DiscoverHristiyanlık
Hristiyanlık

Hristiyanlık

Author: Tiranus

Subscribed: 2Played: 38
Share

Description

İsa Mesih'in Müjdesini ve öğretilerini arayan ve merak eden herkesle paylaşmak için buradayız.

https://www.youtube.com/@tiranusherkesduyanakadar
78 Episodes
Reverse
Gözleri oyulmuş, kolları sakatlanmış piskoposlar... Onlar, Hristiyanlığın kaderini belirlemek için bir araya geldi. Tiranus'un bu yeni bölümünde, İmparator Konstantin'in çağrısıyla İznik'te toplanan o efsanevi meclisin atmosferini soluyoruz. Bu sadece entelektüel bir tartışma değildi; her biri inancı uğruna Roma'nın işkencelerinden geçmiş bir "gaziler meclisiydi". Genç ve ateşli Atanasius'tan, mütevazı çoban Spiridon'a kadar konsilin kilit figürlerini tanıyor ve imparatorun, bu iman kahramanlarının önünde nasıl tevazuyla eğildiğine tanık oluyoruz. Bir imparatorun himayesinde, ama onun otoritesi altında değil, Kutsal Ruh'un rehberliğinde bir araya gelen bu insanların omuzlarındaki tarihi sorumluluğu hissedin.
Özgürlüğün bedeli, bölünmek miydi? Kilise, Roma'nın zulmünden kurtulur kurtulmaz, kendi içinden çıkan bir öğretiyle tarihin en büyük krizlerinden birine sürüklendi. Adı Arius olan bir rahip, İsa Mesih'in ezeli Tanrı olmadığını, O'nun yaratılmış bir varlık olduğunu iddia etti. Tyrannus'un bu yeni bölümünde, bu "sapkın" kabul edilen öğretinin nasıl bir yangın gibi yayıldığını, İncil'in tanıklığına nasıl meydan okuduğunu ve kurtuluş doktrinini nasıl temelden sarstığını inceliyoruz. İmparator Konstantin'in siyasi birliğini tehdit eden bu teolojik iç savaşı sonlandırmak için neden radikal bir adım atmak zorunda kaldığını anlamak için bize katılın.
Yeraltı mezarlarında gizlice toplanan bir inanç, nasıl oldu da bir imparatorun sancağında zafere ulaştı? Tiranus'un bu yeni serisinde, tarihin en önemli teolojik toplantılarından biri olan İznik Konsili'nin toplanmasına neden olan dramatik olayları inceliyoruz. Diyokletyan'ın ateşi ve kılıcından, Konstantin'in haç vizyonuna ve Milano Fermanı'nın getirdiği devrimci özgürlüğe uzanan bu tarihi yolculuğa katılın. Ancak bu özgürlük, kiliseyi birleştirmek yerine yeni bir meydan okumayla karşı karşıya getirdi: kendi içindeki teolojik birliği sağlamak. Hristiyanlık tarihinin en kritik dönemecini anlamak için bu bölümü kaçırmayın.
Hayatınızın direksiyonunda kim var? Kararlarınızı, duygularınızı ve en derin arzularınızı yöneten o 'komuta merkezi' olan yüreğiniz ne durumda? Tyrannus'un bu yeni bölümünde, Dağdaki Vaaz'ın en içsel ve en dönüştürücü vaatlerinden birine odaklanıyoruz: "Ne mutlu yüreği temiz olanlara, çünkü onlar Tanrı'yı görecekler!" Peki 'temiz bir yürek' sadece kötü düşünmemek mi demek? Yoksa, Kierkegaard'ın dediği gibi, 'tek bir şeyi istemek' yani Tanrı'ya tam bir adanmışlık mı? Bu bölümde, Ferisilerin düştüğü dışsal dindarlık tuzağına karşı, Tanrı'nın aradığı içsel bütünlüğün ne olduğunu inceliyoruz. Kral Davut'un yakarışından ilhamla, yüreğimizdeki 'yabani otlarla' nasıl yüzleşebileceğimizi ve O'nun arındırıcı lütfuna kendimizi nasıl açabileceğimizi konuşuyoruz. Sonuç? Sadece gelecekte değil, bugünün karmaşasında bile Tanrı'yı görmeye başlamak. Eğer yüreğinizin bir ayna gibi Tanrı'nın görkemini yansıtmasını arzuluyorsanız, bu bölüm tam size göre.
