CUMA GÜNÜ UNUTULANLAR-05 EKİM 2025-MEVLANA TAKVİMİ
Description
Salih Merî (r.âleyh), cuma gecesi, cuma namazını kılmak üzere mescide gitmek için yola çıktı. Kabristana uğradı. Kendi kendine şöyle dedi: “Tanyeri ağarıncaya kadar kalayım.” Gözlerine uyku geldi. Şöyle bir rüya gördü: Kabirde yatanlar kabirlerinden çıkmışlar, halka halka olup oturmuş, konuşuyorlar. Bir de baktı ki, onlardan ayrı, kirli elbiseli bir genç, bir köşede, üzüntülü bir hâlde oturuyor. Oradakilerin hepsine tepsi tepsi, üzeri mendillerle örtülü hediyeler gelip dağıldı. Herkes kendi tabağını aldı; sonra kabrine girdi. En sona bu genç kaldı. “Hey Allâh (c.c.)’un kulu, sende gördüğüm bu üzüntü neden?” “O tabaklar, hayattakilerin ölülerine hediyeleridir. Onların adına verdikleri sadaka, yaptıkları duâ, cuma geceleri onlara gelir.” Daha sonra şöyle dedi: “Anam hacca gitmek istedi; berâber yola çıktık. Basra’ya gelince öldüm. Bundan sonra anam evlendi.
Dünyaya daldı. Ölümümden sonra beni hatırlayan kimse olmayınca üzülmek bana haktır.” “Senin ananın evi nerede?” Onun yerini bana anlattı. Sabah oldu. Namazımı kıldım. Sonra gittim. O kadının evini sordum, buldum. Yanına gittim, izin istedim. Kendimi ona tanıttım, kapıdan: “Ben Sâlîh Merî’yim” dedim. İzin verdi, içeri girdim. Şöyle dedim: “Benim söyleyeceğim söz, senin söyleyeceğin söz, hiç kimse tarafından duyulmamalıdır. Böyle istiyorum.” Ona yaklaştım, aramızda bir perde kaldı. Şöyle sordum: “Sana Allâh (c.c.)’dan rahmet dilerim, çocuğun var mı?” “Benim bir genç oğlum vardı, öldü.” Bunun üzerine durumu ona anlattım. Ağlamaya başladı. Daha sonra çıkardı bana bin dirhem verdi. Ve şöyle dedi: “O sevdiğim göz nurum için bunları dağıt. Kalan ömrümde onu duâdan unutmayacağım. Onun için sadaka yereceğim.”
(Ebu’l-Leys es-Semerkandi, Tenbihü’l-Gafilin, s.346-347)





