Discover
kader almaya mı geldi beni benden
18 Episodes
Reverse
dileme. dileme ahu. özür dileme. anlamıyo musun? kimse senin gibi değil anlamıyo musun? deli gibi ulan. deli gibi seviyorum ben seni şu kadardan beri. ama artık istemiyorum anlamıyo musun? hayatım boyunca elini tutamayacağım bi kadını sevmek istemiyorum ben. 34 yaşındayım. bi seni sevdim çok saçma. çok saçma ulan burdasın dokunamıyorum çok saçma. içim gidiyo sarılamıyorum çok saçma. seni bilmem ama ben artık dokunabileceğim bi insanı sevmek istiyorum. sabah onla uyanmak istiyorum ona sarılmak istiyorum öpmek istiyorum. ben seni sevmek istemiyorum. ben seni uzaktan sevmekten yoruldum. bende yaralar açan bi kadını istemiyorum ben. yaralarını saracağım birini istiyorum.
heyecan her yaşta güzel bir şeydir ama her durumda sonu güzel bitmez. tutkuyla atılan yanlış adımlar insanı felakete sürükler. bazen anlık heyecanlar ömür boyu yük olur insanın sırtına, pişmanlık olur, utanç olur. vicdan azabı olur ki çekmesi çok zordur. insanın koparıp atamayacağı bağları vardır, arkasını dönüp gidemeyeceği durumlar, inkar edemeyeceği borçları vardır. bütün bunlar anlık heyecanlara feda edilemez.
az mı merak ettin çok mu merak ettin
birden durup dururken içim cız etti. bi baktım gene aynı karın ağrısı. öyle özlemişim ki seni
fakat müzeyyen bu derin bir tutku
çok heyecanlıyım napsak ki
özür dilerim size bir şey sorabilir miyim? hayat neden bu kadar zalim? insanlar, insanlar ne kadar zalim? yasamak neden bu kadar zor ve bu kadar güzel ve vazgeçilmez? karım. karım bana çok kızıyor. ona istediği gibi bir hayat sunamadığım için. istediği gibi bir adam olamadığım için. çocuklarım, çocuklarım da bana çok kızıyor. onlara bilgisayar, elbise, ayakkabı, araba alamadığım için. patronum. patronum sürekli alaycı bakışlarla, beni izleyerek ne kadar ise yaramaz bir adam olduğumu günün her saatinde bana hatırlatıyor. o da bana çok kızıyor, çünkü ona çok para kazandıramadığım için. dostlarım, arkadaşlarım, akrabalarım... beni adam yerine bile koymuyorlar. onlar da bana kızıyor. onların istediği gibi bir adam olmadığım için. onları yemeğe götürmediğim için, onlara borç veremediğim için, onlara ayak bağı olduğum için, onların eğlendiği gibi eğlenemediğim için... devlet, devlet de bana kızıyor... daha çok vergi veremediğim için. arada bir ne oluyor diye sorduğum için? yanlış partiye oy verdiğim için. biliyor musun? her tarafım kanıyor acılar içindeyim çürüyorum... onların istediği gibi bir adam olmak istiyorum ama beceremiyorum. dostlarıma, akrabalarıma, patronuma, karıma, çocuklarıma üzgünüm diyorum. sizin istediğiniz gibi bir adam olamadığım için özür dilerim diyorum. duymuyorlar. acılarımı, kederlerimi, sıkıntılarımı anlatıyorum dinlemiyorlar... ben, ben bana yardım edin diyorum, kaçıyorlar! gelin biraz konuşalım diyorum masayı terk ediyorlar. ölüyorum ben diyorum. ne zaman öleceksin diye soruyorlar. lütfen bana söyler misin? ne oldu, bize ne oldu? eskiden böyle değildi. şimdi ne oldu? neden insanların artık birtakım duygulara ve düşüncelere prim verecek zamanları yok? neden bu kadar hızla koşuyorlar? neden bir an bile olsa durup, hayatın insanın evrenin anlamı üzerine düşünmüyorlar? ben acılarımı, sıkıntılarımı, kederlerimi anlatırken neden beni dinlemiyorlar? benim bütün bu düşlerim, arzularım hayata dair imdat çığlığım onlara neden sahte geliyor? sahici gelmiyor, samimi gelmiyor... neden neden neden! söyle bana neden! neden egom olmak zorunda? neden onların arasında bencil olmak durumundayım? neden var olabilmek için rekabet etmek zorundayım? lütfen bana yardım et. lütfen bana hayatta yaşamanın sırrını söyle.
gerçek olmadığını bal gibi bilirim ama yine de sana inanırım
ben kalbim olmadan da yaşarım sandım ama yaşayamıyorum
ama ben güçlü olmak istemiyorum ki ben şekerpareyi istiyorum
mayıs 2010. tevfik hoşlanıyo benden. buradaki en uyumsuz insan o. anadolulu. cahil. neredeyse hiçbir iyi özelliğini geliştirmemiş. ekibin casusu. ekibin katili. sürekli bana bakıyo. korkutuyo beni. ama buradaki zayıf halka o. çok ezik. ona güven verirsem, sevgi verirsem en kolay onu kendi tarafıma çekebilirim. başladım bile. bir haftaya aşık olur bana.
hiç iyi değilim ada. seni hiç unutmadım. bunların olacağını hiç düşünmemiştim. yarım yamalağım her şey bombok. sen atlattın mı yoksa benden intikam mı alıyorsun? gülümsüyorsun. gerçek mi? hiç böyle olacağını düşünmemiştim. senden ayrıldığım ilk günler kuş gibi hissetmiştim kendimi. sana da kendime de iyilik yaptığımı düşünmüştüm. ta ki ufacık bir şey beni darmadağın edene kadar. sana ait ufacık bir toka alay etti benimle o gün. işte o sabah seninle neleri kaybettiğimi anladım. bir daha sen olmayacaktın. bir daha yaşayamayacaktım ben bunu başkasıyla. hayat alay etmeye devam etti benimle. sana benzeyen yüzler, kokuna benzeyen kokular, sesine benzer sesler çıkardı karşıma. ya da bana mı öyle geldi ne. bilmem. biliyo musun? bir gün nerede kaybettiğini bilmediğin o saç tokası hala cebimde durur. hayır ada yalan söylüyorum. ben zaman zaman gidip bakıyorum o sokağa. her şeyin eskisi gibi olduğunu düşünüyorum. orada öylece duruyorum. senin içerde oturduğunu ve hala küçük kahramanlar yaptığını düşünüyorum. kendimi aldatıyorum. avunuyorum ada.
biraz sevmek diye bir şey yok çünkü. ya ölüceksin aşkından ya da vazgeçeceksin.
hayat bizi yalancı çıkarana dek bulduğumuz cevapları doğru sanardık
tamam beni sevme. sevme beni tamam. ama başkasını da sevme. nefret mi ediceksin benden et. ben senin nefretine de razıyım, ben senin öfkene de razıyım, ben senden gelicek her şeye razıyım. yeter ki başkasını sevme.
ben ben olmaktan çıkıyorum. özlüyorum seni, durduramıyorum.
bir zamanlar burası mert insanların diyarıydı şimdi bakıyorum da çapulcuları doldurmuşsun buraya kardeş. sen eskiden öyle fazla konuşmazdın bakıyorum şimdi biraz geveze olmuşsun. o zaman git konuş onlara ramiz karaeski emaneti olan bu şehr-i istanbul'u geri alacakmış de. de onlara tamam mı?
kader almaya mı geldi beni benden





