Bu vieoda Diyarbakır'dan Pastör Ömer Baysal ile birlikte, son dönemde Türkiye'de büyük yankı uyandıran ve birçok komplo teorisine konu olan Papa'nın Türkiye ziyaretini masaya yatırdık. Papa'nın ziyareti, ülkemizde Hristiyanlığın bir hafta boyunca konuşulmasına vesile oldu. Ancak bu ziyaretin arkasındaki "gizli" anlamlar, birleşme iddiaları ve geçmişten gelen "izin verilmedi" efsaneleri internette büyük bir tartışma fırtınası estirdi. Biz de Protestan Hristiyanlar olarak, bu komplo teorileri hakkında ne düşünüyoruz? Gerçekler ne, algılar ne? İznik Konsili'nin 1700. yıl dönümü ve Papa'nın ilk ziyaretini Türkiye'ye yapmasının ardındaki hikayeyi, tarihi gerçekler ışığında ve samimi bir sohbetle ele aldık. Ortodoks ve Katolik kiliseleri arasındaki birleşme adımları, Papa'nın sembolik ziyaretleri ve bu olayların Türkiye'deki yankıları... Bir Protestan Pastör gözüyle tüm bu gelişmeleri değerlendirdik.
Gazete manşetlerinden kendi içimizdeki fırtınalara kadar, barış neden bu kadar zor bulunan bir hazine? Tarih, boşa çıkan anlaşmalar ve kırılan ateşkeslerle dolu. Belki de barışı yanlış malzemelerle, eksik bir projeyle inşa etmeye çalışıyoruzdur. Tyrannus'un bu yeni bölümünde, Dağdaki Vaaz'ın o güçlü sözüne odaklanıyoruz: "Ne mutlu barışı sağlayanlara!" Gerçek ve kalıcı barışın neden sadece iyi niyetle değil, ilahi bir müdahaleyle mümkün olduğunu keşfediyoruz. İsa'nın "Barış Prensi" unvanının ardındaki bedeli ve O'nun getirdiği barışın neden bu dünyadaki hiçbir anlaşmaya benzemediğini inceliyoruz. Aziz Francis'in ilham verici duasıyla, bizlerin de bu ilahi barışın birer elçisi olmayı nasıl öğrenebileceğimizi tartışıyoruz. Eğer kendi hayatınızdaki ve etrafınızdaki çatışmalardan yorulduysanız ve kalıcı huzurun kaynağını arıyorsanız, bu bölüm tam size göre.
Her yıl yeni hedefler belirler, büyük planlar yaparız. Peki ya ruhsal yolculuğumuzda, İsa Mesih'i takip etme kararımızda "bedeli hesaplıyor" muyuz? Bu podcast bölümünde, Luka 14'teki kule inşa eden ve savaşa giden kral benzetmelerini mercek altına alarak, Tanrı'yı hayatımızın tahtına oturtmanın ne anlama geldiğini tartışıyoruz. Acısız bir Hristiyanlık mümkün mü? Augustine'in sevgilerimizin sıralamasıyla ilgili çarpıcı sözleriyle, kimliğimizin ve değerlerimizin kaynağını sorguluyoruz. Para, kariyer, başarı gibi dünyevi değerler mi bize kimlik kazandırır, yoksa Tanrı'nın çocukları olarak edindiğimiz kalıcı kimlik mi? Yarım kalmış projelerimiz ve kazanamadığımız savaşlarımızla yüzleşirken, İsa Mesih'in çarmıhta kazandığı o bitmiş zafere nasıl yaklaşmalıyız? Gerçek özgürlüğü, sevinci ve lütfu nerede bulabiliriz? Türkiye'deki Hristiyan gençlerin karşılaştığı zorluklar ve bu bedelin kişisel hayatımızdaki yansımaları üzerine samimi bir sohbet için bize katılın. Hayatınızın tahtında kimin oturduğunu keşfedin.
