Discover
Çalışma Masam

64 Episodes
Reverse
Kimsin ve ne yapıyorsun?
Merhabalar,
Girişi biraz gerilere gidip yapmak istiyorum izninizle. İlkokul zamanlarımda daktilo ve saman kağıdıyla çokça zaman geçirme fırsatım oldu. Depoda kağıt bırakmadığım için babam bana bilgisayar almaya karar verdi. İlk bilgisayarımla tanışmam böyle başladı. Tabi hemen sonrasında disket oyunları geldi. Az Prince of Persia oynamadık. Her neyse, arkadaşlarımla disket değiştirdikçe bilgisayarım yavaşlamaya ve doğru bir şekilde çalışmamaya başladı. Meğerse kullandığım disketlerden dolayı bilgisayarıma virüs bulaşıyormuş. Tabi bir süre sonra bu durum ilgimi çekmeye başladı. Bu virüsleri kim yazıyor, nasıl yazıyor? Kaynak yetersizliği olduğu için bütün bunlar merak konusu olarak kalıyordu.
Evimize internet geldiğinde kaynak ihtiyacımı bu şekilde sağlamaya başladım. İlk karşılaştığım programlardan biri mIRCdir. O zamanlar tabi çok meşhur (Buradan mIRC'in yazılımcısı Khaled Mardam-Bey'e saygılarımı iletiyorum.) Güvenlik ile ilgilenen birilerini bulmak için Efnet irc sunucusundaki kanallara giriyordum. Linux işletim sistemini işte tam bu sıralarda kullandım. Hiç komut bilmeden exploit kodlarını derlemeye çalışıyordum ilk zamanlar. Sonrasında yazılım öğrenmem gerektiğini söyleyen ve bu alanda kendini geliştirmiş kişilerle tanıştım. Bir çoğuyla hala görüşüyorum.
Kültür Üniversitesi İletişim tasarımı bölümünü bitirdim. Okul hayatım devam ederken günün birinde üniversitenin web uygulamalarında bulduğum kritik bir zafiyet sonucunda bilgi işlemde çalışma fırsatım oldu. Askerliği geride bıraktıktan sonra PwC Türkiye danışmanlık firmasında Pentester olarak çalıştım. Şu an ise, Picus Security firmasında Attack Developer olarak çalışıyorum. Boş zamanlarımda hata avcılığı (Bug Bounty) ile uğraşıyorum. İlk ödülümü Samsung Smart TV'de bulduğum zafiyetler sayesinde kazanmıştım. Benim için önemli anlardan birisiydi.
Ayrıca konferansların çok değerli olduğunu düşünüyorum. Bu sebepten çokça güvenlik konferansına konuşmacı olarak katılım sağladım. Okuyan ve araştıran insanlara bir şeyler anlatmayı seviyorum. Hazırlarken çok eğlendiğim projeler de var.
ProjeX ve NOPcon bilgi güvenliği konferansı için hazırladığımız Atmosfer siber güvenlik yarışmaları mesela. Dead Drop kavramını bu yarışmalar sayesinde öğrenip uygulamıştık.
Bilgisayar dışındaki konulardan da biraz bahsetmek lazim galiba ^
Aşırı derecede kahve içiyorum. Erken saatlerde uyumayı pek sevmem. Herkes uyurken daha yaratıcı oluyor insan. Uzun süre paten kaydım ve patenimi parçalayarak zirvede bıraktım. Bir dönem de Lisa adını verdiğim bir gitarım oldu fakat kendisi ile Akdeniz akşamlarından öteye geçemedim. Uzay ve zaman kavramları hakkında okuma yapmayı seviyorum. Doctor Who hayranıyım (tabii ki David Tennant). Uzun süre amatör olarak drone uçurdum. Özetle bu şekilde.
Son olarak, dünyayı mizahın kurtaracağına inanıyorum. Evet, biraz mizah lazım hepimize.
Hangi donanımları kullanıyorsun?
MacBook kullanıcısıyım. Asus marka monitörüm var. Önemli işleri genelde Asus monitörde yapıyorum. Telefonum ve televizyonum Samsung marka. Arada yürümem gerektiğini söyleyen Xiaomi marka bir saatim var.
Hangi yazılımları kullanıyorsun?
Geliştirme ortamı için Sublime Text. Tarayıcı olarak Chrome ve Brave. Son zamanlarda Slack'i aktif bir şekilde kullanıyorum. Güvenlik araştırmalarımda ise Burp Suite ve Firefox tarayıcısından faydalanıyorum.
Çalışırken ne tarz müzikler dinliyorsun?
8-bit müzik takıntım var. Bir şeyler yaparken Blue Stahli, Until The Ribbon Breaks ve Evanescence güzel gidiyor.
Boş boş otururken Selah Sue Dinliyorum.
Hayalindeki çalışma ortamı nasıl?
Çalışma ortamımda karmaşayı sevmiyorum. Ne kadar minimal olursa o kadar iyi.
Kimsin ve ne yapıyorsun?
Bilgisayarla ilk tanışmam 2003 yılında meslek lisesinde gerçekleşti. Pascal ile başlayan programlama maceram, yazılım şirketlerinde yaptığım stajlarla pekişti. Hayatımda ilk defa bir şeyi kolaylıkla yapabildiğimi fark ettim; programlama. Bu nedenle severek yaptığım bu şeye sıkıca sarıldım.
Meslek lisesi çıkışlı olduğum için mühendislik okumama pek imkan yoktu zira okulu pek sevmeyen ve dersleri çok da iyi olmayan bir öğrenciydim. Okulu sevmeyen bir öğrenci olarak Teknik Eğitim Fakültesi Bilgisayar Öğretmenliği mezunu oldum. Her ne kadar ders içeriklerinden ötürü (Yapay Zeka, Robotik vs.) çok hevesli başlasam da, basit döngülerden ileri gidemeyen eğitim kalitesini gördüğümde okuldan ve mesleğimden bütünüyle soğudum. Bu kariyerimdeki en büyük hatadır.
Daha sonralardan tekrar işin içine girdim ve profesyonel bir kariyer oluşturmak için çabaladım. Öğretmenlik mezunu olsam da, öğretmenlik mesleğini icra etmeyi hiç düşünmedim.
2011 yılından bu yana profesyonel olarak yazılım geliştiricilikle uğraşıyorum. Çok fazla şirket değiştirmeyi sevmeyen, genellikle kendi kendine öğrenmeyi tercih eden, hırslı (zaman zaman gereğinden fazla, kendine zarar verecek kadar) bir insanım. Geliştirdiğim projeler (PHP, C#, NodeJS, AngularJS) genelde uzun soluklu olduğundan, yeni bir framework/dil/teknoloji öğrenmekten ziyade bir yazılımın sürdürülebilirliği üzerine yoğunlaşmayı daha çok seviyorum ve bu konuda kitaplar ve makaleler ilgimi daha çok cezbediyor.
Yazılım haricinde müziğe karşı büyük bir tutkum var. Her ne kadar bu konuda olağanüstü yeteneksiz olsam da bir kaç grupta bas gitar çalıp sahneye çıkmışlığım ve Sakarya Üniversitesi Rock Topluluğu’nda uzun yıllar yöneticilik yapmışlığım var.
Hangi donanımları kullanıyorsun?
Kişisel olarak son 3 yıldır 13" MacBook Pro kullanıyorum. İş ortamında .NET üzerinde geliştirme yaptığımız için zoraki Windows kullanmak zorunda kalıyorum. Akıllı telefon olarak da; son 3 senedir kullandığım Samsung S3 Neo’nun artık bozulmasını bekliyorum. Müzik tutkumdan ötürü de iş yerinde bir Sennheiser kulaklığım, evde ucuzundan bir bas bir de akustik gitarım var.
Genellikle çok sık donanım değiştiren ve bunu seven bir insan olmadığımdan, bir kez satın aldığım donanımı ömrünün sonuna kadar kullanıyorum.
Hangi yazılımları kullanıyorsun?
İş ortamına .NET’den ötürü Visual Studio kullanıyorum. Özellikle debugging ve refactoring işlemlerinde yaptığı katkılardan ötürü aramız oldukça iyi diyebilirim. Bunun yanında hafif olması nedeniyle Sublime Text hala sevdiğim bir editör. Atom’la bir ara haşır neşir olsam da çok sevemediğimi belirtmem gerekiyor.
Kişisel projelerimi kullanırken uzun süredir farkında olmadan Visual Studio Code kullanıyorum. Öyle ki; böyle bir karar almamama ya da “Bir deneyelim bakalım.” demememe rağmen kendisini kullandırmayı başarmış gözüküyor.
Günlük notlarımı Google Keep üzerinde tutuyorum. Çalışırken daha çok kağıt kalem kullanmayı seviyorum.
Ofis içerisindeki takımımız için GitLab sunucumuz var ve kodlarımızı burada barındırıyoruz. Proje yönetimi için ayrı bir araç kullanmak yerine GitLab üzerindeki issue bölümünü oldukça aktif olarak kullanıyoruz. Kişisel projelerimi GitHub üzerinde barındırıyorum.
Çalışırken ne tarz müzikler dinliyorsun?
Müzik benim hayatım için oldukça önemli bir yere sahip. Öyle ki; bugün beni ben yapan şeylerin içerisinde müziğin yeri diğer her şeyden daha etkili. Yıllardır benimle birlikte yürüyen sadık bir dost.
Ancak ne dinlemediğimi anlatmak biraz daha kolay olacaktır. Pop ya da içerisinde elektronik altyapı barındıran müziklere karşı ciddi bir ön yargım var. İçlerindeki bir iki örnek dışında dinleyebildiğim eser yok. Daha çok rock ve metal müzik ağırlıklı müzikler dinlesem bile, bunların içerisinden de daha eski şeyleri dinlemeyi tercih ediyorum. Bunlara blues, klasik müzik ve türküler eşlik ediyor.
Tüm bunların yanında özel bir iki ilgi alanım daha var onlar da soundtrack albümleri ve fügler. Bir filmin ya da bir oyunun soundtrack albümleri benim için oldukça kıymetli. Özellikle Tarantino’ya bu karşı bu nedenle büyük bir hayranlık duyuyorum.
Füg konusunda da Bach ve Opeth’in ilk dönem albümleri konusunda oldukça fanatiğim. Tabi bir de kilise orgu sevdam var ki; bu tarz heveslerim bu yazıyı olması gereğinden daha fazla uzatabilir.
Hayalindeki çalışma ortamı nasıl?
Hali hazırda Sakarya Üniversitesi Kampüsü içerisinde doğayla iç içe olduğumuz için benim çalışma ortamı hayalim biraz daha farklı. Söz konusu hayalcilikse bu konuda çıtayı oldukça yüksek tutmaya bayılıyorum. Bu soru üzerinde düşündüğümde aklıma iki tane yer geliyor; NASA ve ESA. Bu iki yer dışında çalışabileceğim hiç bir yerin beni mükemmel bir şekilde tatmin edeceğini düşünmüyorum.
Dediğim gibi; hayal kurmayı seviyorum ve kendim için bir unvan seçecek olsam bu Full-Stack Dreamer olurdu.
Kimsin ve ne yapıyorsun?
Klasik başlangıçlar vardır; ufak yaşlarda içine çekti bilgisayar beni derler, kimi de Commodore 64 ile başlamıştır. Benim başlangıcım biraz geç oldu. 7. sınıfın ortalarında tanışmıştım. Yazılıma atılma hikayem de yine o yaşlarda ilk bilgisayarımı bozduğumda babam “bir daha bozarsan yaptırmam kalır öyle” demişti. Biraz korku, biraz heves ile benim bunu öğrenmem lazım demiştim. Öyle başladı yazılıma giriş hikayem. Liseyi İstanbul Kağıthane Profilo Anadolu Teknik Lisesi, Veri Tabanı programcılığı bölümünde, üniversiteyi de İstanbul Aydın Üniversitesi, Yazılım mühendisliği bölümünde okuyup 2016 yılında okul hayatımı noktaladım. (şimdilik)
Projelerimde ve çalıştığım firmalarda Microsoft .Net teknolojilerini kullanıp Asp.net MVC projelerinde yer aldım. Hobi olarak ilgi duyduğum IoT alanında da bir takım çalışmalarda bulundum.
Üniversite eğitimim boyunca ilk yıl Microsoft bünyesinde MSP olarak yer aldım. Diğer yıllar da yarı zamanlı yazılım firmalarında çalışmaya devam ettim. 3 yıl boyunca okulun alternatif enerjili araç takımında (Elektroaydın) araç içi haberleşme ve telemetri yazılımının geliştirilmesinde aktif olarak yer aldım. TÜBİTAK’ın düzenlemiş olduğu elektrikli araç yarışlarına katıldık. Son 2 yıl yazılım takımının kaptanlığını yürüttüğüm ekipte, güzel işlere imza attık ve 2016 yılında Türkiye 3.sü olduk. Mezun olduktan sonra da özel bir yazılım firmasında MVC .Net Yazılım Mühendisi olarak çalışmaya devam etmekteyim.
Bunlara ek olarak yazılıma yeni başlamayı düşünenlere yardımcı olmak, paylaşımda bulunmak için oluşturduğum blog sitem bulunmakta.
Hangi donanımları kullanıyorsun?
Genel olarak ufak ve taşınabilir cihazları seviyorum. Ofiste Dell Inspiron serisinden 13” lik laptop ile beraber kullandığım 21” monitörüm bulunmakta. Kendi kullanımlarımı da ikinci ekran ile beraber, SSD ve RAM takviyesi yaptığım Asus 15.6” laptop kullanmaktayım.
Günlük hayatımda sürekli kullandığım cihazlar; Sony Xperia X cep telefonu, Moto 360 akıllı saat, Kindle Paperwhite 3 elektronik kitap, evde çok işime yarayan Samsung Level U bluetooth kulaklık ve Sony xb50 kulak içi kulaklık.
Lise zamanımdan başlayan fotoğrafçılı merakımdan beri benimle olan Canon 450D fotoğraf makinem bulunmakta, uzun süredir paylaşımda bulunmuyorum ama bakmak isterseniz eğer portfolyom da burada.
IoT ile ilgili çalışmalarımda kullandığım Arduino(Uno,mega), Raspberry Pi (1,2) geliştirme kartlarım da bulunmakta.
Hangi yazılımları kullanıyorsun?
IDE olarak Visual Studio açmadığım gün yok sanırım. Daha önceden Sublime Text ile yaptığım ufak çaplı düzenlemeler için de yavaş yavaş Visual Studio Code kullanmaya başladım ve bunlara kod yazarken ReSharper eşlik etmekte.
Versiyon kontrol sistemi olarak projeye göre SVN veya TFS kullanmaktayım.
Kendi yapılacaklarımı, unutmamam gerekenleri Trello üzerinde kendi oluşturduğum listelerimde tutmaktayım.
Müzik dinleme konusunda aktif bir Spotify kullanıcısıyım.
Önemli verilerimi, projelerimi Google Drive üzerinde tutmaktayım.
Çalışırken ne tarz müzikler dinliyorsun?
En sevdiğim konu :). Açıkçası her moda göre bir listem ve türlerim bulunmakta. Eğer bir hata ile uğraşıyorsam veya yeni bir modül planlaması yapıyorsam sessizlik tercih ediyorum veya piyano ağırlıklı listeler dinliyorum.
Eğer her şey yolunda ve geriye sadece kod yazmak kalmışsa elektronik, house türünde müzikler dinliyorum. Bunun için de oluşturduğum bir listem bulunmakta.
Onun dışında Türkçe şarkılar için oluşturduğum Hızlı , Orta ve Yavaş(*favorim) diye türlere göre oluşturduğum listelerim var, o an ki koşullara ve moduma göre birini dinliyorum.
