecrası Yeni Şafak.
Yeni Şafak Gazetesi olarak yayın hayatına başladığımız ilk günden itibaren ülkemizde demokrasinin tüm kurumları ile yerleşmesi, milli irade ve değerlerimizin hâkim olması için tüm gücümüzle çalıştık. Bu ülkenin geleceğinin derin sularda boğulup gitmemesi için çaba sarf ettik. Fırtınalı günlerde sığınılacak bir liman olduk. Bugüne kadar ülkemize yapmış olduğumuz katkıyı bundan sonra da okurlarımızın desteği ile sürdürmeye devam edeceğiz. Her gün Yeni Şafak’la yeni bir umut olacak.
4998 Episodes
Reverse
Yazımızın başlığını diğer bir ifadeyle dile getirecek olursak, ona da hitabet ve kitabet sanatı diyebiliriz. Hitabet veya hatiplik güzel konuşma sanatı olduğu gibi, kitabet de kalemin hakkını vermek için gerekli titizliği ve itinayı göstermek demektir. Hemen belirtmek gerekirse, bu iki özelliği şahsında birleştirenlerin sayıları fazla değildir. Öyle hatiplerimiz var ki, bulundukları her mahfilde gayet güzel nutuk attıkları halde, ellerine kalem almayı (bilgisayarın başına geçmeyi) akıl edemiyorlar. Öyle âlimlerimiz de mevcut ki, iki üç cümleyi – imla kurallarına da riayet ederek – söyleyemiyorlar. Böylece onların konuşma sanatından gerekli nasibi almadıkları anlaşılıyor.
Amerika’da “FBI” Başkanı Kash Patel’in FBI’ın “İftira ve İnkârla Mücadele Birliği (ADL)” ile iş birliğini resmen sona erdireceğini duyurması “İsrail Lobisi”nin gücünün kırılmaya başladığının bir diğer işaretiydi. Patel’in böyle bir amacının olduğu söylenemez, ancak “ADL”nin muhafazâkâr gençlik lideri Charlie Kirk’ü ve kurucusu olduğu “TPUSA”yı Yahudileri de içeren nefret suçları işleyen Beyaz Irkçılarla ilişkilendirmesi bardağı taşıran son damlaydı.
Sumud Filosu, nefes kesen bir yolculukla hedefine ulaştı: Zihinlerdeki abluka yarıldı, yeni gemiler yola koyuldu… Demek ki, uluslararası bir nitelik ve boyut katıldığı zaman, bütün duvarlar yıkılabiliyor… Sumud Filosu, küresel bir intifadaya dönüştü: Ve devletlerin yapmadığını sivil halkların yapabileceğini dünya âleme ispat etti.
Filistin’in tamamında iki yıldır kesintisiz bir şekilde devam eden soykırım karşısında insanlığın verdiği sınav, bütün milletler için bir ayna vazifesi gördü. Kassam direnişçileri dünyayı değiştirdi ve kâinatta var olan bütün sahte insan hakları, adalet ve koruma mekanizmalarının; BM gibi kurumların ve Avrupa değerlerinin aslında olmadığını açığa çıkardı.
30 Eylül 2025 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın başkanlığında Kamu Personeli Danışma Kurulu (KPDK) toplantısı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda gerçekleştirildi. Bu yazımızda toplantıda gündeme gelen ve gelmeyen konuları ve sonuçlarını açıklamaya çalışacağız.
Ön İhtar: bu bir paranın evrim teorisi yazısı değildir, bu bir paranın devrim teorisi yazısıdır. Hani paranın değiştirmesi diye bir olgu var. O aslında şöyle çalışıyor; biz parayı değiştiriyoruz para da bizi değiştiriyor.
Hamas’ın kabul ettiğini açıkladığı Gazze planında İsrail ve ABD’nin amacı ne, planı kabul eden Hamas’ın amacı ne? Uluslararası arenada siyasal satranç mı oynanıyor tavla mı? Oyuncular satranç oynadıklarını zannediyor ama bence tavla oyunu bu. Güçlü olan değil, inanan kazanacak.
O kısa fıkra giderek yaygınlaşıyor. Şöyle: Bir İsrailliden daha iyisi nedir? Hiç İsrailli. Gördünüz değil mi Ben Gvir isimli pislik çuvalı domuzun Sumud insanlarına savurduğu içi boş, öfke dolu, hazımsızlık dolu tehditlerini. Elinde elma soymak için çakı olmayan insanları diz üstü oturtup “biz güçlüyüz” diye böbürlenmeye çalışan bu domuz, şeytan İsrail’in şeytanlığının tam bir fotoğrafını veriyor.
Faiz kavramını bir şekilde bozup hükmünü de değiştirmek için usûlsüz yorumlar yapanlara karşı önce kendi yazdıklarımın bir özetini sunmuştum. Bu yazıda da bu konuda salahiyetli olduklarında zerre şüphe bulunmayan iki alimin yazdıklarını aktaracağım.
Mavi Marmara’ya İsrail işgal güçlerinin uluslararası sularda yaptığı baskın sırasında, dil öğrenimi için New York’taydım. Hadiseyi haber alır almaz, arkadaşlarla birlikte New York’un kalbi konumundaki Times Square’a koştuk ve orada toplanmakta olan kalabalığa katıldık. Protesto gösterisinde her milletten Müslümanın yanı sıra hatırı sayılır miktarda Amerikalı ve İsrail karşıtı Yahudi de yer alıyordu. Kaldığımız öğrenci evinde kartonlara İngilizce ve İbranice pankartlar yazmıştım; pankartları o Yahudilerle yan yana taşımıştık gösteride.
Soykırımcı haydut İsrail’in iki yıldır her türlüsünü işlemekte olduğu insanlık suçlarına bir yenisi daha eklenmiş oldu. Bu suçlara karşı küresel ölçekte uyanan vicdanın Sumud (kararlılık) filosuna yaptığı müdahale iki yıldır abluka altında tutarak, bombalayarak veya açlıkla öldürdüğü Gazze halkına yetişmeye çalışan insani yardım girişimini de yine haydutça müdahale ederek engelledi. Vahşete ve barbarlığa karşı insanlığın vicdanını, onurunu, haysiyetini temsil eden tamamen sivil gönüllülere şiddet uygulayarak özgürlüklerine de kastetti.
Serdar Tuncer-Merhaba

