Emir's Brave Quest: Finding Friendship Among Flowers
Update: 2025-11-29
Description
Fluent Fiction - Turkish: Emir's Brave Quest: Finding Friendship Among Flowers
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-11-29-08-38-20-tr
Story Transcript:
Tr: Gökyüzünde güneş parlıyor, yapraklar yerde hışırdıyor ve Emir merakla etrafına bakıyordu.
En: The sun was shining in the sky, the leaves were rustling on the ground, and Emir was looking around curiously.
Tr: Bugün okuluyla birlikte Kapadokya yakınlarındaki bir çiçek çiftliğini ziyaret ediyorlardı.
En: Today, he and his school were visiting a flower farm near Cappadocia.
Tr: Sonbaharın serin havası yüzünü okşarken, Emir'in aklında tek bir düşünce vardı: "Arkadaşlarımı etkilemeliyim."
En: As the cool autumn air caressed his face, Emir had one thought in his mind: "I must impress my friends."
Tr: Çiftlik, birçok farklı ve renkli çiçekle doluydu.
En: The farm was filled with many different and colorful flowers.
Tr: Kırmızı güller, sarı papatyalar, mor lavantalar her yerdeydi.
En: Red roses, yellow daisies, and purple lavenders were everywhere.
Tr: Ancak Emir, farklı bir şey arıyordu.
En: However, Emir was looking for something different.
Tr: "Benzersiz bir çiçek bulmalıyım," diye düşündü.
En: "I must find a unique flower," he thought.
Tr: Belki de bu tür bir çiçek, onun sınıf arkadaşlarının ilgisini çekerdi.
En: Perhaps this kind of flower would attract his classmates' interest.
Tr: Emir, diğer çocuklarla dolaşmaya başladı.
En: Emir started walking around with the other children.
Tr: Ancak içindeki merak, diğerlerinden farklı bir yöne gitmesini sağladı.
En: But his curiosity led him in a different direction than the others.
Tr: Kalabalığın dikkatinden kaçmak ve kendi yolunu bulmak istiyordu.
En: He wanted to escape the crowd's attention and find his own path.
Tr: Kenarda kalan bir patikaya doğru ilerledi.
En: He headed towards a path that was off to the side.
Tr: Onu takip eden arkadaşlarından Leyla, "Emir, nereye gidiyorsun?" diye seslendi.
En: His friend Leyla called out, "Where are you going, Emir?"
Tr: Emir kararlıydı.
En: Emir was determined.
Tr: "Hiç merak etme Leyla," dedi.
En: "Don't worry, Leyla," he said.
Tr: "Sadece etrafa bakacağım."
En: "I'm just going to look around."
Tr: Sınıf arkadaşlarından uzaklaşarak, kimsenin gitmediği, keşfedilmemiş bir köşeye yöneldi.
En: Moving away from his classmates, he headed towards an unexplored corner where no one else had gone.
Tr: Bu arada öğretmenleri Kemal Bey, öğrencilerini gözden kaybetmemeye çalışıyordu.
En: Meanwhile, their teacher Mr. Kemal was trying not to lose sight of his students.
Tr: "Herkes bir arada kalmalı," diye hatırlattı.
En: "Everyone should stay together," he reminded.
Tr: Ancak Emir, arka planda kaybolmuştu bile.
En: However, Emir was already disappearing into the background.
Tr: Çiftliğin uzak köşesindeki patikada, etrafta kimse yoktu.
En: On the path in the far corner of the farm, there was no one around.
Tr: Emir, burada büyüleyici bir şey bulmayı umuyordu.
En: Emir hoped to find something fascinating here.
Tr: Ve sonunda o an geldi.
En: And finally, the moment came.
Tr: Karşısında, daha önce hiç görmediği bir grup çiçek vardı.
En: In front of him was a group of flowers he had never seen before.
Tr: Parıl parıl parlıyordu ve her biri farklı bir renkteydi.
En: They were shimmering brightly, with each one a different color.
Tr: Tam o anda çiftliğin sahibi ortaya çıktı.
En: At that moment, the farm owner appeared.
Tr: "Burada ne yapıyorsun, küçük adam?" dedi çiftlik sahibi gülümseyerek.
En: "What are you doing here, young man?" the farm owner asked with a smile.
Tr: Emir utangaçça durakladı ama sonunda dürüstçe cevap verdi.
En: Emir hesitated shyly but eventually answered honestly.
Tr: "Arkadaşlarımı etkilemek istiyorum.