"Hak ettiğini bulsun" mu dersiniz, yoksa "bir şansı daha hak ediyor" mu? Merhamet zayıflık mıdır, yoksa en büyük güç mü? Tiranus'un bu yeni bölümünde, İsa'nın Dağdaki Vaazı'ndaki en zorlayıcı ama en özgürleştirici sözlerinden birine kulak veriyoruz: "Ne mutlu merhametli olanlara!" Bu sadece bir ahlak dersi değil. Tanrı'nın bize gösterdiği sonsuz affı ve lütfu gerçekten anladığımızda, başkalarına yargıyla değil, merhametle bakmanın nasıl mümkün olduğunu keşfediyoruz. Kutsal Kitap'taki 'acımasız köle' benzetmesinden Sefiller romanındaki o unutulmaz sahneye kadar, merhametin sadece bir duygu olmadığını, hayatları değiştiren bir eylem olduğunu göreceğiz. Eğer affetmenin yükünden kurtulmak ve Tanrı'nın size davrandığı gibi başkalarına davranabilmenin sırrını öğrenmek istiyorsanız, bu bölüm ruhunuza şifa olacak.
Hiç ruhunuzda derin bir açlık ve susuzluk hissettiniz mi? Dünya bize bu boşluğu başarı, zenginlik veya ilişkilerle doldurabileceğimizi söylüyor. Peki ya İsa, gerçek tatminin anahtarının bambaşka bir şey olduğunu söylüyorsa? Tiranus'un bu yeni bölümünde, Dağdaki Vaaz'ın kalbine iniyoruz ve "Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara! Çünkü onlar doyurulacaklar" sözünün derinliklerini keşfediyoruz. Bu "doğruluk" sadece iyi işler yapmak mıdır, yoksa Tanrı'nın karakterine benzemek için duyulan karşı konulmaz bir arzu mudur? Bu bölümde, ruhsal yoksulluğun ve kırılmışlığın bizi bu kutsal açlığa nasıl hazırladığını, bu açlığın düşüncelerimizi, ilişkilerimizi ve hayat amacımızı nasıl kökten değiştirdiğini inceliyoruz. Tanrı'nın vaat ettiği "doyurulma"nın ne anlama geldiğini ve bu yolculuğun neden bazen dünyaya ters düşmeyi gerektirdiğini anlamak için bize katılın. Hayatınızdaki yüzeysel tatminlerden yorulduysanız, ruhunuzun aradığı gerçek ziyafetin sırrı bu bölümde olabilir.
Dünya bize "tuttuğunu kopar, hakkını ara" derken, İsa Mesih "yumuşak huylu olanlar yeryüzünü miras alacak" diyor. Bu nasıl bir paradoks? Tyrannus'un bu yeni bölümünde, Dağdaki Vaaz'ın en temel erdemlerinden biri olan alçakgönüllülüğü masaya yatırıyoruz. İsa'nın kendisinin en büyük örneği olduğu bu karakter özelliğinin, ruhtaki yoksulluk ve günah için tutulan yasla nasıl iç içe geçtiğini inceliyoruz. John Calvin'in vurguladığı gibi, alçakgönüllülüğün neden Hristiyan yaşamının merkezinde yer aldığını ve bu erdemin dünyayı değil ama Tanrı'nın egemenliğini nasıl miras aldığını keşfedin. Bu bölüm, güç ve başarı anlayışınızı temelden sarsacak ve sizi gerçek mirasın yoluna yönlendirecek.
Dünya bize "tuttuğunu kopar, hakkını ara" derken, İsa Mesih "yumuşak huylu olanlar yeryüzünü miras alacak" diyor. Bu nasıl bir paradoks? Tiranus'un bu yeni bölümünde, Dağdaki Vaaz'ın en temel erdemlerinden biri olan alçakgönüllülüğü masaya yatırıyoruz. İsa'nın kendisinin en büyük örneği olduğu bu karakter özelliğinin, ruhtaki yoksulluk ve günah için tutulan yasla nasıl iç içe geçtiğini inceliyoruz. John Calvin'in vurguladığı gibi, alçakgönüllülüğün neden Hristiyan yaşamının merkezinde yer aldığını ve bu erdemin dünyayı değil ama Tanrı'nın egemenliğini nasıl miras aldığını keşfedin. Bu bölüm, güç ve başarı anlayışınızı temelden sarsacak ve sizi gerçek mirasın yoluna yönlendirecek.