Hayalindeki çalışma ortamı nasıl?
Tam bir kapalı hava insanı olduğumdan, mümkünse yağışlı (karlı bonus olur) ve soğuk bir iklimde bulunan şehirde, geniş camları ve bu camların önünde geniş masaları olan bir ofisim olsa çıkmam sanırım oradan.
Kimsin ve ne yapıyorsun?
Yazılım geliştiricisiyim, hobi olarak 1999'dan, profesyonel olarak da 2001 yılından beri yazılım geliştiriyorum. İşim gereği yazılıma ek olarak elektronik donanım geliştirdiğim zamanlar da oldu. Serbest çalışarak ve web siteleri yaparak başladım, bir süre sonra özgür yazılımlarla tanıştım.
LKD bünyesinde etkinliklere katıldım, değerli insanlarla tanıştım, stand açtık, insanların bilgisayarlarına GNU/Linux kurduk. Dergide yazdım, topluluk yönettim, bu topluluktan arkadaşlarla bir GNU/Linux dağıtımı çıkarmak için Truva Linux adında bir projeye başladık. Bir süre sonra projeyi yürütmekte sorunlar yaşadık ve bu esnada yolum Pardus projesinin ilk 5-10 kişilik ekibiyle kesişti. Aynı hedefleri paylaştığımızı görünce Pardus'a katkı vermeye başladım, yıllar sonra bu projeyle de yollarımı ayırdım.
2010'da Türkiye'deki girişimlere emek harcamaya karar verdim, o gün bugündür 10'dan fazla girişimin kuruluşuna katkı verdim. Restoran sipariş sistemi, tedavi takip sistemi, akıllı ev sistemi ve sosyal ağlar ürettik.
Son olarak yaklaşık 2 senedir parçası olduğum yetenekli ve özellikle horeca sektöründe tecrübeli bir ekiple JokerMenü'yü geliştiriyorum. JokerMenü restorana gitmeden önce yemek siparişi verip online ödeme yapabildiğiniz böylece sipariş verme ve siparişin hazırlanma sürecinde kaybettiğiniz vakti size kazandırmayı hedefleyen bir girişim.
İstanbul Kültür Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği mezunuyum. Fakat, bir istisna hariç ne bugüne kadar iş görüşmelerimde soruldu, ne de ben iş görüşmesi yaptığım herhangi bir meslektaşımın diplomasına önem verdim.
Hangi donanımları kullanıyorsun?
Donanımlar konusunda biraz muhafazakar davranıyorum. Uzun süre akıllı telefonlara direndikten sonra iOS uygulaması geliştirmek amacıyla iPhone 3GS kullanmaya başladım, o gün bugündür en sık 2 sürümde bir değiştiriyorum. Şu anda iPhone 6 kullanıyorum. Yine uzun zaman PC kullanıp, 2010'da iOS uygulaması geliştirmek amacıyla bir MacBook Pro aldım. O güne kadar ofisteki iMac'in başına oturduğumda ilk dakikada 'kim, neden kullansın bunu yea' diyordum. O günden beri de sadece MacBook kullanıyorum, MacBook değiştirme periyodum ortalama 4 yılda 1. Geçtiğimiz haftaya kadar MacBook Air kullanıyordum, bu hafta başından itibaren MacBook Pro kullanmaya geri döndüm. USB Type-C mağdurlarından biri oldum da diyebiliriz.
Bir ara iPad ve bilimum Android tablet kullandım ancak son 2 yıldır hiç ihtiyaç duymuyorum. Touchpad özürlü olduğum için Magic Mouse kullanıyordum, ta ki 5 sene sonunda bozulana kadar. Yeni modelinin şarj soketini kullanışlı bulmadığım için Logitech M175'e döndüm.
Hangi yazılımları kullanıyorsun?
Web'de gezinirken tarayıcı olarak Safari kullanıyorum ama konu web geliştirme olunca Chrome'dan başarılısını bulamadım. Dock'ta Notes.app, Chrome, iTerm, Atom, Xcode, Sketch (evet ara sıra tasarıma da bulaşıyorum ama amatörce) var. Backend yazdığım Go için Atom, iOS uygulamasını yazdığım Swift için Xcode, Android uygulamamız için Android Studio, ara sıra SSD diskte yer kazanmak için CleanMyMac, hızlıca bir dosya paylaşacaksam CloudApp, özellikle Chrome'u kapattıktan sonra RAM temizliği için Memory Clean, PostgreSQL'de veri yönetimi için Postico, MongoDB'de veri yönetimi için Robomongo, hızlıca ekran videosu çekmek için QuickCast, ekran görüntülerinde insanları anonimize etmek için Redacted, renk almak için Sip, müzik dinlemek için Spotify, bazı projelerde uzaktan destek verebilmek için TeamViewer, parola yönetimi için 1Password kullanıyorum.
Telefonda alışveriş için getir, Yemek Sepeti, iletişim için Slack, projelerimizi gözlemlemek için Stripe, Jira, Mixpanel, Google Analytics, TestFlight, MailChimp, 2 etkenli yetkilendirme için Google Authenticator, ulaşım için BiTaksi, Zipcar ve parola yönetimi için yine 1Password kullanıyorum. Bunların dışındaki uygulamalar bankacılık, sosyal ağlar.
Çalışırken ne tarz müzikler dinliyorsun?
Çalışırken jazz ya da klasik müzik ağırlıklı dinliyorum genelde, genelin haricinde Spotify'da ne bulursam diyebiliriz.
Hayalindeki çalışma ortamı nasıl?
Şu andaki ofisimiz Maslak Oto Sanayi Sitesi içerisinde olmasına rağmen şikayetçi değilim, kendine göre avantajları var. Ama donanım olarak herkesin konforlu çalışabileceği donanıma sahip olabileceği, mekan olarak da tercihen doğa manzaralı, balkonu ya da terası olan, mümkünse çalışma ortamıyla mutfak arasında 40-50 metre mesafesi olan bir ofisi tercih ederdim.
Kimsin ve ne yapıyorsun?
Siber güvenlik alanında 2005 yılında çalışmaya başladım. En büyük hobisini, profesyonel bir çalışma hayatına dönüştürmeyi başaran şanslı insanlardan birisiyim. Bu on küsür yıllık süre boyunca zamanımın büyük bir kısmını farklı teknolojileri öğrenmeye, açık kaynak yazılımlar üzerinde güvelik araştırmaları gerçekleştirmeye harcadım. Bunu yapmaktan büyük zevk aldığımı ve hala yapmaya devam ettiğimi, etmeye gayret ettiğimi söyleyebilirim. Bu süre zarfında üniversite eğitimimi bilgisayar mühendisliği alanında tamamladım. Özellikle siber güvenlik alanında kariyer planlayan üniversite öğrencisi arkadaşlar için de kendi geçtiğimi yolları ve bakış açımı şu yazıda dile getirmeye gayret gösterdim.
Şu anda, PRODAFT ve INVICTUS isimli firmaların kurucu ortağı sıfatı ile iş hayatıma devam etmekteyim. INVICTUS, ülke içinde siber istihbarat ve güvenlik denetimleri/eğitimleri olmak üzere iki temel disiplinde servislerimizi sunduğumuz bir kurumumuz. PRODAFT ise merkez ofisi İsviçre’de olan, “ilginç işler” olarak nitelendirip detay veremeyeceğim B2G çalışmalar gerçekleştirmekte.
Muhteşem hobi üçlüm ise; muay thai, Anadolu Efes ve pek tabi siber güvenlik.
Hangi donanımları kullanıyorsun?
Linux’u Archlinux ve CentOS ile öğrendim diyebilirim. Sanırım 8 seneyi aşkın süre sadece Linux kullanıcısı oldum. Sunucu tarafında ise hala CentOS aşkı devam ediyor. Son 3-4 yıldır ise Macbook Pro kullanmaktayım. Bunun spesifik bir nedeni yok. O zamanlar “Sağlam donanım, uzun süre sarj konusu ve delikanlı gibi unix terminal’i olan bir sistem istiyorum.” ihtiyacına cevabı Macbook ile vermeyi denemiştim. Hala daha aynı şekilde; 16gb ram, 2,5 GHz Intel i7, ve 2 GB ekran kartlı MacBook Pro 15-inch ile devam ediyorum.
Her ne kadar çok vakit bulamasam da, oyun oynarız hevesi ile aldığım Xbox One ve bir tanede masaüstü bilgisayarımız mevcut. Masaüstü bilgisayarımızda bana yeterli gelen, Guild Wars oynarken hiçbir sıkıntı yaşamadığım bir donanım seti var. Teknik özelliklerini özetlemem gerekirse, i5 işlemci, Amd Radeon R9 380 4GB ekran kartı, SSD disk ve 16 gb ram var.
Gerek masaüstü, gerekse macbook ile birlikte ihtiyaca göre kullandığım Dell P2412h monitöre sahibim. Büyük ekran monitör özellikle farklı kullanıcı hesapları ile birlikte yata/dikey yetki kontrolü testleri gerçekleştirirken işimi kolaylaştırmakta.
Steelseries Heavy mousepad ve Razer Deathadder mouse kullanıyorum. Özellikle bu mouse modelini seçme nedenim, bir ara tüm internet kafelerde bulunan Microsoft Wheel Mouse Optical sevdalısı olmamdır. Hacim çok benzer ve daha ağırlık olarak daha hafif :-) Öte yandan, klavyelere gelecek olursak. Ben genellikle az yer kaplayan klavyeleri tercih etmekteyim. Özellikle büyük klavyelerin sağ tarafında bulunan numpad kesinlikle gereksiz olduğu kanaatindeyim. Spesifik bir model tutkum yok. Mekanik klavye olmasın yeterli. Çok ses yapıyor.
Özetle; Pi firewall, Wifi extenderlar, 55 inc android TV, 20 küsür metre eve döşenmiş CAT5 kablo, iki Macbook, 2 laptop, 2 monitör, 3 iPhone, 2 Android telefon, Xbox-kinect-guitar hero vs vs derken. Teknolojik çöplük içinde huzurla yaşıyoruz.
Hangi yazılımları kullanıyorsun?
Mesleğim gereği hemen hemen bir çok teknolojiye ve/veya araç setine elim değiyor. Lakin ömrümü en çok geçirdiğim üç ortam söylemem gerekirse; Terminal, Firefox ve Burp Suite diyebilirim. Zira terminal dediğimiz anda, günlük hayatta kullandığım ve burada yer versem destan olabilecek hemen hemen bir çok araç setini kapsamış oluyorum.
Öte yandan, bizim gibi dış kaynak firmaların yaptığı çalışma ne olursa olsun işin en nihayetinde bir rapor yazmaktasınız. Bu konuya ayrıca değinmek isterim, çünkü tıpkı eğitmenlikte olduğu gibi ne kadar çok şey bildiğinizin yanı sıra, ne kadarını doğru aktarabildiğiniz çok önemlidir. Aynı şey, isterseniz roket bilimi gerçekleştirin; düzgün, nizami, tabiri caiz ise çiçek gibi bir rapor ile ortaya koymadığınız sürece yaptığınız işin pek bir anlamı yok. Ekibimiz tarafından hazırlanan her raporu okuduğumu hesaba katarsak, sanırım Microsoft Word en sık kullandığım yazılımlar arasında kendisine yer edinmiş olacaktır.
Gelelim uygulama geliştirme tarafına. Kurum içi tüm projeleri Python kullanarak geliştirmekteyiz. Mesleğim gereği tüm teknolojiler ile içli dışlı oluyor olsam da, benim kendimi en rahat ve mutlu hissettiğim programlama dilleri PHP ve Python’dur. Bu nedenle JetBrains tarafından geliştirilen PyCharm ve PhpStorm ile uzun süredir gayet mutluyum. Terminal tarafından ise tamamiyle vi sevdalısı bir insanım. Güvenlik denetimleri esnasında kendime dair notları tutmak içinse Atom isimli metin düzenleyicisini -her ne kadar kendisini sevemesem de, alternatif aramaya erindiğim için- kullanıyorum.
Çalışırken ne tarz müzikler dinliyorsun?
Çalışırken sadece bulunduğum ortamda çok gürültü var ise müzik dinlemekteyim. Evden çalıştığım zamanlarda müzik dinlemiyorum.
Hayalindeki çalışma ortamı nasıl?
Sanırım evden çalıştığım her gündür. Çalışma ortamının aşırı huzurlu olması gerektiği düşüncesine karşıyım. Örneğin, doğanın içinde son derece huzurlu bir ortamda çalışmak ? Kesinlikle hayır. Bunu çokça kez denedim. Her denememde çalışmayıp, bildiğin yattığım tecrübeyle sabit.
Ofise haftada 1-2 gün gitme fırsatım oluyor. Bu zamanları; yüzlerini görmeyi, bir kahve içmeyi özlediğim ekiple bir araya gelmek için yapmaya özen gösteriyorum. Ofiste çalışmam gereken bir husus olduğunda ise her ne kadar ortam sessiz olsa da kulaklık takmaktayım. Bu sayede ekip arkadaşlarım “Bu eleman gene bir hususa derinlemesine odaklanmış. Mühim bir husus yoksa bölmeyeyim” demekteler. Aramızda zamanla gelişen, sözlü/yazılı olmayan bir iletişim modeli olarak düşünebilirsiniz bunu.
Her insanda olduğu gibi, kimi zaman bende gerçekten çalışmak istemiyorum. Aslında istiyorum ama üzerimdeki ölü toprağı buna müsaade etmiyor. Bu durumda; her zaman gittiğim, hep aynı koltuğa oturduğum ve çok güzel soğuk kahve içebildiğim bir mekanım var. Evden hazırlanıp oraya gitmek, kurulup yerleşmek beni motive ediyor bir şekilde.
Özetle, evimizin bir odasını “çalışma odası” olarak belirledik. Burada çalışıyoruz. Mutluyum. Kedi var. Çay var. Olmadı ofiste dostlar var. Kimi zamandalar, müdavimi olduğum bir kafe var. Bu sistemimden gerçekten çok mutluyum. Sadece çok daha az insan olmasını isterdim yaşadığım şehirde.
Kimsin ve ne yapıyorsun?
Merhaba. Ben Okan. 3 aylık yazılım mühendisiyim. İzmir’ de yaşıyorum. Y kuşağını sonlarından yakalayanlardan olduğumdan bilgisayar ile tanışıklığımız çok eskiye dayanmıyor. Ama buna rağmen benim de ilk bilgisayarım tüplüydü. Monitörü kasasıyla beraber benden büyük oluyordu. İçinde de Windows Vista vardı. Evet Vista. Buna rağmen yılmadım. Oyunlarla başlayan bilgisayar serüveni lisede Bilişim Teknolojileri bölümünü seçmemle beraber tam anlamıyla meslek aşkına dönüşmeye başladı. Yazılım derslerine başlamamızla beraber bu mesleği yapacağıma karar verdim. Lisede farklı diller üzerine eğitim aldım Sonrasında İzmir’in yakınında bulunan Manisa’da Celal Bayar Üniversitesi Yazılım mühendisliği bölümünü kazandım.
Bu bölümü kazanmamla beraber artık tam anlamıyla yazılım dünyasının içine dalmış oldum. Okulda yaptığımız projelere ek olarak kendim projeler yapmaya başladım. Hocalarımdan destek aldım. Beraber projeler yaptık. Yarışmalara katıldık.
Üniversitenin son 1 buçuk yılında ise Dokuz Eylül Teknopark’da Cicimeze Gıda firmasında Yazılım Geliştirici olarak görev aldım. Mezeleri gerçekten güzeldi.
Üniversite son döneminde ise 4 aylık stajımı Logo Yazılım’da yaptıktan sonra VeriPark’da işe başladım. 2 aydır Yazılım Geliştirme Uzmanı olarak çalışıyorum.