Serdar Tuncer-Merhaba

2025-10-0405:19

Yıllar sonra gazeteme ve köşeme kavuşmanın mutluluğu içinde cümle ahbâb u yârâna gönülden bir merhaba. Yunus Emre’mizin iki mısraı ile başladım söze. Zira ‘Sözlerin büyüğü büyüklerin sözleridir’ buyrulmuş. Mâlum, erenlerden bir iz taşıyan her iş bereketlenir, güzelleşir. Bizim Yunus edası ve üslubu teberrük olsun yazacaklarımıza, niyazım budur. Eda ve üslup diyorum çünkü O sadece bir Hak dostu değil, Türkçe’nin önünde diz çöküp kelime-i şehadet getirdiği zât aynı zamanda. Rahmet olsun.
Siyonist terör örgütü İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırım vahşetinin üzerinden iki yıl geçti. İnsanlık tarihinin en büyük katliamlarına imza atan Siyonist İsrail, kadın, çocuk ve yaşlı öldürmenin ötesinde hiçbir siyasi ve askeri kazanım elde edemedi. Hamas’ın Filistin halkıyla birlikte ölümüne direnmesi İsrail başta olmak üzere tüm Batılı emperyalistlerin gerçek yüzünü ortaya koydu. İsrail, tarihinin en yalnız dönemini yaşıyor. Dünya halkları ayakta, İsrail’in kuklası yönetimler halklarının isyanı karşısında çaresiz.
Neymiş... Demek olabiliyormuş… Tamamı sivil, tamamı barışçıl, tamamının Filistinlilere sarılmaktan başka niyeti olmayan, onlarca ülkeden ‘insan’-ki hükümetlerinin bir kısmı aktivistleriyle aynı fikirde değil-İsrail ablukasının kırılabileceğini, katillerin çaresiz kalabileceğini dünyaya gösterdiler…
Türkiye’de Ağustos 2025 verilerine göre âtıl işgücü oranı %29,7 seviyesine yükselmiş durumda. Yani her üç kişiden neredeyse biri, işgücü piyasasının geniş bozkırında koşacak bir sürü bulamamış bir “âtıl kurt” gibi dolaşıyor. Bu durum, yalnızca resmi işsizliği değil; zamana bağlı eksik istihdamı ve potansiyel işgücünü de kapsadığı için aslında derin bir yapısal açmazı gösteriyor. Gençlerin bir kısmı, işgücüne katılmak yerine sabah işe değil salona geçiş yapan, çalışma hayatına değil evin Wi-Fi ağına bağlı yaşayan bir kuşağa dönüşmüş ve bu yeni toplumsal statü artık ‘ev genci’ olarak adlandırılıyor.
Uzunca bir süreden bu yana ana gündemimiz enflasyon. Zira son dönemde uygulanan tüm para politikaları ve reel sektörün karşı karşıya kaldığı makroihtiyati tedbirlerin ana amacı enflasyonu düşürmek. Böylesi sıkılaştırma programının olduğu bir dönemde yan etkiler de yoğun ve tüm kesimler enflasyonla mücadele sürecinde bu yan etkilere maruz kaldığı için enflasyon verilerini ve yapılan sözlü yönlendirmeleri yakından takip ediyor.
Gazze’nin onurlu direnişi ile ondan ilham ve güç alanlar bugüne kadar insanlığa olan inancımızı ayakta tutmayı başardılar… Yoksa İsrail’in mezalimi, Batılı ülkelerin, Arap ülkelerinin sessizliği, ABD’nin destekleri karşısında un ufak olmak işten bile değildi… Şimdi de uluslararası Sumud Filo’su bu umudun sembolü oldu… Tabii İsrail ablukası orada da gecikmedi…
Kırk küsur geminin biri başardı. Mikeno girdi Gazze’nin karasularına. Ablukayı kırdı. Sumud, Gazze’ye ulaştı. O kırk küsur gemi yarın dört yüz gemi olacak, dört bin gemi olacak. O beş yüz insan yarın beş bin olacak, elli bin, beş yüz bin, beş mil milyon, beş yüz milyon, beş milyar olacak. Sumud Gazze’ye ulaştı.
Hocası Şemsüleimme Halvânî’ye nispetle aynı ünvanı taşıyan Muhammed b. Ebî Sehl Ahmed es-Serahsî (rh.; ö. 483/1090?), Güney Türkmenistan’ın Serahs şehrinde doğmuştur.
Gözlerim, caddeye bakan pencerenin üzerini örten ince perdenin ardındaki silüete odaklanıyor. Düz, uzun, geniş ve işlek bir cadde… Bir ucu büyük bir selâtîn camiye, diğer ucu tarihî bir yokuşa çıkıyor. Evlere bakıyorum; hepsi betonarme ve hiçbir zarafeti, inceliği ve sıcaklığı yok. Hayalim ise, kırk yıl öncesine gidiyor.
loading
Comments