Peygamberimiz Aleyhisselam’ın kendi zamanında katıldığı savaşlar, kendisinin katılmayıp hedef ve planlarını bizzat belirleyerek sahabesinden birinin kumandasında Medine dışına gönderdiği seriyyelerin yaptıkları harekatlar, gazveler Kur’an’ın ilgili ayetlerinin uygulamalı yorumları olarak İslam Savaş Hukuku’nun temelini oluşturur.
Türk siyasetinin ekopolitik yönelimlerine dair söylenecekler var. Partiler tümden küresel sermayeye tabi bir ekopolitik kurdu. Bir Vatan Partisi direniyor. Bir de Cumhur İttifakı’nın özü. Maalesef siyaset olması gerektiği gibi ekopolitik farklılaşmayla değil popülist akım ve retoriklerle çeşitleniyor. Bir kafa karışıklığına işaret eden bu bulanıklık dahi düzenin değişmeye başladığını göstermeye yeter.
Bir önceki yazıda ABD’de, ABD Başkanı Trump ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın masabaşında oturduğu Gazze toplantısını ve Beyaz Saray’daki Erdoğan-Trump buluşmasını yakın takibe aldığımı söylemiştim. İlk toplantıyla ilgili bazı bilgiler vermiştim ama yeni detaylar var. Bu yazıda iki zirvenin arkaplanına eğilecek, kamuoyunun gündemine gelmeyen bazı hususları vurgulayacağım.
Yavuz Bülent Bâkiler vefat etti. Türkçenin bayraktarı, vatan sevdalısı bir şair, yazar. Her mısrada, her cümlede aşkını sevdasını anlattı. Konuşması da şiir gibiydi. Sohbetine doyum olmazdı. Kitapları gibi kayda alınmış sohbetleri de kaldı geride. Arı, duru bir Türkçe ile yazdı, konuştu. Dünyanın en güzel diliyle…
Çok alakası var. İlki şu: Gazze, an itibariyle Türkiye’nin savunmasının başladığı nokta gibi duruyor. İkincisi şu: İsrail, Gazze’yi ele geçirmeyi başarırsa yahut “Gazze meselesi” dediği şeyi hallederse durmayacak. Bu domuz sürüsünün “arz-ı mevud” inancında Kıbrıs da “alınması gereken topraklar” arasında.
Öyle bir nefret unsuru haline geldiler ki, Tayland’dan Şili’ye, Avrupa ülkelerinden dünyanın en ücra köşelerine kadar her yerden kovuluyorlar. İsrail’le müttefik olan ülkelerde bile Yahudilere yönelen nefret sokaklara taşıyor. Kimse onları ülkelerinde, şehirlerinde, sokaklarında, otellerinde, restoranlarında, kafelerinde istemiyor. Kimse onlarla aynı fotoğrafın içinde, aynı uçakta, aynı havaalanında, aynı spor etkinliğinde olmak istemiyor.
Gazze yolunda bir hareketli günü daha geride bıraktık. Gecenin karanlığı ve denizin uğultusuna Filo’daki teknelerden birinin telsiz sesi karıştı: Su alıyordu. İçinde toplam 12 yolcusu ve mürettebatı olan teknenin yola devam etmesi artık riskliydi. Amiral gemiden verilen talimatla, tehlikedeki yoldaşlarımız hızla tahliye edildi.
Dünyanın, ABD’nin, AB’nin, Rusya’nın, Çin’in, Afrika’nın ve Türkiye’nin sıcak gündemi el yakıyor… Özellikle, Enerji Bakanımızın imzaladığı aslında ‘mutabakat’ odaklı anlaşma, Türkiye’nin enerji arz güvenliği çerçevesinde, kaynaklarını çeşitlendirmesi açısından çok önemli bir adımdı… Aynı şekilde büyük boy nükleer reaktörlerin (Akkuyu) yanı sıra Küçük Modüler Reaktörlere (SMR) yönelinmesi de Türkiye’nin uzun yıllardır üzerinde çalıştığı enerji stratejilerinden biriydi…
ABD eski Başkan Yardımcısı Kamala Harris 2024 seçimlerinde Demokratlar’ın kaybetmesinin faturasını Joe Biden’a çıkarıyor. ABD Başkanı Biden ikinci dönem için aday olmuş ise de daha sonra yarıştan çekilmişti. Biden’ın yerineyse Başkan Yardımcısı Harris Başkan adayı olmuştu.
Medeniyet Tasavvuru Okulu MTO'da yeni dönem başvuruları başladı. MTO'ya başvuruların kabul edilmesinin iki şartı var: 100 Kitap Listesi'nin ilk 20 kitabını okumak ve okumaları 4 Renkli Kurşun Kalemle Okuma Tekniği ile yapmak.
Soykırımcı barbar Netanyahu’nun BM Genel Kurulu’nda konuşma yapmaya çıktığı esnada dolu görünen salonun bir anda protesto kastıyla boşalmaya başlaması, soykırımcı İsrail’in iki yıldır sergilediği barbarlığa karşı dünya kamuoyunun en açık mesajı. Geçtiğimiz yıl aynı kürsüde yine Netanyahu kendisini dinleyenlere en kibirli ve küstah haliyle bir Siyonist manifesto okumuş, kendine göre dost ve düşman ülkeleri yeniden tanımlamış, tasnif etmişti. Enteresan olan, geçtiğimiz yıl dost kategorisine almış olduğu ülkelerin de neredeyse tamamına yakını onun konuşmasına sırtlarını dönmüş, salonu terk ederek tepkilerini göstermiş olması...