Bunların yanında bir Youtube kanalım var. Yazılım, otomobil, teknoloji konularında videolar üretmeye çalışıyorum.
Yazılım dışında otomobilleri ve otomobille uğraşmayı çok seviyorum.
Bunun yanı sıra herkes deniz kum güneş temalı tatilleri sevse ben tam tersine iç anadolu da bir köyde kafa dinlemeyi daha çok seviyorum. Son olarak da aktif tutmaya çalıştığım bir blogum var.
Hangi donanımları kullanıyorsun?
Çalışırken Windows işletim sistemine sahip bir bilgisayar kullanıyorum. Geliştirmelerimin hepsi .NET tarafında. Ancak evde 13.3 inc. bir Macbook Air bilgisayarım var. Hafif, zarif ve hızlı bir bilgisayar olduğu için Air tercih ettim. Telefon olarak iPhone SE kullanıyorum. Küçük, hafif ve donanım olarak iyi olması benim için yeterli oluyor. Xiaomi Mi Band 2 akıllı bilekliği kullanıyorum. Şarj anlamında beni çok memnun ediyor. Xiaomi Yi aksiyon kamerasını Youtube videoları kaydetmek için kullanıyorum. Kulaklık olarak JBL T450BT Wireless Kulaklık kullanıyorum. Kolay taşınabilir olması ve ses açısından güzel olması benim için yeterli oluyor. Donanımlarım genel anlamda bu şekilde.
Hangi yazılımları kullanıyorsun?
İşyerinde Windows işletim sistemine sahip bir bilgisayar kullanıyorum. Vaktimin neredeyse yüzde 80‘ini Visual Studio ile geçiriyorum. Geri kalan yüzde 20’lik vakit ise SQL Server da geçiyor diyebilirim. Visual Studio için ReSharper eklentisi çok işime yarıyor. Ancak evde kullandığım bilgisayar MacOS işletim sistemine sahip ve gerçekten çok güzel , kullanması keyifli. Kişisel olarak uğraştığım projelerde Visual Studio Code kullanıyorum. Bu sıralar Vue.js öğrenmeye ve projeler yapmaya başladım. İlgilenenler için projelerimi Github üzerinde paylaşıyorum.
Çalışırken ne tarz müzikler dinliyorsun?
Müzik dinlerken kulağıma hoş gelmesi benim için yeterli bir filtre. Çok ilginç gelebilir belki ancak iç anadolu türkülerini dinlerken daha verimli kod yazdığıma inanıyorum. Arada oyun havasına da kaçıyor, halay çeker gibi kod yazmak çok eğlenceli tavsiye ederim :) Bunun tam tersine bazen de Iron Maiden açıp kod yazıyorum. Tam olarak müzik zevkim net değil. Ancak Spotify’de kendi oluşturduğum listelerim var ve bu listeler kod yazarken, araba kullanırken, yolculuk gibi farklı durumlara özel hazırladığım listeler. Genel olarak bu listeleri dinliyorum.
İlgilenen olursa : https://open.spotify.com/user/mrokt38
Hayalindeki çalışma ortamı nasıl?
Doğayı çok sevdiğim için bir ormanın orta yeri veya denize bakan bir pencere kenarı çok güzel olurdu diye düşünüyorum. Malum İzmir çok sıcak, pardon nem çok nem o yüzde işler bitince serin sulara atlamak çok güzel olacaktır :) Bunun yanı sıra çift monitör ile çalışmayı çok sevdiğim için 2 adet kaliteli monitör ile çalışmak da benim açımdan verimli olacaktır. Bir de mümkünse evime yakın olması da iyi olur.
Kimsin ve ne yapıyorsun?
Ailem, beni ben yapan her şey. Çalışmayı çok seviyorum. Ürün geliştirmek, model denemek benim en büyük meşguliyetim. Gençken (12-20 yaş) kod yazmanın çok önemli olduğunu düşünüyordum. İleriki yaşlarda (20-30 yaş) farklı yaklaşımların tadına bakarak ufkumu genişletmeye çalıştım. +30 yaşında ise model ve ürünün en önemli şeyler olduğunu anladım. (Başıma bir şey gelmeyecekse) MVP veya PoC’yi yapabilen vasat bir mimariyi tercih ediyorum. %100 code coverage olan bir projeninizin başarılı olacağını düşünmek hayalcilik. Programlama dili faşistliğini ve teknoloji övücülüğünü şiddetle reddediyorum. Teknikten uzaklaştığımı hissediyorum :)
Hollanda merkezli IdeaField kuluçka merkezimizde CTO’yum. Buradaki yatırımlarımızın teknik taraftaki sorumluluğu benim üzerimde.
Hangi donanımları kullanıyorsun?
Bütün hayatım 4 senedir MacBook Air 11” inc 1.7 GHz Intel Core i7 ve 2 sendir de Google’ın hediyesi Nexus 5X arasında geçiyor. Minimal yaşamanın zihnimi çok ferahlattığını düşünüyorum.
Çok fazla renkli kalemim oluyor. Bunlarla not almayı, karalamayı ve çizmeyi çok seviyorum.
Önceden postitlerim vardı ağaç yaprakları gibi mevsimlere dayanamadığından onları bıraktım. 10 yıl önce tuttuğum ajandalarımı kendi küçük geçmişimden dersler çıkartmak için
Flash bellekler öldü benim için. microSD kartlar ve bir usb 3.0 reader kullanıyorum. Cebimde 1-2 TB’lık bellek vardır. Tabii ki bütün verilerim bulut üzerinde ;)
Raspberry Pi ailesinin hepsi elimde var. Bunlar üzerinde küçük prototipler yapıyorum. Hobiden öte “acaba bu kullanışlı olur mu?” için uğraşıyorum. ESP ve MiniMCU’larla oynuyorum bu aralar.
Hangi yazılımları kullanıyorsun?
Jetbrains’in her ürününü kullanıyorum. PhpStorm, IntelliJ IDEA Ultimate, WebStorm, Vim ve Sublime Text elimin altında sürekli. Terminal ekranı en çok olan gördüğüm şey.
İletişim Slack kullanıyoruz, ayrıca şirket olarak G Suite’i aktif olarak kullanıyoruz. Github ve Bitbucket ise VCS olarak kullanıyoruz.
Biz Google Cloud Partneriyiz ancak bir çok mimariyle birlikte çalışmaya devam ediyoruz. AWS ve Azure’da yürütülmekte olan projelere destek vermekteyiz.
Çalışırken ne tarz müzikler dinliyorsun?
Ferdi, Müslüm, Çelik, Tarkan, Ege, Ludovico Einaudi, Nancy Sinatra, Mabel Matiz, Yann Tiersen, Haluk Levent, Louis Armstrong, Koop, Mustafa Keser, Gian Piero Reverberi, Moby, Bruno Mars, Hadise, Şahrud-Seyduna, Nicos, Santana, İbrahim Tatlıses, Alicia Keys, Evgeny Griko, Cumhur, Rondò Veneziano dinliyorum. Tarzım yok :)
Hayalindeki çalışma ortamı nasıl?
Dağ eteğinde bol hayvanlı yeşillikler içinde çiftlik. Çiftliğin ortasında camdan bir ofisin içinde kitaplar not defterleri postit ve bol miktarda kalem. Büyük bir elektronik tezgahı, eser miktarda IoT cihazlar. iMac 27 5K’lar ve ipadler. Ekibimiz kadar UPLIFT Desk ‘ten almak istiyorum.
Kimsin ve ne yapıyorsun?
Merhaba, ben Okan. Şu an Javascript Developer olarak NETAŞ’ta çalışıyorum. Her ne kadar yazılım geliştirmeye 8 yaşında başlamamış olsam da, şans eseri bir teknik lisede okumamdan mütevellit bilgisayar bilimlerine olan ilgim her geçen yıl katlanarak arttı. Liseye başladığım sıralarda(2007) Microsoft’un .NET platformu müfredatta kendine yeni yeni yer bulmaya başlamıştı. Tabii ben de bu yadsınamaz yükselişin takipçilerinden biri haline gelmiş ve birkaç yıl etkisinde kalmış olacaktım. 2010 yılında Sakarya Üniversitesi’ne başlamamla birlikte “web için daha fazla şey yapmalıyım!” diyip çeşitli web teknolojileriyle haşır neşir oldum. “The Social Network” filmini her izleyişimin ardından defalarca kez basit Facebook klonları oluşturduğumu da dün gibi hatırlıyorum.
İstemci tarafında geliştirme yapmanın yanı sıra zaman zaman kişisel projelerim için sunucu taraflı geliştirmeler de yapıyorum. Bu geliştirmeler sırasında Ruby on Rails kullanmaktan büyük bir haz duyuyorum. Kullananlar bilirler, Rails insanın eli ayağı gibi bir şeye dönüşüyor zamanla.
İş dışında, amatör olarak müzik ile ilgilenmekteyim. Üniversite yıllarının başından beri gitar çalıyorum. Soundcloud üzerinde naçizane birkaç bestem var. Yakın zamanda mızıka çalmayı öğrenmek gibi bir hedefim var, kısmet.
Hangi donanımları kullanıyorsun?
Bir adet 2013 Late Macbook Pro’m ve 21 inç HP Elite Display monitörüm ile günlük işlerime bakmaktayım. Bir ara Apple Magic Mouse 2 kullanmayı denedim ama en fazla 1 ay dayanabildim bu işkenceye. :) Genel olarak bir Macbook’un yazılım geliştiricinin birçok ihtiyacını karşıladığını düşünmekteyim. Dolayısıyla birlikte kullandığım (kulaklı vb. hariç) pek donanım bulunmamakta.
Hangi yazılımları kullanıyorsun?
Listenin en başına Visual Studio Code’u yazarak başlamak istiyorum. Zaman zaman Atom, WebStorm gibi çeşitli alternatifleri denemiş olsam da hiçbiri Code’un verdiği tadı vermiyor bana. İkinci sırada SpectacleApp var. Kendisi oldukça başarılı bir pencere yönetim aracı. Bütün git işlerimi komut satırı üzerinden yapsam da bazen temiz bir biçimde diff görmek için görsel araçlara ihtiyacım oluyor. Bunlar arasında; SourceTree ve GitKraken başı çekiyor. Tarayıcı olarak Google Chrome Canary güncel tercihim. Nedense yeni çıkan özellikleri hemen almak gibi bir hevesim var. Canary üzerinde kullanmaktan keyif aldığım eklentiler ise Colorzilla, Whatfont, The Great Suspender, JSONView, Github Hovercard, OctoLinker. Tabii Postman’i eklememe gerek yok diye düşünüyorum. :) Ekip içi issue takibi için JIRA ve zaman zaman Trello kullanmaktayız. E-posta istemcisi olarak Office for Mac paketi içerisinde gelen Outlook’u kullanmaktayım. Sezar’ın hakkı Sezar’a. :)
Çalışırken ne tarz müzikler dinliyorsun?
Çalışırken müzik dinlemeyi seviyorum. Her ne kadar bazı zamanlar kulaklığı takıp saatlerce Play düğmesine basmadan devam etsem de, alternatif grupları dinlemek hoşuma gidiyor. Müzikle ilgileniyor olmamdan kaynaklı olarak zaman zaman kendimi masa başında davul çalarken ya da ritim atarken bulabiliyorum. Haliyle dışarıdan gören insanların sıklıkla tebessüm ettiği bir huy bu. :)
Hayalindeki çalışma ortamı nasıl?
Bu soruya spesifik olarak bir cevabım yok aslında. Sadece masamın düzensiz olması benim için en katlanılmaz şey. Her hafta “bahar temizliği” yapar gibi masamı temizlediğim doğrudur. :) Bunun haricinde masamda renkli objelerin olmasını çok seviyorum.
Kimsin ve ne yapıyorsun?
Merhaba ben Baran Somaklı. Yaklaşık 2 yıldır freelance olarak sektördeyim. Bahçeşehir Üniversitesinin ApplyBau sisteminden tam burs alarak Bahçeşehir Üniversitesi BÖTE bölümünde okuyorum. Bilgisayar ile tanışmam baya erken oldu fakat ilk kişisel bilgisayarıma 6. Sınıfta sahip oldum. (O zamanlar Windows XP vardı 😂) Liseye kadar zamanım oyun oynayarak ve oyunların PVP serverlarını kurarak geçti. Lise 1. Sınıfta bir arkadaşım ile PVP server ve hosting satan "Yasal Bilişim" adında bir firma kurduk. Hatta baya ciddiydik bu konuda. Gidip yer sağlayıcı belgesi falan aldık. O şekilde satış yapmaya devam ettikten sonra vergi levhası alamadığımız için bu işe orada son verdik. Bir süre sonra WordPress ile tanıştım ve WordPress temalar geliştirmeye başladım.
Şu anda da freelance olarak arayüz tasarlayıp geliştiriyorum. Müşterilerimin isteklerine göre o işleri WordPress tema haline getirerek İstanbul'da yaşamaya çalışıyorum.
Yaptığım işleri portfolyomdan, geliştirdiğim projeleri Github profilimden, paylaştıklarıma bakmak için de beni Twitter profilimden takip edebilirsiniz.
Hangi donanımları kullanıyorsun?
Freelance çalıştığım için hafif ve dinamik olması açısından 13" Macbook Air kullanıyorum. Evimdeki masama geçtiğim anda Macbook'umu 24" Asus monitöre bağlayarak çift ekran olarak kullanıyorum. Asus ekranıma Apple Magic Keyboard ve Apple Magic Mouse ilave oluyor.
Telefon olarak iPhone 6S (Gold), akıllı saat olarak da Apple Watch 42 mm kullanıyorum. Kulaklık olarak Beats Solo Wireless 2 ve iPhone ile birlikte gelen kulaklığı kullanıyorum.
Masada çalışırken not almak veya hızlıca şema çizmek için sırt çantamda sürekli bir sketch defteri taşıyorum.
Hangi yazılımları kullanıyorsun?
Uygulama delisi bir insanım. Sürekli “Bu uygulama mı iyi? Yoksa bu mu?” diye tüm uygulamaların özelliklerini karşılaştırarak test ediyorum. (Yakında bununla ilgili bir proje yapacağım.)
Geliştirme ortamımda 2 yıldır Sublime Text kullansam da geçen hafta itibari ile Visual Studio Code'a geçiş yaptım. Şu an sadece bir dosyayı hızlıca düzenlemem gerekirse Sublime Text ile açıyorum. Tarayıcı olarak Google Chrome, FTP için Filezilla, Terminal için iTerm ve zsh kullanıyorum.
Tasarım için Sketch kullanıyorum. Halen gelen bazı işler .PSD olduğu için Photoshop kullanmam gerekebiliyor.
Tüm dosyalarımı Google Drive'da tutuyorum. Fotoğrafları yedeklemek için Google Photos, bu tarz yazıları ve blog yazılarını yazmak için iA Writer'ı kullanıyorum. Not almak, kaybetmek istemediğim yazılar veya bilgiler için Evernote kullanıyorum. Takvim için Calendar, yapılacak listeleri için Todoist kullanıyordum fakat ikisini beraber kullanmaya ihtiyaç duyduğum için TickTick'e geçiş yaptım. Projelerde nelerin yapılacağını ve aşamaları daha net görebilmek için Trello kullanıyorum.
RescueTime ile nelere vakit harcadığımı görüyorum. Timer olarak Toggl kullanıyorum. Toggl'da hangi projeye ne kadar vakit ayırdığımı ölçüyorum. Bu ölçüm o projeye benzer bir proje geldiğinde ne zamana deadline vereceğimi belirlemem ve fiyat vermemde çok yardımcı oluyor.