Tanrı'nın egemenliğine giden yolun ilk adımı nedir? Kendine güvenmek mi, yoksa tam bir çaresizliği itiraf etmek mi? Tiranus'un bu yeni bölümünde, İsa'nın Dağdaki Vaazı'nın temel taşı olan "Ne mutlu ruhta yoksul olanlara" sözünün derinliklerine iniyoruz. Bu ifadenin, ruhsal iflasımızı kabul ettiğimizde Tanrı'nın lütfunun ve gücünün hayatımıza nasıl dolduğunu anlatan devrimci bir prensip olduğunu keşfediyoruz. Ferisi'nin gururu ile vergi görevlisinin çaresizliği arasındaki farkı ve uzun süreli Hristiyanların bile düşebileceği kendine yeterlilik tuzağını tartışıyoruz. Bu bölüm, Tanrı ile olan ilişkinizin temelini yeniden düşünmenize neden olacak ve O'nun lütfuna olan ihtiyacınızı size hatırlatacak.  
Mutluluğun formülü nedir? Dünya bize zenginliğin, gücün ve gururun anahtar olduğunu söylerken, İsa Mesih "Ne mutlu ruhta yoksul olanlara, ne mutlu yaslı olanlara" diyor. Bu nasıl olabilir? Tyrannus'un bu yeni bölümünde, İsa'nın Dağdaki Vaazı'nın girişini oluşturan ve "Ne Mutluluklar" (Beatitudes) olarak bilinen o sarsıcı öğretileri mercek altına alıyoruz. Bu ifadelerin, Hristiyan yaşamının ve Tanrı'ya hizmet etmenin temelini nasıl oluşturduğunu keşfediyoruz. İsa'nın, dünyanın mutluluk anlayışını nasıl tamamen alt üst ettiğini ve gerçek, kalıcı mutluluğun nerede bulunduğunu anlamak için bize katılın. Bu bölüm, "mutluluk" kelimesine bakış açınızı sonsuza dek değiştirebilir.
İsa Mesih'in hizmet modelinin sırrı neydi? Tarihin en etkili konuşması olan Dağdaki Vaazı'nı kime ve neden verdi? Tyrannus'un bu yeni bölümünde, Dağdaki Vaaz'ın hemen öncesindeki olayları mercek altına alıyoruz. İsa'nın öğretme, müjdeleme ve iyileştirme üzerine kurulu hizmetini ve O'nun neden büyük kalabalıklarla ilgilenmek yerine, öğrencilerini eğitmek için bir dağa çekildiğini keşfediyoruz. Bu bölüm, her birimizi "aşağıdaki kalabalıktan" "dağdaki öğrenciye" dönüşmeye davet eden bir çağrıdır. İsa'nın sizi nasıl O'nun eli ve ayağı olarak kullanmak istediğini ve bu hizmet için sizi nasıl donatmak istediğini öğrenmek için bize katılın. Bu derinlemesine Kutsal Kitap çalışması, hizmet anlayışınızı ve İsa ile olan ilişkinizi yeniden şekillendirecek.
Gerçeği bulmak için ne kadar uzağa giderdiniz? Tyrannus'un bu bölümünde, tarihin en ikonik yolculuklarından birini ele alıyoruz: Mezopotamya'dan gelen Yıldız Bilimcilerin, gökyüzündeki bir işareti takip ederek yeni doğan Kral'ı bulma hikayesi. Bu gizemli arayışçıların kim olduğunu, neden kilometrelerce yol kat ettiklerini ve sundukları hediyelerin (altın, günnük ve mür) Mesih'in kimliği hakkında ne gibi sırlar barındırdığını inceliyoruz. Kral Hirodes'in korkusu ve dönemin din bilginlerinin kayıtsızlığı karşısında, bu yabancıların imanı bize ne öğretiyor? Tanrı'nın, kendisini arayanlara bugün nasıl işaretler verdiğini keşfedeceğimiz bu ilham verici anlatıyı kaçırmayın.
Noel sadece bir doğum günü kutlaması mı, yoksa çok daha fazlası mı? Tanrı'nın bir insan olarak dünyaya gelmesinin ardındaki asıl sebep neydi? Tyrannus'un bu yeni bölümünde, Matta İncili'ndeki İsa'nın doğum hikayesinin teolojik kalbine iniyoruz. Yusuf ve Meryem'in yaşadıklarından, "İsa" (Kurtarıcı) ve "İmanuel" (Tanrı bizimle) isimlerinin ne anlama geldiğine kadar her detayı inceliyoruz. Bu bölüm, insanlığın kendi başına çözemediği günah sorununa Tanrı'nın nasıl radikal bir çözüm getirdiğini ve Noel'in neden kurtuluşumuzun başlangıç noktası olduğunu anlamanıza yardımcı olacak. Kurtuluşun bu muhteşem hikayesini bizimle birlikte yeniden keşfedin.