Batı’da, özellikle de ABD’de, Çin ve Rusya’nın internet alanındaki faaliyetlerine yönelik katı bir tutum söz konusu. Klasik demokrasi-otokrasi ikiliği üzerinden kalın çizgilerle birbirinden ayrılan internet alanı, egemenlik tartışmalarında önemli bir yer işgal etmektedir. Şebekeleşmiş otoriter devletler olarak tanımlanan Çin ve Rusya, Batı’ya göre, interneti kendi rejimlerini tahkim etme, muhalefeti kontrol etmek ve karşı istihbarat aracı olarak kullanmaktadırlar. Bu bakış açısının Batı’da oluşturduğu güvenlik kaygısı, ticaret ve teknoloji savaşları salınımında ciddi hukuk ihlallerine yol açtığı gibi özgürlüklerle ilgili yeni riskler de oluşturmaktadır.
İtiraf etmeliyim ki, BM’nin kuruluşunun 80. sene-i devriyesi için yapılan toplantı, orada yapılan konuşmalar ve bunun hemen akabinde Beyaz Saray’da tertip edilen; Trump ve Erdoğan’ın başkanlık ettiği müzâkereler bu yazının ikinci bölümü için tasarladığı değerlendirmeleri yeniden şekillendirdi.
Kelime oyunlarına başvursaydım Siyonist Yahudilerin Tanrısının İngilizler olduğunu söylerdim. Hatta daha da ileri giderek tanrılık kavramına Rothschild ailesini de katardım. Böylelikle Siyonizm’in din dışı bir ideoloji olduğu üzerinde durulabilirdi. Bu ifadeleri kullanmasak da tarihin kaydettiği en önemli sorunlardan biri olduğu için İsrail’in İngiltere tarafından yaratıldığını ifade edebiliriz. İsrail, İngilizler tarafından vaat edilen toprakları yurt edinmek için geldikten sonra bile Siyonist Yahudilerin değil, İngilizlerin eseridir. Tekrar etmiş olacağım ama bizde Yahudi ilahiyatının hâlâ açıklayıcı bir model olarak varlığını sürdürmesi gerçek manada zihinlerin kolonize edilmesine yol açmaktadır.
Hangi alanda olursa gelenekler uzun zaman diliminde oluşur ve genellikle uzun ömürlü olurlar. Bu sebeple de daima değişim ve yenilenmeye konu olurlar. Değişim ve yenilenme geleneğin doğal bir parçasıymışçasına gerçekleşebileceği gibi uzun zaman dilimine yayılan sancılı bir süreç de olabilir. Diğer deyişle değişim ve yenilenme talepleri sadece içten gelmez, aynı zamanda dıştan yani başka geleneklerden de gelebilir.
İnsanların idrak kanallarını tıkayan pek çok etkenin olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Düşünebilme ve anlayabilme kabiliyetimiz zihin körleştirici araç ve alışkanlıklarla, nevzuhur manipülasyon teknikleriyle, çatışmayı kışkırtan sığ atışma ortamlarının etkileşimleriyle her geçen gün biraz daha dumura uğratılıyor. Bir meseleyi etraflıca değerlendirip makul bir neticeye bağlamaya çalışanların nesli hızla tükeniyor. Hepimiz ya bir aptala ya da potansiyel bir aptala dönüşmek tehlikesiyle karşı karşıyayız.
Birkaç ay önce Mısır’da türlü badirelerle varabildiğim İsmailiye şehrinden 206 kilometreydi Gazze. O yürüyüş tamamlanamamıştı ancak denizden ulaşma hamlesinin de başlangıcı olmuştu.
Geçen hafta BM’de üye ülkelerin bir araya geldiği ve dünyada sorunların konuşulduğu önemli bir hafta oldu. BM bir yandan, küresel sorunların, çatışmaların, iklim değişikliğinin, insan hakları gibi konuların gündeme getirildiği bir alan olurken diğer yandan BM’nin sorunları çözememesi ve aktif rol oynamaması nedeniyle ağır eleştirilerin yükseldiği bir platform oldu.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, İsrail’den aldığı Barak MX hava savunma sistemlerinin ikinci partisini teslim aldı. Sistemler Limasol Limanı üzerinden iç bölgelere sevk edildi. GKRY basınında yer alan haberlere göre sistem, Limasol Limanı üzerinden Ada’ya ulaştırıldı ve güvenlik önlemleri altında iç bölgelere sevk edildi. Sosyal medyada yayınlanan videolarda askeri araçların limandan ayrıldığı görülüyor.
Dün gazetemiz Yeni Şafak’ta önemli bir haber (https://www.yenisafak.com/dunya/trumptan-21-maddelik-gizli-gazzede-ateskes-formulu-netanyahu-duzenleme-pesinde-475289 ) vardı. İsrail medyasına dayandırılan habere göre ABD Başkanı Trump, bugün yapacağı görüşmede 21 maddelik bir ateşkes planını Netanyahu’ya sunacak. Netanyahu’nun düzenleme peşinde olduğu ama şartları kabul edeceği iddia ediliyor.