Harcamalarımı yönetmek için Spendee uygulamasını kullanıyorum. Mail uygulaması olarak Google Inbox kullanıyorum. Şifrelerimi LastPass'da saklıyorum. Mac'deki pencereleri yönetmek için BetterSnapTool, okuyacaklarımı saklamak için Pocket, Bookmark için Raindrop kullanıyorum. Müzik dinlemek için Spotify, film izlemek için ise Netflix kullanıyorum.
Çalışırken ne tarz müzikler dinliyorsun?
Aslında çalışırken çok fazla müzik dinlemiyorum. Sadece çok sesli bir ortam varsa o sesi susturmak için dinliyorum. Onda da tercihim genellikle rock ve rap oluyor.
Hayalindeki çalışma ortamı nasıl?
Tek çalışmayı daha çok sevdiğimden istediğim zaman çalışmayı bırakıp hobilerimle ilgilenebileceğim minimalist bir ofis benim için en iyi çalışma ortamı olacaktır.
Kimsin ve ne yapıyorsun?
Çöp adam çizemeyen, basketbol, techno ve müzik festivalleri için deliren 27 yaşında bir tasarımcıyım. Hikaye çocukluktan başlıyor. Eve ilk bilgisayar ve internetin girmesiyle beraber dönemin web sitelerine bakarak bunların nasıl yapılacağını araştırıp, derin aramalar sonucu sitemynet gibi servislerle tanıştım. Sonrasında bana yetmemeye başladı ve Frontpage / Dreamweaver gibi araçlar keşfettim. Gel zaman git zaman merdiven altı diye tabir edilen hosting işine girmemle beraber bir çok forum sitesi açıp kapattım derken lisenin ilk zamanları bir arkadaşımla beraber okul partileri ve lokal festivallerde DJ'lik yapmaya başladım. Bu serüvene atılınca bizi tanıtan materyallerinin olmayışının eksikliği yaşadık ve o dönemde Photoshop ile tanışarak kendime logo, partiler için afiş, davetiye ve biletler hazırlamaya başladım. Lise bittikten sonra İstanbul Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim tasarımı bölümünden mezun oldum, okul hayatım boyunca çeşitli şirket ve startuplarla çalıştıktan sonra son sene 5 kişilik bir ekip ile trend olan mobil oyun yapma işine atıldık. Karaköy Sumahan’da tek oda bir ofis tuttuktan sonra başladık çalışmaya, günün sonunda başarısız olduk fakat ben mobil sektörde kariyerime devam ettim. Girişimcilik ruhumun ve gençliğimin verdiği tatlı gazla 2. startup denemem olan Tapir'i ortağım Burak ile kurduk. Detaylara çok boğulmamak gerektiği için geçiyorum onda da başarısız olduk. Fakat bir arkadaşa bakıp çıkmak isterseniz açığız. Bu süreçte Mobven ve Collective şirketlerinde UI & UX Designer olarak çalıştım. Şimdilerde Protel şirketinde Product Designer olarak Protein ekibinde yer alıyorum. İşlere güçlere Dribbble üzerinden bakabilirsiniz.
Bunlara ek olarak tasarımı tasarımcılar konuşsun dedik ve Tasarım Mutfağını kurduk. Şu sıralar iş dışındaki motivasyonum mutfak ile ilgilenmek. Hikayesine buradan ulaşabilirsiniz. Ayrıca Slack kanalımıza katılmak için formu doldurabilirsiniz.
Kendi müziğimi kendim yapmak istiyorum. Şu an yapmıyorum fakat yapmak adına en azından kafada çalışmara başladım. Bunun için bir kaç minik donanıma ihtiyacım var tamamlayınca harika olacak.
Hangi donanımları kullanıyorsun?
İş yerinde donanım olarak Dell U2515 monitör, 15' Apple Macbook Pro, Wireless keyboard ve Magic Mouse kullanıyorum. Müzikleri standart iPhone kulaklığı ile dinliyorum.
Evde ise 15' Macbook Pro, Apple Keyboard ve Magic Mouse kullanıyorum. Zaman zaman Alexa dot ile muhabbet edip Phillips Hue'yi açıp kapamasını rica ediyorum. Bunun dışında kafa dağıtmak istediğimde bazen PS4'e takılıyorum ya da ekiple CS:GO oynuyoruz. Sakin bir gün geçirmek istediğim zaman Crosley marka pikapıma güzel bir 45'lik veya LP koyup çalıyorum. Çok nadir de olsa Nikon D80 fotoğraf makinam ile fotoğraf çekiyorum. Günlük yaşantımda iPhone 6 beyaz kullanıyorum.
Hangi yazılımları kullanıyorsun?
Design için Sketch, bunları arşivlemek için yeni çıkan Abstract, tasarımları developerlara paslamak için Zeplin, bir kaç vektörel düzenleme için AI, animasyon ve prototip için ise Principle ve AE kullanıyorum. İkonlarımı IconJar altında depoluyorum ve biriyle iletişmek için Slack kullanıyorum. Spotify ve Netflix'i unutmamak gerekiyor.
Çalışırken ne tarz müzikler dinliyorsun?
Çok sıkı bir elektronik müzik severim. Çalışırken bir şeye odaklanmak için ve ya arabada bir yere gidip gelirken arkada Solomun, Nina Kraviz, Len Faki, HVOB, Bob Moses ya da Maceo Plex gibi isimler bana eşlik ediyor. Sayacak çok isim var ama elektronik müzikten bagımsız olarak Ben Howard ve Tom Waits'i unutmamak lazım.
Türkçe olarak güzel indie gurupları takip edip dinliyorum ve albümlerini satın almaya çalışıyorum, bunun yanında çok sıkı bir Redd, Can Bonomo ve Teoman hayranıyım.
Hayalindeki çalışma ortamı nasıl?
Her şey hayal etmekle başladığı için biraz uçma konusunda sakınca görmüyorum :) Düşünün, bir ormandasınız önünüz deniz ve çok modern ve şık bir mimariye sahip evin içerisindesiniz. Evin içerisinde size ilham veren tablolar ve objeler var. Evin önünde de bir küçük bir tekneniz olsun. Ev yüksek tavan, camlar aşağı kadar uzansın. Büyükçe bir ahşap çalışma masasında çalışırken size deniz manzarası ve ağaçlar eşlik ediyor olsun. Evin 1 odasının da stüdyo olduğu ve kendi müziklerinizi yaptığınızı hayal edin. Bahçeniz de 2 köpek yanınızda da sevdiğiniz kadın olursa tadından yenmez.
Kimsin ve ne yapıyorsun?
Aslında İngilizce Öğretmeniyim. 19 yaşında öğretmenliğe başladım ve ilkokuldan üniversiteye her kademede çalıştım. İngilizce öğretmenliğinden mezun olduktan sonra Yabancılara Türkçe Öğretimi alanında da sertifika aldım, yüksek lisansıma da bu alanda devam ettim. Hedefim Türklere İngilizce öğrettiğim kadar yabancılara Türkçe öğretmek. :)
Üniversiteye başladığımdan beri girişimcilikle de yakından ilgilendim. Pahalı girişimcilik seminerlerine kapıda bilet kontrolü yapmak gibi gönüllü işlerde çalışarak ücretsiz girdim. Aynı zamanda teknolojiye de meraklıydım, bu ikisi birleşince öğretmenlikten sonra Eğitim Teknolojileri Danışmanı olarak çalışmaya başladım. 2 yıl İstanbul’da bir startup’ta bu şekilde çalıştıktan sonra ayrılıp eşimle kendi işimizi kurduk.
Şu anda iki faaliyet alanımız var; biri yayıncılık, o kısımla daha çok eşim ilgileniyor. Diğeri ise İngilizce Kitap Kulübü. Bu da benim yoğunlaştığım proje. İngilizce Kitap Kulübü son zamanların trendi abonelik sistemiyle okuyuculara her ay 3 kitap gönderiyor ve onların İngilizcelerini geliştirmelerine yardımcı oluyor.
Profesyonel hayatımın dışında gönüllü işler yapmayı çok seviyorum. Öğrenciyken çeşitli kurumlar için yaptığım gönüllü çevirmenliğin dışında öğretmenliğin ilk yıllarında başladığım Çağrı Hoca adlı YouTube kanalım var. 5 yıl önce kendi öğrencilerim için başlattığım kanal 23 bin abone ve 4 milyon izlemeye ulaştı. Ve son 2 yıldır da Facebook üzerinden canlı yayında İngilizce dersleri veriyorum.
Hangi donanımları kullanıyorsun?
HP dizüstü bilgisayarım var. Her şeyimi onda yapıyorum. Cep telefonum iPhone SE, küçük olduğu için metrobüste giderken tek elle kullanması kolay oluyor. :) Ve hayatımda iyi ki almışım dediğim ürünlerin ilk sırasında yer alan Kindle Paperwhite’ım var. Kitapların yanı sıra, internette okuyacağım makaleleri de Send to Kindle Chrome uzantısıyla tek tuşla gönderip oradan okuyorum. Bilgisayardan bir şeyler okumayı hiç sevmiyorum çünkü.
Online dersleri çekmek için Rode NT-USB mikrofonum, Trust grafik tabletim ve Sony a6000 fotoğraf makinem var. Eski yöntem olarak da bir adet yıllık ajandam var yapılacak listesini tuttuğum. Çok titiz biçimde gerçekten her şeyi yazıyorum, plansız şeyler olduysa onları da akşam ekliyorum, böylece aynı zamanda günlük gibi de oluyor. Hangi tarihte ne yaptığımın son 5 yıllık arşivine sahibim. :)
Hangi yazılımları kullanıyorsun?
İş için genellikle herkes gibi Microsoft ve Adobe’nin temel programlarını kullanıyorum. Bunlar dışında YouTube dersleri için ekran kaydını Camtasia Studio, Facebook canlı yayınlarını OBS ile yapıyorum. Sosyal medya paylaşımları için tasarımı Canva’da yapıp, Buffer’la zamanlıyorum. Sonra okumak istediklerimi Pocket’a atıyorum ve gerçekten okuyorum. Pocket’a attıklarını okuyan nadir insanlardan olabilirim. :) Sırrı PocketRocket + Kindle.
Cep telefonunda vazgeçilmezim Podcasts uygulaması. Yolda geçirdiğim vakti gerçekten çok değerli hale getiriyor. İstanbul içinde çok yolculuk ediyorum ve her yeri bilmek mümkün değil. Burada imdadıma Citymapper yetişiyor. Yeni bir dil öğrenmek içinse Memrise kullanıyorum. 5-10 dakikalık boş zamanlarımızı değerlendirmek için birebir.
Çalışırken ne tarz müzikler dinliyorsun?
Çalışırken genelde hiçbir şey dinlemiyorum. Hem dikkati çabuk dağılan bir insan olduğum için hem de bilimsel olarak çalışmayı verimsiz hale getirdiği kanıtlandığı için. Ama dikkatimi dağıtacak başka sesler varsa, onları bastırmak için klasik müzik tarzı enstrümantaller dinliyorum. Bir ara Noisli gibi ambiyans sesleriyle çalışmayı denedim ama o da işe yaramadı, bana kütüphane sessizliği lazım.
Hayalindeki çalışma ortamı nasıl?
Stok fotolarındaki gibi bir çalışma odası. :) Bol ışık alan, bir iki bitkinin olduğu, çokça kitabın bulunduğu bir oda. Duvarında da büyük bir yazı tahtası olmalı. Fikirlerin hızlıca aktarılması, planların rahatça görselleştirilmesi için. Bizim evde bile üç duvarda yazı tahtamız var. Ayrıca kırtasiye malzemelerini de çok seviyorum. Güzel kalemlerin ve renkli post-it’lerin olduğu ahşap bir masa güzel olurdu.
Kimsin ve ne yapıyorsun?
Adım Uğur Umutluoğlu. Ad ve soyadımın benzerliği nedeniyle bilhassa internet üzerinden tanışıp görüştüğüm insanların yarısı bana Umut diyor. Hatta şu an bu yazıyı okuyan bazı arkadaşların içlerinden “ne yani, zaten adın Umut değil mi?” dediğine eminim. 1999 yılından itibaren amatör olarak, 2004 yılından bu yana da profesyonel olarak yazılım geliştiriyorum. Lise yıllarında HTML ile hazırladığım web sitelerini 8m.com’da yayınlayarak başlayan merakımı üniversite yıllarında PHP, C++, C# ve ASP.NET ile işe dökmeye başladım.
Üniversite 3. sınıfta çalışma hayatına adım attım ve son 1.5 yılımda yarı zamanlı yazılım geliştirici olarak çalıştım. Bugüne kadar yazılım uzmanı, danışman, eğitmen, takım lideri gibi değişik görevlerde çalıştım. Halıcı Yazılım, Netron, Innova, OBSS ****gibi firmalarda görev aldım. Bir süredir de kendi şirketim üzerinden danışmanlık, eğitim ve proje geliştirme gibi işlerle uğraşıyorum.
Bu işlerin dışında bir de topluluklar tarafında aktifim. 2006 yılında Nedirtv.com ve 2014 yılında Devnot.com gibi platformları kurdum. Şu an Devnot platformu üzerinde aktif olarak çalışıyoruz. Ekip arkadaşlarımızla birlikte içerik üretip, güzel etkinlikler düzenliyoruz. Konferans, seminer, atölye çalışmaları, buluşmalar, Youtube için hazırladığımız söyleşiler… Kâr amacı gütmeyen bir topluluğuz, 10 yılı aşkın süredir istikrarlı şekilde devam ediyoruz bu işlere. En büyük mesleki hobimiz bu sanırım.
İşle ilgili konuları bir kenara bırakırsak, evliyim ve iki kızım var. Mesai saatleri dışındaki zamanım genelde ailemle geçiyor. Gündüz kod yaz, akşam sırtında çocukları gezdir. Soranlara “tam zamanlı yazılımcı, yarı zamanlı çocuk bakıcısıyım” diyorum. Sadece kendi ailem değil, annem, babam, kardeşlerim ve yeğenlerimle zaman geçirmek beni çok mutlu ediyor.
Yeme içme konusundaki en büyük zevkim çay içmek sanırım. Demli ve tek şekerli, dost ortamında muhabbet olduğunda üç kişi ile dört-beş demlik bitirdiğimiz oldu geçmişte. Roman ve tarih kitapları okurum fırsat buldukça(yazılımla ilgili kitapları okumayı bırakalı yıllar oldu). Futbol maçlarını izlemekten keyif alırım, PlayStation’da FIFA oynarım ara sıra. Zamanım olduğunda haber kanallarındaki siyasi olmayan tartışma programlarını izlemeye çalışıyorum. Yaklaşık iki yıldır başlamayı planladığım ama sürekli ertelediğim Arduino ile uğraşıyorum son zamanlarda. LED yakıp söndürmenin ötesinde birşeyler başarırsam daha fazla zaman ayırmayı istiyorum Arduino ve Raspberry Pi’a.
Hangi donanımları kullanıyorsun?
MacBook kullanmayan son 10 yazılımcıdan biriyim :) RAM takviyeli Lenovo Ideapad 300 dizüstü bilgisayar kullanıyorum. Emektar bir Philips 190VW monitörüm var, asıl işlerimi bu ekranda yapıyorum. Dizüstü ekranında ise genellikle az eriştiğim uygulamaları veya Youtube’da izlediğim videoları tutuyorum. Klavyem Microsoft Wireless Keyboard 3000, mouse’um ise Microsoft Sculpt Comfort Mouse. iPad Mini tabletimi işe gidip gelirken veya metroda Pocket’ta biriktirdiğim yazıları okumak ve dizi film izlemek için kullanıyorum.
Hangi yazılımları kullanıyorsun?
