“Her varlık, bu âlemde kendi kemal zirvesine ulaşma istikametinde ayrı bir yol takip eder.<br />Tohumlar toprağın bağrında çatlar, sonra rüşeymleşir; rüşeymler, sertlerden sert taş ve toprak tabakasıyla boğuşa boğuşa gün yüzüne çıkar.<br />Filizler, bir ömür boyu yata-kalka ancak başağa, goncaya ulaşabilir.<br />Tomurcuk, yüz defa bağrını güneşe açar ve yüz defa gecenin karanlıkları karşısında gerilime geçer, sonra varlığa erer.<br />Çiçekler, tipiyle-boranla savaşa savaşa yol alır.<br />Anneler bin bir sancıyla ve inleye inleye doğum yapar.<br />Yavrular, bir “rüşeym” halinde anne karnında belirir, karanlıktan karanlığa intikal eder; şekillerin ve kalıpların her çeşidine gire gire, tam dokuz ay sonra, o gül-endam kâmetiyle dünyaya ayak basar.<br />Irmaklar çağlaya çağlaya, kayalara çarpa çarpa damınır, saflığa erer ve bulutun gözündeki damlalara denk hâle gelir.<br />Sular, ne zorluklarla buğu buğu yükselir ve bulutlaşır.<br />Varlık âleminde her şey, ama her şey sabırlı bir bekleyiş, bitmeyen bir azim ve direnişle hedefine doğru adım adım yol alır.<br />Ya varlığın en eşrefi insanoğlu?