En: "I want to impress my friends.
Tr: Özgün bir çiçek arıyordum."
En: I was looking for a unique flower."
Tr: Çiftlik sahibi Emir'in cesaretini takdir etti.
En: The farm owner appreciated Emir's courage.
Tr: "Merakın çok değerli," dedi.
En: "Your curiosity is very valuable," he said.
Tr: "Arkadaşlarına göstermek istediğin bu olsun."
En: "Let this be what you want to show your friends."
Tr: Bunun üzerine çiftlik sahibi, Emir ve arkadaşlarına özel bir çiftlik turu yapmayı teklif etti.
En: With that, the farm owner offered to give Emir and his friends a special tour of the farm.
Tr: Dönüş yolunda Emir, gösterdiği cesaretle arkadaşlarının ilgisini çekmişti.
En: On the way back, Emir had captured his friends' attention with his bravery.
Tr: Leyla ve diğerleri yanında, onun etrafında toplanmıştı.
En: Leyla and the others gathered around him.
Tr: "Gerçekten harika bir çiçek buldun!" dediler.
En: "You really found an amazing flower!" they said.
Tr: O günden sonra Emir, kendine daha fazla güvenmeye başladı.
En: After that day, Emir started to feel more confident.
Tr: Arkadaşları onun yanında daha fazla vakit geçiriyor, onunla konuşmak için sabırsızlanıyordu.
En: His friends spent more time with him and were eager to talk to him.
Tr: O sınıfın kahramanı olmuştu ve bu onu çok mutlu ediyordu.
En: He had become the hero of the class, and this made him very happy.
Tr: İlk defa, sınıfında gerçek bir arkadaş çevresi oluşmuştu.
En: For the first time, he had formed a real circle of friends in his class.
Tr: Çiçeklerin arasındaki macera, onun hayatını değiştirmişti.
En: The adventure among the flowers had changed his life.
Vocabulary Words:
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-11-29-08-38-20-tr
Story Transcript:
Tr: Gökyüzünde güneş parlıyor, yapraklar yerde hışırdıyor ve Emir merakla etrafına bakıyordu.
En: The sun was shining in the sky, the leaves were rustling on the ground, and Emir was looking around curiously.
Tr: Bugün okuluyla birlikte Kapadokya yakınlarındaki bir çiçek çiftliğini ziyaret ediyorlardı.
En: Today, he and his school were visiting a flower farm near Cappadocia.
Tr: Sonbaharın serin havası yüzünü okşarken, Emir'in aklında tek bir düşünce vardı: "Arkadaşlarımı etkilemeliyim."
En: As the cool autumn air caressed his face, Emir had one thought in his mind: "I must impress my friends."
Tr: Çiftlik, birçok farklı ve renkli çiçekle doluydu.
En: The farm was filled with many different and colorful flowers.
Tr: Kırmızı güller, sarı papatyalar, mor lavantalar her yerdeydi.
En: Red roses, yellow daisies, and purple lavenders were everywhere.
Tr: Ancak Emir, farklı bir şey arıyordu.
En: However, Emir was looking for something different.
Tr: "Benzersiz bir çiçek bulmalıyım," diye düşündü.
En: "I must find a unique flower," he thought.
Tr: Belki de bu tür bir çiçek, onun sınıf arkadaşlarının ilgisini çekerdi.
En: Perhaps this kind of flower would attract his classmates' interest.
Tr: Emir, diğer çocuklarla dolaşmaya başladı.
En: Emir started walking around with the other children.
Tr: Ancak içindeki merak, diğerlerinden farklı bir yöne gitmesini sağladı.
En: But his curiosity led him in a different direction than the others.
Tr: Kalabalığın dikkatinden kaçmak ve kendi yolunu bulmak istiyordu.
En: He wanted to escape the crowd's attention and find his own path.
Tr: Kenarda kalan bir patikaya doğru ilerledi.
En: He headed towards a path that was off to the side.
Tr: Onu takip eden arkadaşlarından Leyla, "Emir, nereye gidiyorsun?" diye seslendi.
En: His friend Leyla called out, "Where are you going, Emir?"
Tr: Emir kararlıydı.
En: Emir was determined.
Tr: "Hiç merak etme Leyla," dedi.
En: "Don't worry, Leyla," he said.
Tr: "Sadece etrafa bakacağım."
En: "I'm just going to look around."
Tr: Sınıf arkadaşlarından uzaklaşarak, kimsenin gitmediği, keşfedilmemiş bir köşeye yöneldi.