Geliştirme yaparken Visual Studio, Visual Studio Code, Notepad++, SQL Server Management Studio, Postman gibi araçları kullanıyorum. Notlarımı Evernote’da, uzun notlarımı ve toplantı tutanaklarımı OneNote’da saklıyorum. Yapılacak işler için Google Keep, dosya yedekleme için Google Drive, ekip içi haberleşme için Slack, yazı arşivleme ve okuyucu olarak Pocket, tarayıcı olarak Chrome kullanıyorum.
Çalışırken ne tarz müzikler dinliyorsun?
Müzikle aram orta şekerli. Müzik dinlerken motivasyonu kaybolan insanlardanım. Dikkat gerektiren işlerle uğraştığımda, ortam çok gürültülü de değilse müzik dinlemem. Bunun dışındaki zamanlarda -klasik bir cevap olacak ama- her türlü müzik dinlerim. Heavy metal ve ağır arabesk dışında çoğu türdeki müzikleri dinlerim ruh halime göre. Mesai saatlerinde Türkçe müzik çok dinlemiyorum, yoksa içimden şarkıya eşlik edip iyice ilgimi dağıtıyorum. İşteyken genelde yabancı müzik dinliyorum, akşam ve gece saatlerinde ise biraz daha ruhumu dinlendirecek müzikler dinliyorum.
Hayalindeki çalışma ortamı nasıl?
Hayalimdeki çalışma ortamı şu an kızlarımın odası. 2.5 yıl öncesine kadar çalışma odam orasıydı, ferah ve rahat bir ortamım vardı ama ikisi de büyüyünce odayı gerçek sahiplerine bırakmak zorunda kaldım. Şu an evin en küçük odasındayım(resimlerden anlaşılır zaten). Odadaki boş alanı en iyi şekilde kullanabilmek adına santimetresine kadar ölçü alıp özel masa yaptırdım. Çok rahat bir çalışma ortamım olmasa da şimdilik yetiyor.
İstanbul’u çok seviyorum ama trafiği ve kalabalığı bazen çok bunaltıyor. Hayalim Sapanca’da, kıyısından ucundan da olsa gölü gören bir evde yaşamak. Neden Sapanca? Hem İstanbul’a çok yakın, hem de İstanbul’un karmaşasından uzak, sessiz ve sakin. Evin bir odasına geniş bir çalışma masası ve kitaplığı da attık mı tamamdır. Evden çalışmayı başarabileceğimi bilsem ve uzun yıllar uzaktan çalışacak bir işim olsa bu hayali gerçekleştirmek isterim.
Kimsin ve ne yapıyorsun?
Selamlar, Ben Said. Şu anda Graduate iOS Developer olarak Booking.com’da çalışıyorum.
İlk defa lise yıllarında yazılıma ve bilgisayar bilimlerine ilgi duymaya başladım diyebilirim. Ufak C ve C++ programları yazma ile başlayan maceram üniversite döneminde kısmi zamanlı olarak web geliştirme yapmamla devam etti. Bir süre PHP ile geliştirme yaptıktan sonra iOS ile tanıştım ve yaklaşık dört senedir genellikle iOS dünyasında geliştirme yapıyorum. Bunun yanı sıra gerek hobi projeleri ile gerekse üniversitede verilen projeler ile Python ile uzun süre haşir neşir oldum.
Erasmus ile başlayan yurt dışında staj yapma/çalışma isteği geçtiğimiz sene üniversiteyi bitirdikten sonra da devam etti ve 2016 sonbaharında Amsterdam’a taşındım. Şu anda Booking.com ana uygulamasının mobil arama deneyiminden sorumlu ekipte yer alıyorum ve Objective-C ile geliştirme yapıyorum.
Bunun haricinde hava durumu elverdiğince bisiklet ile gezmeye ve fotoğraf çekmeye çalışıyorum. Geri kalan zamanlarda ise genellikle Swift ile uygulamalar geliştiriyor ve makine öğrenmesi alanında okumalar yapıyorum. Bunun yanında aktif olarak açık kaynaklı projelere katkıda bulunmaya, kişisel projelerimi açık kaynaklı geliştirmeye özen gösteriyorum.
Güzel demlenmiş kahveye de ayrı bir sevgim var :)
Hangi donanımları kullanıyorsun?
27-inch Dell monitöre bağlayarak kullandığım bir 15-inch Macbook Pro Retina bilgisayarım var. Kişisel kullanım ve test amaçları için iPhone 6S, Apple Watch ve bir Samsung S7 kullanıyorum.
Genellikle çalışma ortamımda not almak ve fikirlerimi kağıda dökmek amacıyla bir not defteri bulunduruyorum. Bunun yanı sıra uzun süre Kindle Paperwhite ile kitap okumayı denesem de son zamanlarda matbuu kitaplar okumayı tercih ediyorum.
Hangi yazılımları kullanıyorsun?
Genellikle hayatım Xcode, iTerm (+oh-my-zsh) ve Spotify arasında geçiyor diyebilirim. Metin düzenleme ve diğer amaçlar için genellikle vim ve Sublime Text kullanıyorum. Dijital not tutmak için Notes.app; git istemcisi olarak cli ya da Tower uygulamasını kullanıyorum.
Fotoğraf ve diğer dosyalarımı depolamak için Dropbox’u kullanıyorum. Şifre yöneticisi olarak ise 1Password uygulamasını kullanıyorum.
Sürekli olarak gerçek zamanlı hava durumunu gösteren Buienradar uygulamasını kullanıyorum. Özellikle bisiklet ile yola çıkmadan önce kontrol etmek gerçekten hayat kurtarıyor :) Çeşitli aktiviteleri kaydetmek için ise Strava uygulamasını kullanıyorum.
Bunların yanı sıra gün içerisinde gördüğüm ve okumak istediğim yazı ve kaynakları Pocket ile saklıyorum.
Çalışırken ne tarz müzikler dinliyorsun?
Ara ara farklı tarzda müzikler dinlesem de genel olarak folk, country ve indie tarzında müzikler diniyorum diyebilirim. Genellikle müzikleri Discover Weekly listesinden keşfediyorum. Bir de bu listenin geçtiğimiz birkaç yıl boyunca arşivini tuttuğum Discover Archive listemden ara ara besleniyorum. Eğer ufak bir kısmını dinlemek isterseniz aşağıdaki listeye göz atabilirsiniz.
https://open.spotify.com/user/1199967304/playlist/48EDl6p1VSKSn5SLnh6X0B
Hayalindeki çalışma ortamı nasıl?
Doğa ile iç içe olmanın ve sürekli yeşile maruz kalmanın beni zihinsel olarak yenilediğine inanıyorum. Bu yüzden hayalim doğa ile iç içe veya çok yakın ortamlarda çalışmak sanırım :)
Teşekkürler.
Kimsin ve ne yapıyorsun?
1984 doğumlu, evli ve iki çocuk babasıyım. 17 senedir hobi olarak yazılımla uğraşıp son 11 senedir de bu işten geçimini sağlayan bir yazılım emekçisiyim. Bilgisayarla ilk tanışmam alt komşumuzun oğlunun ortaokul dönem ödevim için yaptığı kapakla başladı. Şimdilerde ASCII art olarak bilinen bir yapıda DOS ekranında imleç imleç dokuduğu ve sonra renkli, nokta vuruşlu yazıcıdan çıktı aldığı ekran ile büyülenmiştim. Ebeveynlerim bilgisayar alırsak dersinizi aksatırsınız diyerek abim ve bana bilgisayar almayı ben üniversiteyi kazanana kadar ertelediler.
Lise 2'deki bilgisayar dersinde, açılması tam 20 dakika süren DOS işletim sistemine sahip bir bilgisayarda md ve cd komutlarını verdiğimde ileride bu işle uğraşacağıma neredeyse emindim. Lise 2 sonunda bir Pascal kitabı alarak örnekleri deneyecek bir bilgisayarım olmadan programlamayı öğrenmeye çalıştım. Pascal seçmemin nedeni Malatya'daki kitapçıda sadece Pascal kitabı olmasıydı :-) Bu kitabı birkaç kere okudum. Daha sonra, bence Türkçe yazılmış en kaliteli programlama kitabı olan Kaan Aslan'ın "A'dan Z'ye C Kılavuzu" kitabının fotokopisini üniversite kitaplarının fotokopilerini de çeken bir yere tamamen şans eseri yolumun düşmesi, fotokopici abinin de tavsiyesi sonucu aldım. Daha sonra kitabın birkaç kopyasını alıp (aynı zamanda başkalarına da hediye ederek) yazara ve yayımcıya telif haklarını ödedim :-).
Lisede Bilgisayar Mühendisliğini programcılıktan ibaret sanmam sonucu üniversite tercihi yaparken programlamayı zaten biliyorum diyerek Elektrik-Elektronik Mühendisliğini seçtim. Ağır dersler arasında mücadele edip hayatta kalmayı ve en önemlisi de "öğrenmeyi öğrenmek" kavramını burada öğrendim.
Tam zamanlı iş hayatına ağırlıklı olarak şehirler arası telefon santrallerinin İşletim Sistemi koduna destek verilen bir bölümde başladım. Sistem, breakpoint konmasına izin vermiyordu çünkü durdurulamıyordu; ancak ve ancak logları okuyabiliyor ve akış ilgili satırdan geçerken tracepoint'lerle bilgi alabiliyordunuz :-) Bu bir imkansızlık gibi görünse de aslında geliştirici zihnini tembellikten uzaklaştıran bir şey aslında. Burada kod okumayı öğrendim ve işletim sistemi temellerine hakimiyet sağladım. Alışkanlık olarak hala log okumaya özen gösterir ve breakpoint koymaktan kaçınmaya çalışırım. Bu iş sonrası askerlik görevimi tamamladım, sonra evlenip 9 ay Almanya'nın Karlsruhe şehrinde yaşayıp gömülü yazılımla uğraşıp tekrar Türkiye'ye döndüm ve Almanya'daki işin uzantısı olarak gömülü yazılımlarla uğraşmaya devam ettim. Gömülü yazılım geliştirmekten sıkılıp uygulama seviyesinde yazılım geliştirme amacıyla iş değiştirdim ve şimdiki işime kadar geldim.
Yeni şeyler öğrenmeyi ve denemeyi seviyorum. İş hayatında da biraz şans ve biraz da merak sonucu dosya sistemi yazımından, ön yüz geliştirmeye, işlemci interrupt'larından veri tabanı sorgu optimizasyonuna kadar birçok alanda farklı bilgiler elde ettim. Genel olarak kullandığım teknolojileri ince detaylarına kadar öğrenmeyi ve arkalarında sakladıkları sırları keşfetmekten keyif alıyorum.
Bundan bir yıl kadar önce birikimlerimi paylaşmak üzere blog yazmaya başlamaya karar verdim ve http://www.gokhansengun.com adresinde blog yazmaya başladım sonrasında bunu etkinlikler ve sunumlar takip etti. Gelen olumlu, olumsuz geri bildirimlerle ekosisteme faydalı olmaya ve ekosistemden daha fazla fayda sağlamaya çabalıyorum.
Hangi donanımları kullanıyorsun?
Şirketin sağladığı HP Elitebook ve 15'' Macbook Pro'yu bir arada kullanıyorum. İş gereği Windows'ta yapmak zorunda olduğum geliştirmeler haricinde Mac'te daha rahat ediyorum. Ofiste Dell 27'' Ultra HD 4K - P2715Q bir monitör, Das Keyboard 4C Ultimate Compact klavye ve sürekli olarak değişmeli kullandığım birkaç adet taşınabilir Microsoft ve Logitech farelerim var. Yakın zamana kadar kulaklık olarak Koss PortaPro kullanıyordum fakat kırıldı, onun kadar basit yeni bir kulaklık buluncaya kadarki geçiş döneminde Philips'in bir kulaklığını kullanıyorum. iPhone 6S, iPad 3, GoPro 5 sayabileceğim diğer donanımlar.
Hangi yazılımları kullanıyorsun?
.NET geliştirmelerinde Visual Studio IDE ve Resharper eklentisinden vazgeçemiyorum. Diğer programlama dillerinde metin editörü olarak çoğunlukla Visual Studio ve ara ara Sublime Text kullanıyorum. Gui olmayan ortamlarda ise vim tercih ediyorum. Terminal emülatör olarak iTerm2'yi, kabuk olarak da zsh'i oh-my-zsh ile kullanıyorum. Veri tabanı erişimi için Dbeaver, Git istemcisi olarak SourceTree, geliştirme ortamı için Vagrant, tarayıcı olarak ağırlıklı olarak Chrome olmak üzere Opera, Firefox, pencere yönetimi için Divvy, sanallaştırma için VMware Fusion, uygulama yönetimi için Windows'ta chocolatey ve Mac'te Homebrew, anlık mesajlaşma için Skype ve Gitter kullanıyorum.
Çalışırken ne tarz müzikler dinliyorsun?
Çalışırken o anki moduma ve yapacağım işe uygun bir müzik listesi seçmeye çalışıyorum. Aklımdaki bir şarkının dahil olduğu bir listeyi YouTube'dan bulup akışı sıkılana kadar ona bırakıyorum sonra döngü devam ediyor.
Hayalindeki çalışma ortamı nasıl?
Kar amacı gütmeyen, yürüyerek veya bisikletle gidebileceğim uzaklıktaki tek katlı bir ofiste; pencereye bakan ve oturarak veya ayakta ayarlanabilir bir masaya sahip olarak çalışmak isterdim.
Kimsin ve ne yapıyorsun?
Akıllı telefonlar için oyun geliştiriyorum. Duyanların bir alaka kuramadığı Uludağ Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler bölümünü okuyorum. 3.5 yıl önce neyi hayatım boyunca sıkılmadan yapabilirim sorusuna verdiğim bir yanıtla hobimi işime çevirmeye karar verdim.
2015’de Lokum isimli oyunla yılın en iyi uygulama ödülünü alıp San Francisco’ya gitmek büyük bir motivasyon kaynağı oldu. 2016’da da Minimal Maze Casual Connect’de en yaratıcı dalda aday olmasına rağmen vize alamayıp katılamadığımdan üzdü, ah şu vizeler. 2017’de 4 oyun çıkarma hedefi ile başlayarak Nisan’da Polycolor’ı yayınladım 152 ülkede Appstore’da anasayfaya çıkıp finansal olarak en başarılı oyunum oldu. 5 global, 1 lokal olmak üzere toplamda 6 oyunum yayında. Bir sonraki Wordgraphy ismindeki kelime oyunu da bitmek üzere, gelişmeleri merak edenler blogumu takip edebilir, tam bir yıl önce başladığım blogumu da güncel tutmaya çalışıyorum vakit buldukça.
Bir yandan Çalışma Masam projesine benzer, her hafta oyun geliştiricilerle yaptığımız röportajları yayınladığımız Indie Zoom adındaki yan projemize vakit ayırıyorum.
Çalışma aralarında bol bol film, dizi izlerim, sinemaya gitmekten de büyük keyif alırım. Bunun haricinde oyun oynamadığım ya da geliştirmediğim zamanlarda düzenli olarak yaptığım aktiviteler yüzmek, basket oynamak, kitap okumak diyebiliriz. Her gün kedimle oyun oynadığımı da eklemem lazım, mesai gibi en az yarım saat enerjisini atmazsanız çalışırken size musallat oluyor, seve seve her gün vakit ayırıyorum, şikayetçiymiş gibi yazmış olmayayım.
Son olarak kısaca, olabildiğince farklı şeyler öğrenme aşkı olan biriyim. Örnek olarak bu yazın hobisi Ukulele, bu yılın hobisi ise Japonca öğrenmek diyerek bu soruyu bitireyim.
Hangi donanımları kullanıyorsun?
