DiscoverSerhan Demirci ile Midas’ın Kulakları
Serhan Demirci ile Midas’ın Kulakları
Claim Ownership

Serhan Demirci ile Midas’ın Kulakları

Author: Serhan Demirci

Subscribed: 182Played: 1,173
Share

Description

Tayvan'da yaşayan bir Ankaralının hayatla ilgili hikayeleri.
96 Episodes
Reverse
Bu bölümde 2004 senesinde yaşadığım depresyon sorunundan bahsediyor; depresyonla nasıl mücadele ettim, motosiklet depresyonla mücadelemde nasıl yardımcı oldu, bu ve benzer hikayeleri neden anlatıyorum ve size de neden tavsiye ediyorum, gibi sorulara değiniyoruz.
Tayvan’da 10 seneyi devirirken, podcast için de bir milat olsun diyerek, bir sezon finali yapıyoruz. Haftaya kaldığımız yerden devam, ara vermek yok.
Çok yoğun olmak bir mazeret mi, başarılı olmak için hastalıklı takıntılı mı olmak gerek gibi son derece beyin açıcı sorulara odaklandığımız bir bölüm
On yıldır Tayvan’da yaşayan bir Ankaralı olarak, Tayvanla ilgili merak edilen konulara değiniyorum bu bölümde. Nerededir, dili nedir, ismi cismi nedir gibi sorularınız varsa buyrun anlatayım.
“Hiç bir şeyden korkmadım başarısız olmaktan korktuğum kadar”, diyecek değilim ama sonradan fark ettim ki gerçekten başarısız olmaktan korkan biriymişim. Ben de sonradan anladım. Ve üzüldüm bana faturası ağır olmuş çünkü. Bu hafta başarısızlık korkusu üzerine konuşuyoruz.
Pudralanmış hayatların çağında, herkesin başarı başarıya koştuğu (güya) bir dönemde, dürüstçe başarısız olduğunu söyleme cesaretini göstermemiz lazım değil mi?
Güzellikleri yaşayabiliyorken, acaba bir gün biter mi diye sormamak gerek diye düşünüyorum. Doya doya yaşamanın hafifliği, ya biterse kaygısından ağır basmaz mı sizce de?
Hiç Çince bilmeyen biri olarak geldiğim Tayvan’da bugün üniversitede Çince ders anlatıyorum. Kolay olmadığı gibi, henüz tamamlanmamış bir projedir Çince öğrenmek. Hala kendimi geliştirmem gereken pek çok nokta var. Bu bölümde, Çince öğrenme özelinde, kendini bir konuya adamak, ateş atmak, pişmek, konfor çemberinin dışına çıkmak gibi noktalara değiniyoruz.
Tayvan’da Hayalet Ayı’ndayız, ayın anlam ve önemine ilişkin bir bölümle karşınızdayım. Hayaletler, üç harfliler, kültürel farklar ve benzerlikler, insanların başından geçen inanılması güç hikayeler.
Uzakdoğu’da Sevgililer Günü’nün kutlandığı bu özel günde, uluslararası bir birlikteliğin zorlukları artıları eksileri üzerine konuşuyoruz. TL:DR çok bir farkı yok
Bu hafta sorular üzerine konuşuyoruz: doğru soruları sormak doğru cevaplara ulaştırır mı, sorulan sorular cevapları kadar önemli mi, soru sormak cesaret ister mi gibi konulara değiniyoruz.
Bu hafta daldan dala, konudan konuya atlıyormuş gibi gözükse de, aslında bir esas tema üzerinde konuşuyoruz: insan sıkıntılarıyla yüzleşerek, yüreğini tartarak büyür.
Bu bölümde adam gibi adam olmak nedir, aile içi şiddet ve bitmek bilmeyen kadın cinayetleri üzerine konuşuyoruz
Kimse isteyerek üzmez karşıdakini ama bazen bilir üzüleceğini. Bile bile üzer bazen insan. İster üzen, ister üzülen taraf olun, zaman akar, hayatlar geçer, olaylar değişir. Stoacıların “amor fati” dediği, hayatını sev dediği şey işte tam burada anlamını buluyor.
Özlemek iyi mi, kötü mü? Özlemek çeşit çeşit... Eşini dostunu aileni özlersin, yemekleri özlersin, bir ağaç altındaki sediri özlersin. Bu hafta özlemek üzerine konuşuyoruz.
İki kıssadan hisse var bu bölümde. Başladığını bitirmek ve kalabalıktan uzaklaşmak üzerine.
Bilgiye ulaşmanın bu kadar kolay olduğu bir çağda, cehalet içindeyiz. Neden? Bu soruya cevap arıyoruz.
Öyle ya da böyle Korona geçecek, ama sonrasında ne olacak? Sosyal medya korona sonrası bir dünyada nasıl bir rol alabilir?
En sık duyduğum sorudur: Neden Tayvan’a geldin? Üstelik bu soru hem Türk hem Tayvanlı dostlardan duyduğum da bir sorudur. Her iki kesimin de ilgisini çekiyor. Bu bölümde bu soruya bir açıklık getirelim.
Corona virüsünün tüm dünyayı kasıp kavurduğu bu günlerde, ufak bir Stoacı felsefe pratiği yapalım. Endişelenmeye gerek var mı? Dünyanın sonu mu geldi? Geldiyse ne yapmalı?
loading
Comments 
loading
Download from Google Play
Download from App Store