En: Moving away from his classmates, he headed towards an unexplored corner where no one else had gone.
Tr: Bu arada öğretmenleri Kemal Bey, öğrencilerini gözden kaybetmemeye çalışıyordu.
En: Meanwhile, their teacher Mr. Kemal was trying not to lose sight of his students.
Tr: "Herkes bir arada kalmalı," diye hatırlattı.
En: "Everyone should stay together," he reminded.
Tr: Ancak Emir, arka planda kaybolmuştu bile.
En: However, Emir was already disappearing into the background.
Tr: Çiftliğin uzak köşesindeki patikada, etrafta kimse yoktu.
En: On the path in the far corner of the farm, there was no one around.
Tr: Emir, burada büyüleyici bir şey bulmayı umuyordu.
En: Emir hoped to find something fascinating here.
Tr: Ve sonunda o an geldi.
En: And finally, the moment came.
Tr: Karşısında, daha önce hiç görmediği bir grup çiçek vardı.
En: In front of him was a group of flowers he had never seen before.
Tr: Parıl parıl parlıyordu ve her biri farklı bir renkteydi.
En: They were shimmering brightly, with each one a different color.
Tr: Tam o anda çiftliğin sahibi ortaya çıktı.
En: At that moment, the farm owner appeared.
Tr: "Burada ne yapıyorsun, küçük adam?" dedi çiftlik sahibi gülümseyerek.
En: "What are you doing here, young man?" the farm owner asked with a smile.
Tr: Emir utangaçça durakladı ama sonunda dürüstçe cevap verdi.
En: Emir hesitated shyly but eventually answered honestly.
Tr: "Arkadaşlarımı etkilemek istiyorum.
En: "I want to impress my friends.
Tr: Özgün bir çiçek arıyordum."
En: I was looking for a unique flower."
Tr: Çiftlik sahibi Emir'in cesaretini takdir etti.
En: The farm owner appreciated Emir's courage.
Tr: "Merakın çok değerli," dedi.
En: "Your curiosity is very valuable," he said.
Tr: "Arkadaşlarına göstermek istediğin bu olsun."
En: "Let this be what you want to show your friends."
Tr: Bunun üzerine çiftlik sahibi, Emir ve arkadaşlarına özel bir çiftlik turu yapmayı teklif etti.
En: With that, the farm owner offered to give Emir and his friends a special tour of the farm.
Tr: Dönüş yolunda Emir, gösterdiği cesaretle arkadaşlarının ilgisini çekmişti.
En: On the way back, Emir had captured his friends' attention with his bravery.
Tr: Leyla ve diğerleri yanında, onun etrafında toplanmıştı.
En: Leyla and the others gathered around him.
Tr: "Gerçekten harika bir çiçek buldun!" dediler.
En: "You really found an amazing flower!" they said.
Tr: O günden sonra Emir, kendine daha fazla güvenmeye başladı.
En: After that day, Emir started to feel more confident.
Tr: Arkadaşları onun yanında daha fazla vakit geçiriyor, onunla konuşmak için sabırsızlanıyordu.
En: His friends spent more time with him and were eager to talk to him.
Tr: O sınıfın kahramanı olmuştu ve bu onu çok mutlu ediyordu.
En: He had become the hero of the class, and this made him very happy.
Tr: İlk defa, sınıfında gerçek bir arkadaş çevresi oluşmuştu.
En: For the first time, he had formed a real circle of friends in his class.
Tr: Çiçeklerin arasındaki macera, onun hayatını değiştirmişti.
En: The adventure among the flowers had changed his life.
Vocabulary Words:
- shining: parlıyor
- rustling: hışırdıyor
- curiously: merakla
- caressed: okşarken
- impress: etkilemeliyim
- unique: benzersiz
- path: patika
- escaped: kaçmak
- determined: kararlıydı
- unexplored: keşfedilmemiş
- meanwhile: bu arada
- reminded: hatırlattı
- background: arka plan
- fascinating: büyüleyici
- shimmering: parıl parıl parlıyordu
- hesitated: utangaçça durakladı
- eventually: sonunda
- courage: cesaret
- valuable: değerli
- offered: teklif etti
- captured: çekmişti
- bravery: cesaret
- eager: sabırsızlanıyordu
- hero: kahramanı
- adventure: macera
- leaves: yapraklar
- ground: yerde
- crowd’s: kalabalığın
- attention: dikkat
- intrigued: ilgisini çekerdi
Comments
In Channel