Mac mini ana cihazım, bütün gün onun başındayım. Ekran tercihim, Asus VX229H 21.5inç bir IPS monitördü ancak mayıs ayında taşınırken kırıldığından(tam da değiştirmeyi düşünüyordum) geçici bir LG IPS monitör aldım, monitörsüz kalmamak adına ve hiç memnun değilim. En yakın zamanda değiştirmeyi düşünüyorum. Çalışırken birden fazla ekran kullanan fazlasıyla geliştirici görüyorum ancak ben tek odak, tek ekranı daha faydalı buluyorum.
Prototip dönemlerinde olsun, oyunlarım için bölüm tasarladığım dönemlerde olsun kağıt kalemin hala önemli bir yeri var çalışma masamda. Test cihazı olarak da iPhone 6s ve iPad Mini kullanıyorum.
Oyunları mobilde iPhone, konsolda Playstation, windows platformunda ise Packard Bell bir laptop üzerinden oynuyorum.
Hangi yazılımları kullanıyorsun?
Zamanımın %50’si Gamemaker ve Gamesalad arasında geçiyor bu ara. Geri kalan vakitlerde Sketch, Gimp olmazsa olmazlardan. Evernote ve Pocket not tutma ve vaktim olmadığı durumlarda sonradan okumam gerekenleri kayda geçirmek için vazgeçilmezlerim. Sosyal medyalar arası her gün en az 1 kere açtığım tek uygulama Twitter. Slack ve Telegram iletişim için kullandıklarım. Çalışma tekniği Pomodoro için Be Focused ve yapılacak listesi için 2do uygulamasını kullanıyorum. Xcode’da olmazsa olmazlardan. MacOs ve iOS merkezli çalıştığımdan Safari, Numbers, Appstore, Testflight, Connect, Podcast yazılımı da düzenli kullandıklarım arasında diyebilirim.
Çalışırken ne tarz müzikler dinliyorsun?
Çalışırken çok fazla müzik dinlemiyorum daha doğru bir cevap olur, bir istisnası var eğer yapacağım iş ezbere yapabileceğim bir işse o anki ruh halime göre Spotify’dan ruh halime göre bir şeyler dinliyorum. Spotify’da müzikleri tarzlarına göre değil, uyandırdıkları duygulara göre listelediğimi düşününce, genel anlamda da belli bir tarza ekstra sempatim yok diyebilirim. Bu yalnızca müzik değil her konuda böyle, herhangi bir şeyin fanı olmayı sevmiyorum. Kulağıma hoş gelsin yeterli.
Hayalindeki çalışma ortamı nasıl?
Bir kedi sahibi olarak donanımlarımızın tamamen kablosuz olacağı dönemi dört gözle bekliyorum.Onun dışında deniz görebilen bir çalışma odası olsa fena olmazdı. Hayal dedin mi ekle ekle bitmez, en az bir duvarı tamamen cam olup denizi görebilsinden tut, şehir gürültüsünden uzak olsun, bir ton müzik enstrümanı yığabileceğim kadar büyük bir çalışma odası olsun, her yere bisikletle gidilebilsin diye sonsuza doğru ekleme yapabilirim ama hepsinin temelinde huzurlu bir ortam beklentisi var. Kısaca bana huzuru ne sağlayacaksa onun olmasını isterim. Mevcut çalışma ortamımda ve hayatımda bir kaç ufak değişiklik de bana maksimum verim alabileceğim huzurlu bir çalışma ortamını sağlar.
Kimsin ve ne yapıyorsun?
Ben Gökmen Göksel, lisede bilgisayar programcılığı üzerine yüksek okulda da bilgisayar programcılığı ve ardından üniversitede bilgisayar mühendisliği okumuş, binaların içindeki eğitim hayatını bu minvalde tamamlamış bir mühendisim. Binaların dışındaki hala devam ediyor.
Kendimi tek bir sınıf ile ifade edemiyorum; sunucu da kurarım, ağ kablosu da döşerim, çekirdek de derlerim, sunucu kodu da yazarım, arayüz de geliştiririm, tasarım da yaparım (çok müthiş güzel olmuyorlar ama iyiler yani). Dönem dönem belirli programlama dillerine hayranlığım olmuştur fakat belirli bir programlama dili ya da platform ile her sorunu çözmeye çalışmıyorum, işlerin gereksinimlerine göre farklı farklı dillerde ve farklı platformlarda uygulama geliştiriyorum. Farklı platformlar (ya da diller) hem sorunlara bakış açınızı değiştiriyor hem de sizi canlı tutuyor.
Bilgisayarla tanışmam Commodore PC-20 ile başladı, ilk defa BASIC neymiş siyah-yeşil ekranından öğrendim. O dönemlerde sadece vakit geçirmek için bilgisayarla ilgilenirken, meslek lisesinde bilgisayar programcılığı okumaya başladım ve işler değişti. Aynı dönemde bir bilgisayar firmasında çalışmaya başladım ve inanamayacağınız kadar bilgisayar topladım. Hatta bir dönem o kadar yoğunduk ki aldığımız parçaları arabanın içinde geri dönüş yolunda topladığım bile oldu.
Meslek yüksek okulunda da programcılık okuyunca artık kaçamayacağımı fark ettim. Bu dönemlerde yazılım geliştirmeyle daha yoğun ilgilenmeye başladım. 90’lı yılların sonlarında Linux ve Özgür Yazılım’la tanıştım, güzide insanlardan çok değerli şeyler öğrendim ve uzun bir dönem bu alanda naçizane katkılarda bulundum. PC World dergisinde açık kaynak ve özgür yazılımlar ile ilgili yazılar yazdım. Üniversite son sınıfta profesyonel iş hayatım Tübitak’ta Pardus ile başladı, 6 yıl boyunca başta Pardus’un kurulum yazılımı YALI ve grafik arayüze sahip hemen hemen her uygulamasının geliştirmesini üstlendim, bu konularda Fosdem de dahil olmak üzere dünyanın çeşitli yerlerinde konuşmalar yaptım.
6 yılın sonunda tamamen farklı bir alana geçerek Sigma RD’de oyun geliştirmeye başladım. “Reach The Peak” adlı hareket algılayıcı ve derinlik alıcılarına (kinect gibi) dayalı çalışan bir oyun geliştirdim. Bu süreç deneyim açısından çok faydalı oldu zira yıllarca Linux kullanmış biri olarak bir miktar da olsa Windows’u hatırlamama vesile oldu. Arıyor muyum? Sanmıyorum.
Ve şu anda son 5 yılımı geçirmiş olduğum Koding’te, San Francisco ofisinde Lead Engineer olarak görev yapıyorum. Zaman içerisinde bir miktar değişikliğe gitmiş olsak da temelde hala geliştiricilerin ve sistem yöneticilerinin hayatını kolaylaştırmayı, büyük takımların yine bu insanlar tarafından tanımlanmış bir düzen çerçevesinde kolay bir şekilde iş üretebilmelerini sağlamaya çalışıyoruz.
İşin dışında bol bol oyun oynuyorum, fotoğraf çekiyorum, ara ara bir şeyler çiziyorum, ufak heykeller yapıyorum ve eşimle her fırsat bulduğumuzda yeni yerler geziyoruz. Trafik olmadığı sürece araba kullanmak keyif aldığım bir aktivite. Vakit buldukça da kendim için sorun/ihtiyaç gördüğüm konularda hafta sonu projeleri geliştiriyorum. Genellikle içime sinmediklerinden insanlarla paylaş(a)mıyorum ama bir çoğunu aktif olarak kullanıyorum ve geliştirmeye devam ediyorum. Birkaç açık kaynak kitaplığın dışında asyonturkcedegil.com ve coffeepad.rocks gün yüzü görebilmiş olanlarından bazıları. Diğerleri için gokmen.goksel.me/projects
Hangi donanımları kullanıyorsun?
Ofiste ve evde 15” Macbook Pro kullanıyorum biri yeni nesil TouchBar’lı olan, eve geldiğimde aradığımı söyleyemeyeceğim lakin TouchID çok kullanışlı olabiliyor. Yine evde ve ofiste 27” Cinema Display kullanıyorum ve tabi Magic Keyboard ve Trackpad. Bazı günler evden çalışıyorum hemen hemen aynı düzene sahibim iki yerde de. Türkiye’deki evde de benzer bir düzenim var fakat bu sefer Dell 27” bir monitör eşlik ediyor. Bilgisayar dışında hem taşınabilir olsun hem de belki biraz daha fazla çizim yapabilirim diye iPad Pro 10.5” aldım. Harici klavye için Logitech Slim Combo Smart Keyboard kullanıyorum, hem arka aydınlatmalı hem de arka kapağından bağımsız çıkartılıp takılabiliyor. Apple Pencil da gayet başarılı çalışıyor.
Sessizlik istediğimde kulaklıklarım Bose QC35, onun dışında AirPod’lar müthiş işimi görüyor.
iPhone 6s ve 5s kullanıyorum, genelde sadece 6s oluyor yanımda. Saatler bir bakıma tutku benim için, uzun süre Pebble kullandım hatta bir tane saat arayüzü dahi geliştirdim lakin şu anda günlük hayatta akıllı saat olarak tek tercihim Apple Watch. ApplePay burada hemen hemen her yerde geçiyor o yüzden cüzdan hatta telefon bile taşımak gerekmiyor çoğunlukla.
Fotoğraf makinem Fujifilm X-T10 ve çoğunlukla sabit 27mm f2.8 lensle kullanıyorum. Zaman zaman da GoPro Hero 4, özellikle tatil gezilerinde zevkli oluyor.
Kitapları, makaleleri ve gün içinde sonra okumak üzere sakladıklarımı Kindle Paperwhite’ta okuyorum, bir de iPad minim var dergi vs. okumak web’de gezmek, yolculuklarda bir şeyler seyretmek için ideal.
PS4 Pro’da güzel vakit geçiriyoruz lakin çoğunlukla PS Vita ile oynuyorum. Güzel bir oyun arşivim var ve birçok insanın aksine Vita’dan çok memnumum, tabi keşke yenilense ve oyun geliştiricilerinin biraz daha ilgisini çekse. Ara ara da eşimin Nintendo 3DS’inde Super Mario rekor denemeleri yapıyorum. Televizyon işini ise çoğunlukla yeni nesil Apple TV ile hallediyoruz.
Hangi yazılımları kullanıyorsun?
Masaüstünde (ya da diz üstünde) işletim sistemim son beş yıldır macOS, sunucularda hala Linux. Eski bir Vim kullanıcısı olmama rağmen Sublime Text şu anda favorim (Vim modunda tabi), terminal editörüm hala Vim, tarayıcı üzerinden çalıştığımda da Koding IDE bir çok işimi görüyor.
Sürüm takibi için Git kullanıyoru{m,z} (çok şaşırtıcı değil mi?) ve grafik arayüz ihtiyacı gerektiğinde SourceTree tek favorim.
Terminal için iTerm2 ya da Koding Terminal ve ZSH kullanıyorum, ön tanımlı internet tarayıcım Safari. Sadece Devtools’a çok ihtiyacım olduğunda Chrome’a geçmek durumunda kalıyorum, Safari henüz bu konuda Chrome’dan iyi değil. Safari’de de Chrome’da da Vim eklentileri kullanıyorum, webde gezerken çoğunlukla trackpad kullanmıyorum, klavye yeterli oluyor bu sayede.
Mongo genel veritabanımız, onun için de Robomongo kullanıyorum. Kod dokümanları için Dash, oyun öykünmeleri (emulation) için de OpenEmu. Bilgisayardan bir şeyler izlemem gerektiğinde Apple TV üzerinden televizyona aktarmak için Beamer.app kullanıyorum.
E-posta işlerini genelde tarayıcıda pinned tablar ile Google Inbox kullanarak çözüyorum fakat eski bir gelenek Mail.app’te tüm e-postaları yedekliyorum. Müzik için iTunes ve Spotify karışık kullanıyorum. Genelde işletim sisteminin sağladıkları işimi görüyor; Notlar için Notes.app, hatırlatıcılar için de Reminders.app. Fotoğraflar için hala Flickr ve Photos.app, Flickr Uploadr masaüstü uygulaması çok başarılı. Pencere yönetimi için de Moom kullanıyorum, şiddetle tavsiye ederim.
Okunacakları Instapaper’a atıyorum, Kindle’a her akşam okunabilir formatta gönderiyor olması pek kullanışlı. Amazon’da pek Türkçe içerik olmuyor, D&R da sağolsun epub formatını desteklemiyor; Türkçe kitap satın aldığımda Kindle’da okuyabilmek için Calibre kullanıyorum gerektiğinde.
İş için Slack kullanıyorum, telefonda ve bilgisayarda vazgeçilmez oldu tabi. Arkadaşlarla ve geliştirdiğim birkaç kendini bilmez botla iletişim için Telegram kullanıyorum. Aile iletişimimiz genellikle Messages, FaceTime ve Whatsapp üçgeninde gidip geliyor. Pek aktif olmamakla birlikte FB Messenger da kullandığım oluyor tabi.
Ufak tefek rötuş işleri için Pixelmator yeterli oluyor, tabi Sketch’in yeri ayrı. Hem iş için hem de arada sırada bir şeyler tasarlamak için baş ucu uygulaması resmen. Ekran görüntüleri için Monosnap, ekran kayıtları almam gerektiğinde de RecordIt tek tercihim.
iPad Pro’da çizim için Concepts, Sketches, Procreate ve Paper 53 kullanıyorum. Notlar için yine ön tanımlı Notes.app ve Reminders. Geri kalan ofis isleri için de Google Apps pek verimli oluyor.
Çalışırken ne tarz müzikler dinliyorsun?
Genellikle Soul ya da Jazz dinliyorum, sabit bir listem yok fakat Spotify’da “Soul Lounge” ve “Pure Mellow Jazz” takip ettiklerimden. Türkçe Jazz da son 4-5 senedir favori listemde. Günün durumuna göre tamamen başka tarzlara da geçiş yapabiliyorum tabi, “Infected Mushroom”a bayılırım misal; özellikle yaptığım işe odaklanmam gerektiğinde. Tamamen popüler şarkıları dinlediğim anlar da oluyor ama onların da mümkünse akustik olanlarını dinlemeyi tercih ediyorum; yine Spotify’da “Afternoon Acoustic” pek leziz.
Beğendiğim şarkıların albümlerini iTunes’tan satın alıyorum, hem arabada gönül rahatlığıyla dinleyebilmek hem de beğenimin karşılığını verme isteğimi bastırıyorum. En son aldığım albümler de şöyleymiş; “Can Bonomo - Kâinat Sustu”, “Kalben - Kalben”, “Gökçe Kılınçer - Kalbimde izi var”, “Kungs - Layers”, “Norah Jones - Day Breaks” ve “Bergüzar Korel - Aykut Gürel”.
Hayalindeki çalışma ortamı nasıl?
Genellikle çalışırken sessizliği severim, fakat çevremde bir şeyler danışacak, ne kadar saçmalayıp saçmalamadığımı öğrenebileceğim birileri olması da hoşuma gider. Tam ikisinin arasında bir yerde gidip gelen bir ortama ihtiyacım oluyor genelde.
Donanıma gelince; şu Cinema Display’lerin 5K’sı çıksa artık fena olmaz. Birden fazla monitör kullanmayı birkaç kez denedim ve sonunda verimsiz olduğuna karar verdim. Tek monitör, iyi bir çözünürlük daha az kafa hareketi ve daha az boyun ağrısı demek benim için. Şu anda da bu şekilde çalışıyorum ve gayet memnunum. Yeni nesil MacBook Pro’ların klavyesinin (w/ TouchBar) magic keyboard halini de görsek süper olabilir, TouchId desteği ile birlikte tabi.