Binlerce yıl önce verilmiş vaatler bugün bizim için ne ifade ediyor? Tanrı sözüne ne kadar sadıktır? Tyrannus'un bu bölümünde, Matta İncili'nin başlangıcında yer alan İsa Mesih'in soyağacının ardındaki güçlü mesajı çözümlüyoruz. Bu sadece bir isim listesi değil, Tanrı'nın İbrahim'e ve Kral Davut'a verdiği büyük vaatleri Mesih'te nasıl yerine getirdiğinin ilahi bir kaydıdır. Tanrı'nın tarih boyunca süren sadakatini ve O'nun vaatlerinin asla boşa çıkmadığını gösteren bu derin teolojik yolculuğa siz de katılın. Bu bölüm, Tanrı'ya olan güveninizi tazeleyecek ve O'nun planına dair anlayışınızı derinleştirecek.
Soyunuzla ne kadar gurur duyuyorsunuz? Peki ya soyunuzda bir fahişe, bir katil ya da dışlanmış bir yabancı olsaydı? İsa Mesih'in soyağacı, tam da bu "istenmeyen" insanlarla dolu. Tyrannus'un bu yeni bölümünde, Matta 1'deki soyağacının ardındaki devrimci mesaja odaklanıyoruz. Tanrı'nın, kusursuz Oğlu'nun soyuna neden bilinçli olarak kırık, günahkar ve sıradan insanları dahil ettiğini inceliyoruz. Bu liste, Tanrı'nın lütfunun ne kadar kapsayıcı olduğunu ve O'nun ailesinde kimlere yer olduğunu anlatan güçlü bir manifestodur. Geçmişiniz ne kadar karanlık olursa olsun, bu soyağacında kendinizden bir parça bulacaksınız. İnancınızı ve Tanrı'nın lütfuna bakışınızı sonsuza dek değiştirebilecek bu derin teolojik analizi kaçırmayın.   
Dualarınız Cevapsız Kalınca: Pes Etmeyin! Israrcı Dul Kadın Benzetmesi | Luka 18:1-8 Dualarınızın cevapsız kaldığını hiç düşündünüz mü? İsa Mesih'in Israrcı Dul Kadın Benzetmesi (Luka 18:1-8), tam da bu anlar için bir umut mesajı sunuyor. Bu bölümde, haksız yargıcın ve güçsüz dul kadının hikayesini detaylıca inceliyor, Tanrı'nın karakteri ile yargıcın motivasyonları arasındaki derin karşıtlığı keşfediyoruz. Dualarımızın gücünü, Tanrı'nın adaletini ve en önemlisi, zorluklar karşısında dahi pes etmeyen ısrarcı imanın ne anlama geldiğini bu videoda bulacaksınız. İsa'nın sarsıcı "İnsanoğlu geldiği zaman yeryüzünde iman bulacak mı?" sorusuyla kendi imanımızı sorguluyor ve Tanrı'nın zamanlamasına güvenmenin önemini anlıyoruz. D.A. Carson ve Tim Keller gibi teologların değerli yorumlarıyla zenginleşen bu ders, dua hayatınıza yeni bir perspektif kazandıracak. Hemen izleyin ve dualarınızda neden ısrarcı olmanız gerektiğini keşfedin!
Hayatta kendimize baktığımızda, bizi Tanrı'nın önünde kabul edilebilir kılan nedir? Yaptığımız iyilikleri sayarak mı ya da kendimizi başkalarıyla kıyaslayarak mı O'na yaklaşırız? Eski bir hikayede, ibadethaneye giden iki kişiden biri, tüm iyi işlerini gururla yaptığı ve anlattığı için Tanrı'nın gözünde hiçbir değer bulamadı. Diğeri ise, kendi hatalarının farkında olan, içten bir tevazuyla kendini alçaltan bir vergi görevlisiydi; onun samimi yakarışı Tanrı'ya ulaştı. Gerçek iç huzur ve Tanrı katında kabul, kendi çabalarımızla veya mükemmel olmaya çalışmakla elde edilemez. Bu ancak, kendi eksikliklerimizi ve yanlışlarımızı dürüstçe kabul edip Tanrı'nın sınırsız sevgisine ve affediciliğine sığınmakla mümkündür. Çünkü O'nun merhameti, bizim tüm eksikliklerimizi aşar.
loading
Comments