Şu an için hem evdeki hem de ofisteki çalışma ortamımdan memnumum aslında, fakat ara ara eskiden kullandığımız yürüyüş bantlı masaları aramıyor değilim. Aklınızdaki tek şey, çözdüğünüzde yüzünüzde şapşal bir tebessüm bırakacak bir iş olduğu sürece çalışma ortamlarının çok da önemli olduğunu düşünmüyorum. Fakat çal
Kimsin ve ne yapıyorsun?
Selamlar, ben Barış Yüksel. Son 1.5 yıldır İstanbul'da yaşamakta olan bir yazılım geliştiricisiyim. Şu anda Paytrek’te yazılım geliştiricisi olarak çalışmaktayım.
Sevimsiz okul hayatımı özet geceyim, Lise 2'de sınıfta kaldım, sistem değişikliğinden dolayı akşam lisesine geçmek zorunda kaldım ve ordan mezun oldum. KTÜ Matematik bölümünü de 6 senede bitirdim.
Programlama (ve aynı zamanda bilgisayar) ile çocuk yaştayken elektronik mühendisi kuzenim aracılığıyla tanıştım. O dönem yaptığı bir devre ile LPT portu uzerinden haberleşmek için QBasic'te bir uygulama geliştiriyordu (OUT 888 :P), programlama ile tanışmam o an gerçekleşti. İlk bilgisayarıma kavuştuktan sonra alakasız bir şekilde Flash/Swishmax ile uğraştım ve bilinçsiz bir şekilde scriptler yazdım. Script yazmanın verdiği keyifle programlama dillerine iyice merak sardım ve kolay bir şekilde erişebildiğimden olsa gerek ASP öğrendim. Yazılım geliştiricisi olma yolunda ilk adımlarımı bu şekilde attım diyebilirim.
Şu anda ise, çalıştığım yerde ağırlıklı olarak Python ile geliştirme yapmaktayız. Daha önceleri PHP ya da Node.js yazdığım oldu, Golang ile kendi projelerimi geliştirdim ve severek tekrar kullanabilirim. Son zamanlarda Scala ve OCaml ile yoğun bir şekilde ilgilenmekteyim. 10 yılı aşkın bir suredir Linux kullanıcısıyım; Ubuntu, Fedora, Slackware, LFS deneyimlerim Arch Linux'a karar kılmamı sağladı, keyfini sürmekteyim.
Hangi donanımları kullanıyorsun?
İş yerinin dayattığı bir Macbook Air 13" var, onu geçiyorum. Kişisel bilgisayarım, 5-6 yaşında bir Lenovo z500, aldığımın üzerine sadece Samsung Evo SSD taktım. Siz sorunca baktım klavyem Logitech K360, mouse ise yine Logitech T400, ikisini de önermem. Cihazların her biri eskidi artık, şimdi farkına varıyorum :) Kulaklık olarak da Beats Solo2 Wireless kullanıyorum, çevrenin sesini kısmak için çok yardımcı oluyor. Telefon olarak da sevemesem de iPhone 6s kullanıyorum.
Hangi yazılımları kullanıyorsun?
Linux tarafından başlayayım. Ben GUI araçlar kullanamayan bir insanım, bu nedenle bir Desktop Environment kullanmıyorum, benzer şekilde bir file manager da kullanmamaktayım. Beni düşünerek geliştirilmiş araç i3 window manager. İnanilmaz pratik ve gerçekten kolay, her Linux kullanıcısına öneririm. Terminal için de LXTerminal kullanmaktayım. Dünyanın en başarılı GUI'i bu; üstte bir prompt vardır, yazarsın, altına sonucunu verir. Bir fikrin yarım asırdır değiştirilmesi gerek duyulmadıysa o fikir başarılıdır. (bknz: hard copy terminals) zsh, fish vs'den sonra söylenildiği gibi bash'e döndüm ve bash ile devam ediyorum. Docker'i aktif olarak kullanmaktayım. IDE olarak PyCharm, Idea ve CLion; editör olarak vim ve Sublime Text, tarayıcı için maalesef Google Chrome, müzik Spotify, Github'dan çok Gitlab ve son olarak da acil durumlar için Google Drive kullanıyorum.
Mac tarafında, window manager için Spectacle ve API testing için de Paw'a değinebilirim.
Geri kalan her şey ilkel bende, not tutmak için kağıt kalem, şifre saklamak için kitap aralarını kullanıyorum.
Çalışırken ne tarz müzikler dinliyorsun?
Genel olarak agresiflik içeren müzikleri seviyorum. Bu nedenle The Prodigy'nin büyük bir hayranıyım. Buna ek olarak Hotline Miami 2 soundtrack'lerinin üzerine kurduğum bir listem var, çalışırken ağırlıklı olarak o listeyi dinlemekteyim. Mükemmel bir odaklanma sağlar, tarzı çok başkadır, bir fırsat vermenizi öneririm. Zaman zaman 2Cellos da çok iyi gelir. Son olarak etnik müziklerden hoşlanırım, bu alanda da Azam Ali hayranlığım var.
Hayalindeki çalışma ortamı nasıl?
Söylemem gerekir ki galiba benim ruhum emekli bir amca; kendimi, çiçeklerimi suladığım bahçeli bir evde deneysel ya da açık kaynağa destek amaçlı kodlar yazarken hayal ediyorum. Ruhuma hitap eden bu sanırım.
Kimsin ve ne yapıyorsun?
1989 Yılında İzmir’de dünyaya geldim 5 yaşımdan beri İstanbul’da bulunuyorum. Daha lise zamanlarımda abim ile üniversiteye giderek derslerine sokardı. İnsanın abisi programcı olunca eksikliği kapamak adına tasarımcılık işleri ile uğraşmaya başlıyor insan. :) 2007 Yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi VCD bölümüne girdim ve 2012 yılında mezun oldum. Öncesinde ne kadar bir kaç firma ile iş yapsam da gerçek anlamda iş hayatım Utopic Farm ile başladı. Devamında Tmob’ta mobil alanına yöneldim. Sonrasında İngiltere’ye gitmeme olanak sağlayan Redwhite Creative’de İstanbul ofisinde çalışmaya başladım. Bu kısım biraz karışık, şöyle ki Redwihte’tan sonra Utopic Farm’a geri döndüm ancak 7-8 ay sonra Redwhite beni İngiltere ofisinde çalıştırmak istediğini söyledi. Bu teklifi geri çeviremeyince aldım çalışma iznimi gittim İngiltere’ye.
6 ay İngiltere’de çalıştıktan sonra İstanbul’a geri dönmeye karar verdim ve döndüm. Bir süre Freelance çalıştıktan sonra bir kaç yerle görüştükten sonra en uygun yerin Sherpa olacağını düşündüm ve doğru düşünmüşüm.
Aldığım eğitimin bana getirdiği artıları ile beraber bulunduğum hangi firma olursa olsun çok farklı alanlarda deneyim kazandım, bazen bir VR arayüzü bazen bir mobil uyguma bazen de bir televizyon arayüzü geliştiriyorum. Kendime ne kadar product/ux/ui vs. designer desemde ben tamamen platform farketmeksizin dijital odaklı çalışan bir tasarımcıyım.
Zaman buldukça yurtdışına gitmek gibi bir huyum var son yıllarda arka arkaya İngiltere’ye gittim ve bu gitmeye devam edeceğim sanırım. :) En güzel tecrübem İngiltere’de Dribbble etkinliğine katılarak orada ki ortamı, isanları tanımam oldu çok farklı bir deneyim.
Bugünlerde ise iş hayatından geriye kalan zamanda tasarımcı arkadaşlarımızla Tasarım Mutfağı adı altında bir oluşum ile uğraşmaktayım.
Hangi donanımları kullanıyorsun?
Çalışırken en önemli donanımım kağıt ve kalem :) Herşeyin başlangıcı eskiz olmalı. Revize alıp düzenleme yapmanız çok kolay ve zaman kaybı kaygısı yok. Daima işe çizerek başlama taraftarıyım.
(Skeç ve wireframe çizimler için bir kit kullanıyorum ve projeye göre A4 ya da A3 kağıt çıktısı alıyorum. Kullandığım kitin adı Sneakpeekit)
Gündelik hayatımda ise Apple Watch, iPhone ve 15” Macbook Pro kullanıyorum kısacası tüm hayatım bu bilgisayara bağlı hale gelmiş durumda. Macbook Pro ile beraber 2. ekran olarak Dell ekran kullanıyorum. Zaman zaman Wacom Intuos kullanmayı tercih ediyorum.
İstanbul’un lanet trafiğinden nefret ettiğim için motosiklet kullanmayı tercih ediyorum, tavsiye ederim.
Şimdi düşününce çok fazla bir donanıma sahip olmadığımı fark ettim. :) Genelde bilgisayar ekranına kapaklanan ve saatler geçiren birisiyim.
Hangi yazılımları kullanıyorsun?
Son yıllarda Sketch tabanlı çalışıyorum. Ancak yazılım konusunda farklı bir yaklaşımım var o da şu önemli olan hangi yazılımı kullandığım, kullandığımız değil. Önemli olan mantığını çözebilmek çoğu uygulama aynı mantıkta çalışıyor. Şöyle ki lise dönemlerimde Flash ile başladım farklı animasyonlar hazırlıyordum hatta o dönem Flash ile siteler yapmak moda idi. Flash ile esasında en basic mantığı anlamıştım, tool kullanımları, frame mantığı gibi 101 diye nitelendirdiğim olması gereken bilgiler.
Devamında After Effects, Cinema 4D öğrendim ve severek kullanmaya devam ediyorum. Hiç bir zaman bir yazılım ile yetinmedim. Aldığım eğitimin getirdiği multi disiplin ve kolaj anlayışı nedeni ile her yazılımı kendi alanında kullanarak daima ortaya güzel bir iş çıkarma kaygısı içerisindeyim.
Kısacası bu aralar kullandığım yazılımlar şöyle;
Sketch, Photoshop, After Effects, Principle, Premiere, Illustrator, Cinema 4D, Zeplin, XD ve Figma
Son iki uygulamayı iş yaratım süreçlerinde kullanmasamda kurcalamayı seviyorum.
Sketch içerisinde bir kaç plugin kullanıyorum bunlarıda şöyle sıralayabilirim;
Craft, Artboard Titles, Confetti, Launchpad, Looper
Mobil üzerinde çok farklı amaçlarla bir uygulama kullanmıyorum genelde mirror uygulamalarını kullanıyorum.
Sketch Mirror, Principle, Figma Mirror, Adobe Preview diğer yandan Tasarım Mutfağı’na başladığımızdan beri güncel olarak Slack kullanıyorum.
Çalışırken ne tarz müzikler dinliyorsun?
Belli başlı dinleğim bir müzik tarzı yok esasında genelde o an ruh halime bağlı. Çoğunlukla alternatif dinliyorum, slow ve dingin parçalar dinlemeyi seviyorum. Tabi rock dinlemediğim zamanlar olmuyor değil.
Genelde Spotify’a bırakıyorum bu işi. :) Önerdiği listelerden başlıyorum, o an o parçayı beğenirsem hemen bir bakıyorum.
Son zamanlarda Ibeyi, Strome, Metronomy dinliyorum bunların dışında Daft Punk, Gonzellaz, Gorillaz ve Jack Black favorilerimden.
Hayalindeki çalışma ortamı nasıl?
Geniş, ferah ve gün ışığın girdiği güzel bir ortam diyebilirim. Minimal çalışma ortamlarını çok beğeniyorum, Instagram’da gezerken bazen gördüğüm ortamlar beni çok etkiliyor ve “İşte bu tarz yapmam lazım.” diyorum.
Fazla eşya olmadan, sadece gerçekten kullanmaya ihtiyaç duyduğum donanımların göz önünde durduğu bir oda.
Donanım olarak iki ekranlı çalışmayı seviyorum. Büyük wacom olursa hayır demem. :)
Akşamları loş ışık altında kulaklık takmadan sesi açabildiğim güzel bir ses sistemi olursa tadından yenmez. Esasında aklımda gayet mümkün olabilecek bir alan tasarlıyorum.
Çalışırken bazen işten kopmak iyi bir fikir olarak geliyor bu nedenle bir köşede televizyon ile oyun konsolun olması, hatta bir diğer köşede bir kaç cihazın bulunması tasarımlarımı bire bir canlı olarak test etmem, denemem kafamda ki fikirlerden bir kaç tanesi.
Kimsin ve ne yapıyorsun?
Merhaba, ben Onur Bozkurt. Bilgisayarlar ile tanışmam Commodore 64’lere dayanıyor. Sanırım bu bilgi sayesinde yaşım az çok belli olmuştur. Uzun yıllar bilgisayarlar ile kullanıcı düzeyinde haşır neşir oldum. Üniversitede okuduğum alan bu olmamasına rağmen, bir süre sonra kendimi yazılım geliştirici olmaya çalışırken buldum. İlk zamanlarda C#, PHP gibi dilleri kullanarak web tabanlı uygulamalar ve internet siteleri üzerinde çalıştım. Bu dönemde açıkçası hem bilgi düzeyim hem de ortaya çıkardığım işlerin kalitesi oldukça düşük seviyedeydi. Üniversitede bu alanda eğitim almayan kişilerin, kendini geliştirme konusunda büyük efor ve zaman harcamalarını gerektiğini anladım. Bu öğrenme sürecinde Ruby dili ve Ruby on Rails ile tanışmam sonucunda benim için yeni bir dönemin başladığını söyleyebilirim. Ruby on rails’ı ilk kullanmaya başladığımda henüz 1.0 versiyonu bile yayınlanmamıştı. Fakat o dönemde aradığım yazılım geliştirme dilinin Ruby olduğunu anladım ve sonrasında da javascript vb bazı dilleri hariç tutarsak hemen hemen başka hiç bir dile ihtiyaç duymadım. Son 6 yıldır da Evmanya.com’da çalışıyorum.
Aslında yazılım ve yazılım geliştirmeye dair öğrenmem gereken bilginin büyüklüğü zaman zaman beni korkutsa da, kendimi geliştirmek adına hala büyük efor harcıyorum. Uzun zamandır başarmak istediğim 2 konu var. Birincisi geliştirme sürecimi TDD (Test Driven Development) metodolojisine geçirmek, ikincisi ise açık kaynak dünyasına daha somut ve aktif katkı sağlayabilmek. Her ikisinde de bir miktar yol almış olsam da, daha gidecek çok yolum var.
Hangi donanımları kullanıyorsun?
Ofiste 21” iMac, diğer tüm zamanlarda 12” MacBook Retina kullanıyorum. 12” MacBook aslında pek “yazılım geliştirme” ile bağdaştırılan bir bilgisayar olmasa da, sunucu tarafında son dönemde standart haline gelen “cloud” kavramının, son kullanıcı tarafında da aynı şekilde olması gerektiğini savunuyor ve uygulamaya çalışıyorum. Bu nedenle çalışma ortamımı tamamen işletim sistemi ve bilgisayardan bağımsız olacak şekilde kurguladım. Geliştirme ortamım bir “vps” üzerinde kurulu, tüm dosyalarım çeşitli servislerde saklanıyor, kullandığım tüm araçlar ya terminal ya da tarayıcı bazlılar vs. Aslında hedeflediğim yapı herhangi bir işletim sistemi veya bilgisayara bağlı kalmadan çalışabilmek. Bu nedenle iMac’te genelde ChromeOS ya da Linux ile çalışıyorum. MacBook’ta maalesef böyle bir şansım yok ama taşınabilirlik ve ekran kalitesi yönünden harika bir cihaz.
Klavyelere özel bir düşkünlüğüm var. İşlemciler, disk hızları, ekran çözünürlükleri gibi konular kadar önem verilmemesi beni hep şaşırtmıştır. Bilgisayara eriştiğimiz en önemli ve kritik katman olduğunu düşünüyorum ve sürekli farklı ürünleri denemeye/incelemeye çalışıyorum. Ofis ortamında ses seviyesi nedeniyle pek kullanışlı olmasa da bu konudaki favorim Das Keyboard 4 Ultimate. Bunun dışında Standart Apple Klavye ve çeşitli bazı mekanik olmayan klavyeler de zaman zaman kullanıyorum. İngilizce klavyenin kod yazarken sunduğu verimlilik tartışılmaz fakat maalesef günün önemli bir kısmı kod yazmanın dışında e-posta yanıtlama ya da proje yönetimi ile geçtiğinden dolayı, türkçe mi ingilizce mi sorusunun yanıtını hala bulamadım.
Bunlar dışında iPhone 6S ve Kindle Paperwhite en sık kullandığım cihazlar. Yakın zamanda kaybettiğim B&O Beoplay H3 kulaklıklarımın yerine henüz bir modelde karar kılamadığım için, şimdilik standart iPhone kulaklıklarını kullanıyorum.
Hangi yazılımları kullanıyorsun?
Editörlerden başlarsak, en çok kullandığım 2 editörden biri vim, ikincisi ise C9. Bence Vim özelleştirildikten sonra çok verimli hale geliyor. Bu konuda 2 kişiyi çok yakından takip ediyorum. Tim Pope ve Greg Hurrell. C9 ise özellikle %100 koda odaklanamadığım, e-posta, diğer araçlar ve kod arasında hızlı geçiş yapmak zorunda olduğum zamanlarda çok kullandığım bir araç. Sublime, Atom gibi editörleri çok beğenmeme rağmen, bahsetmiş olduğum “cloud” yapısına henüz pek uydurabilmiş değilim.
E-postalarımı FrontApp ile yönetiyorum. Hem kişisel, hem de departman bazlı ortak kullanılan hesapları bir arada yönetebilmek için harika bir çözüm. RSS tarafında ise Feedbin kullanıyorum ve çok memnunum. RSS’in popülaritesi gitgide azalsa da, bilgiye ulaşmak için hala en güzel yollardan biri.
Ekip içi iletişimde Slack, proje yönetiminde de Jira kullanıyoruz.
Sql sorgularının oluşturulması, saklanması, ekip içerisinde paylaşılması için SqlPad harika bir çözüm sunuyor.
Terminal tarafında tmux, geliştirme ortamımı “vps” üzerine taşımak için kullandığım en temel araç. Git ile kodların yönetimi vb diğer işlemlerin çoğunu da terminalden yapmayı tercih ediyorum.
NewRelic, Rollbar, Trello gün içerisinde kullandığım diğer servisler.
Benim için kullanılan yazılımın en önemli özelliği ya web tabanlı çalışabilmesi ya da temel işletim sistemlerine kolayca kurulup, veriyi bilgisayarın kendi diski haricinde merkezi bir yerde saklayabilmesi. Electron sayesinde artık bu özelliğe sahip çok daha fazla uygulama var.
Çalışırken ne tarz müzikler dinliyorsun?
Dünyada caz kadar üretildiği coğrafyadan bu derece etkilenebilen ve bu etkiyi bu derece güzel dışarıya yansıtabilen başka bir müzik türü bence yok. Bu sayede o kadar çok alt türü ve farklı stili var ki, doymak ve sıkılmak mümkün değil. Fakat gün içerisinde çalışırken dinlenebilecek bir müzik türü değil. Bence kitap okur ya da film izler gibi zaman ayrılarak dinlenmesi gerekiyor. Bu nedenle gün içerisinde ağırlıklı olarak daha hafif ve konsantrasyona destek olan Spotify listelerini ya da LushFM, Sonic Universe gibi radyoları dinliyorum
Hayalindeki çalışma ortamı nasıl?
Ofis ortamı rutin bir hal aldığında motivasyonumu ve verimliliğimi çok düşürüyor. Bu nedenle ev, çeşitli kafeler ve ofis arasında bir denge tutturmaya çalışıyorum. Uzaktan çalışmanın zorluklarını yaşadığım için o da çok hayal ettiğim bir format değil. Sanırım hayalimdeki çalışma ortamı tamamen zaman ve mekanı seçebildiğim ve az da olsa özgür olduğumu hissettiğim ortam.
Kimsin ve ne yapıyorsun?
Merhaba, adım Seyhun Akyürek, elektronik alanından mezunum ve kariyerime elektronik alanında; devreler, aviyonik sistemler ve askeri elektronik gibi alanlarda çalışan şirketler ile başladım aynı süreçte eş zamanlı yazılım geliştirme ile devam ettim. DOS işletim sistemi, Windows 95’ler ile başlayan hikaye ile birlikte o günden bu güne yazılım sektörünün içindeyim. Yolculuğum, öncelikle web uygulamaları geliştirme alanında şu an ise de mobil alanında olarak ilerliyor.
Şu an; Senior iOS Developer olarak eBay Türkiye bünyesinde görev alıyorum, iOS tarafında iPhone/Watch ve iPad uygulamaları üzerinde çalışıyorum. Daha öncesinde ise gerçek zamanlı mobil mesajlaşma uygulamaları geliştirme işlerinde yer aldım. Ayrıca Fin-tech alanında, Londra menşeili bir bankanın iOS uygulamasının geliştirilmesinde ve öncesinde INGBank operasyon merkezinde mobil uygulama geliştirme servisinde INGMobil iOS uygulamasında görev aldım ve ING Hackathon’da yarışmacıların fikir ve teknik tarafta destek sağlamak amacı ile mentör olarak da görev aldım. Daha da öncesinde ise startup deneyimim süresinde çeşitli web ve mobil uygulamalar geliştirdim, bir dönem ise uzaktan çalışma fırsatım oldu.
İş dışında ise; fırsat bulursam şayet soruları farklı farklı alanlardan seçerek. HackerRank vb. siteler aracılığı ile sorular çözüyorum, problem çözmek ve alternatif yollar keşfetmek keyif verici bir aktivite oluyor. Stackoverflow üzerinde soruları yanıtlamaya çalışıyorum. Yada mikro uygulama yaparak, deneysel işler yapıyorum. Örneğin; çok basit bir chat-bot yapıp, basit sorulara cevap verdirmek gibi. basit bir machine learning uygulaması yapıp CoreML ile, fotoğrafları analiz ettirmek gibi.
Şu ana kadar ise yaklaşık 9 kadar web / mobil projede çalışma şansım oldu. Ayrıca, Ruby ile yazılan popüler açık kaynak projesi olan twitter-bootstrap-rails projesinin geliştiricisiyim, maalesef çok üzerine düşemiyorum ama geliştiricilerden gelen PR’ları değerlendiriyorum ve soruları yanıtlıyorum. Destek olmak isteyen kişilerle çalıştım. Ayrıca web sitem üzerinden ara sıra sorular geliyor, bunları memnuniyetle yanıtlamaya çalışıyorum.
Yazılım geliştirmeyi, ekip çalışmasını ve “işe yarar” ürünler üretmeyi seviyorum, tutkumun kaynağının da üretmek olduğunu düşünüyorum. İnsanların kullanacağı, kullanırken beğeneceği ürünlerde yapmak yada bu tip projelerin içerisinde yer almak benim için çok heyecan verici. Özellikle büyük ölçeklere ulaşan projelerde, bu projenin x kısmını yaptım yada y özelliği sayesinde insanların hayatına değer kattığını gözlemlemek önemli.
İşimi yaparken, yeni teknolojilere de devamlı göz atıp hep kendime şunu soruyorum acaba yaptığım işi daha efektif, daha iyi zamanlanmış şekilde nasıl yaparım sorusunu soruyorum. Bu biraz da ileriye doğru devamlı kendini itebilmeyi gerektiriyor, rahata ve rehavete düşmemek zor da olsa motive tutuyor ve destek oluyor.
Benim tarafta, her zaman bir gösterge olarak gördüğüm birkaç kaidem var. Birincisi bir iş temiz ve yalın hali ile yapılıyor olmalı. Bir işe en temiz hali ile başlayabiliyor muyum diye soruyorum, çünkü kompleks bir işi yapmaya başlamadan önce iş çok net tanımlanabiliyor mu ve bu işi yapmak için nasıl bir efor sarf ediliyor, gereksiz detaylardan arındırılmış mı bakılması gerekiyor. Bu sebepten kod standartları ve temiz kod konusuna obsesif yaklaşıyorum kendim yazarken’de, kod review süreçlerinde başkalarının kodlarını okurken de.
İkincisi ise bir işi yaparken titiz ve pürüzsüz ilerlenebiliyor mu? Olasılıklar ve senaryolar neler olur düşünerek ekip ile ve iş birimleri ile değerlendirerek ilerliyor muyuz diye sormak. Üçüncüsü ise zamanı ne ölçüde harcıyorum diye sormak. Çünkü harcadığımız zaman; eforumuz ve harcadığımız enerji ile sınırlı ve üç bileşeni aynı anda tüketiyoruz ve bu bileşenler çok maliyetli. Basitçe, bu model ile düşünerek adımlar atmak, verimli ilerlemek dikkati dağıtmadan ve günlük kaoslara ve girdaplara (çok zor da olsa) kaptırmadan ilerlemeyi de sağladığını gözlemliyorum.
Hangi donanımları kullanıyorsun?
Ofiste bir Macbook Pro kullanıyorum, 2016 çıkışlı 16 gb ve bağladığım bir monitör çift ekran için.
Kişisel kullanımım için, 2016 çıkışlı Macbook Pro kullanıyorum.
Apple Keyboard ve Magic Mouse kullanıyorum.
Çift ekran kullanarak çalıştığım için 1 adet Samsung 28” 4k monitör kullanıyorum uzun süredir.
1 Adet iPhone 6 Plus
1 Adet iPhone 5s
1 Adet iPhone 4S cihazlarım kişisel ve test cihazı amaçlı olarak kullanıyorum.
Bol bol karalama kağıtları ve kurşun kalemler.
Raspberry Pi
Hangi yazılımları kullanıyorsun?
Önceleri Linux ve Ubuntu kullanıcısı iken, son 5 yıldır MacOSX kullanıyorum. iOS tarafında Xcode ile Swift ve Objective-C ile kod yazıyorum. Ayrıca beta testing ve crash reporting için Fabric ve CI ihtiyaçlarım için TeamCity kullandığım araçlar arasında. Ayrıca; AppCode IDE ile iOS geliştirme tarafında, kimi zaman Xcode ile birlikte kullanıyorum.
Sık sık Ruby ile de küçük uygulamalar, otomasyon işlerim için ve sistem tarafında ihtiyaçlarım için kullanmaya devam ediyorum, Ruby ve özelikle Rails tarafında gereksinimlerim için Atom kullanıyorum, sıkı bir özelleştirme ile kapsamlı bir Ruby desteği sağladım. Ayrıca linter’ler ve testler ile de gayet işimi görecek durumda şu an.
Tasarım tarafında Sketch, Zeplin, Marvel, Craft olmassa olmazlardan, ihtiyaç halinde devreye girebiliyorlar. Bir dönem Quartzcode kullandım ama sadece UI developerların yaptığı animasyonları Swift kodu olarak üreterek uygulamalardaki animasyon ihtiyacını karşılaması yeterli oldu.
Github ve Bitbucket ihtiyaçlarım için Gitkraken favori Git aracım. Fanatik bir git-flow uygulayıcısı olarak kimi zaman terminalde de çalışıyorum. Önceki tercihim SourceTree idi. Ayrıca Github’daki issuelar için GitScout. Rest client olarak Paw kullanıyorum aynı zamanda yeni yeni Insomnia’yı da test ediyorum. Ayrıca SOAP ve REST apileri yönetmek için SoapUI sık kullandığım araçlardan. Favori fontum ise FiraCode, regular ve retina tipleri çok temiz ve kod okunabilirliği açısından ideal.
Proje yönetimi için Jira, Asana ve Confluence gibi Atlassian ürünleri kullanıyorum. Ayrıca time tracking için Harvest. Sistemdeki brew paketlerini yönetmek, güncellemek için CakeBrew.
Terminal olarak Hyper gayet iyi, onu kullanıyorum.
Diğer kullandığım yazılım geliştirme dışındaki dünyaya gelecek olursam, öncelik kesinlike Evernote diyeceğim, çünkü notlarımı ve defterlerimi titizlikle tutuyorum ve keyif alıyorum. Özellike not organizasyon tarafında; hem Mac hem iOS cihazlarda çok pratik bu bağlamda çok sıkı bir not tutma fanıyım diyebilirim ve hemen hemen her işimle ilgili notlar, iş görüşmeleri, telefon görüşmeleri sonrası notlar, toplantı sonrası notları alıyorum, etiketliyorum, arşivliyorum.
İnanılmaz faydasını görüyorum, açıkçası geçmişe dönük bir bakış açısı sağlayarak geniş bir perspektif sunuyor. İleriye dönük daha iyi süreç planlamama olanağı sağlıyor, hatta bazı notlar ve not defterleri bir nevi küçük kütüphaneler haline geldi, daha geniş ve net bir yol gösterici oluyor, elimin altında.
Ayrıca müzik için Spotify, tarayıcı olarak Safari ve Opera kullanıyorum. Ayrıca Slack ile yazılım ve mobil alanında grupları takip ediyorum ve bir de PS4 ve Sannheizer Momentum kulaklığım var, arada fırsat buldukça oyun oynuyorum. Tüm bunların dışında fırsat yakaladıkça küçük turlara çıkıyorum.
Çalışırken ne tarz müzikler dinliyorsun?
Tamamen o anki mood’uma göre;
Elektronik (Daft Punk vb.)
80’ler, pop ve rock
Bazen white noise
Film müzikleri olabiliyor kimi zaman - Tarantino filmleri özellikle
Jazz
Hayalindeki çalışma ortamı nasıl?
Sessiz veya çok hafif duyabileceğim müzik eşliğinde çalıştığım ortamlardan daha çok keyif alıyorum.
Çalışma ortamım bu açıdan konforlu, ayrıca çevremde gerek iş etiği ve takım ruhuna sahip gerekse de alanında donanımlı insanların olması, teknik konularda tartışmak, süreçlere yön vermek yada teknik konular dışında sohbetler etmek hem keyifli hem eğitici. Açıkçası iş hayatında en değerli imkanlardan birisi bu oluyor.
Ayrıca havadar, keyifli bir alanda işe kısa kısa aralar vermek zihni dinlendirmek de önemli. Yada ayak üstü zihin açıcı sohbetler de çok değerli. Koyu bir kahve fanatiği olarak, yakınlarda alabileceğim kahveler yada makineler olması benim açımdan önemli. Favorilerim Clover demleme, filtre kahve ve tabiki Türk kahvesi.
Takip etmek isterseniz Twitter hesabımda genellikle iOS, Swift ve Ruby, Rails ile ilgili ve teknoloji alanında paylaşımlarda bulunuyorum, arada küçük küçük tespitlerde bulunuyorum. Kimi zaman yeni yazdığım içeriklerden ya da projelerden bahsediyorum.
Ayrıca Medium’da iOS tarafında, yazılım ve yazılımcı verimliliği alanında içerikler yazıyorum.
Açık kaynak projelerimi Github’da paylaşımlarımı bulabilirsiniz. Ayrıca public olarak açtığım kodları Gist üzerinden takip edebilirsiniz.
Okuduğum ve takip ettiğim kitaplar Goodreads hesabımda. Ayrıca, sorularınız için web adresim seyhunakyurek.com üzerinden ulaşabilirsiniz.
Teşekkürler.




