Mountain Retreat: Emre's Journey to Confidence and Clarity
Update: 2025-12-07
Description
Fluent Fiction - Turkish: Mountain Retreat: Emre's Journey to Confidence and Clarity
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-12-07-08-38-20-tr
Story Transcript:
Tr: Emre, işyerindeki performans değerlendirmesi için çok çalışıyordu.
En: Emre was working very hard for his performance evaluation at work.
Tr: Ancak içindeki huzursuzluk onu bir türlü rahat bırakmıyordu.
En: However, the unease within him wouldn't leave him alone.
Tr: Kafasını toparlamak ve derinlemesine düşünmek için, haftasonunu dağdaki sevimli ahşap kulübede geçirmeye karar verdi.
En: To clear his head and think deeply, he decided to spend the weekend at a lovely wooden cabin in the mountains.
Tr: Kulübe, karlı ağaçların arasında, sıcak bir şöminenin etrafında konumlanmıştı.
En: The cabin was nestled among snow-covered trees, with a warm fireplace at its center.
Tr: Pencereden bakıldığında, muhteşem dağ manzarası Emre'ye huzur veriyordu.
En: When looking out the window, the magnificent mountain view brought Emre peace.
Tr: Ateşin çıtırtısı, zihin karmaşasından yorulmuş ruhunu sakinleştiriyordu.
En: The crackling of the fire soothed his soul, weary from mental chaos.
Tr: Bir bardak sıcak çay eşliğinde, önündeki işe odaklanmaya başladı.
En: Accompanied by a cup of hot tea, he began to focus on the work in front of him.
Tr: Emre'nin işyerinde Aylin isminde bir meslektaşı vardı.
En: Emre had a colleague named Aylin at his workplace.
Tr: Aylin tükenmez enerjisi ve hırslı çalışmalarıyla bilinirdi.
En: Aylin was known for her boundless energy and ambitious efforts.
Tr: Emre onunla iyi anlaşıyordu ama aynı zamanda Aylin de terfi için güçlü bir adaydı.
En: Emre got along well with her, but Aylin was also a strong candidate for promotion.
Tr: Bu rekabet, Emre'nin stresini artırsa da, Aylin'in desteğini hissetmek ona iyi geliyordu.
En: Although this competition increased Emre's stress, feeling the support of Aylin did him good.
Tr: Burak, Emre ve Aylin'in müdürüydü.
En: Burak was the manager of Emre and Aylin.
Tr: Herkes Burak'ı adil ve dürüst bir lider olarak bilirdi.
En: Everyone knew Burak as a fair and honest leader.
Tr: Burak'ın değerlendirme toplantısını tarafsız bir şekilde yapacağından şüphesi yoktu.
En: He had no doubt that Burak would conduct the evaluation meeting impartially.
Tr: Yine de, Emre zihnindeki korkularla mücadele etmeye çalışıyordu: "Ya yeterince iyi değilsem?
En: Still, Emre tried to battle the fears in his mind: "What if I'm not good enough?
Tr: Ya Aylin benden daha fazla parlıyorsa?"
En: What if Aylin shines more than me?"
Tr: Kulübedeki iki gün boyunca Emre notlarını gözden geçirdi.
En: During the two days at the cabin, Emre reviewed his notes.
Tr: Kendi yaptığı işleri, projeleri çok dikkatli bir şekilde hatırladı.
En: He carefully recollected the work he had done and the projects he had completed.
Tr: Zaman geçerken, içindeki o kalın sis bulutu yavaş yavaş dağılmaya başladı.
En: As time passed, the thick fog clouding his mind gradually began to disperse.
Tr: Bir gece, karanlık orman manzarasına bakarken, işyerinde yaptığı önemli katkıları düşündü.
En: One night, as he gazed at the dark forest view, he thought about his significant contributions at work.
Tr: Yavaşça gülümsedi.
En: He slowly smiled.
Tr: Başardıklarını fark etti.
En: He realized what he had achieved.
Tr: Artık kendine güveni gelmişti.
En: He had regained his confidence.
Tr: Hafta sonu bittiğinde, Emre enerjiyle dolmuş olarak şehre geri döndü.
En: When the weekend was over, Emre returned to the city filled with energy.
Tr: Toplantı günü, aklındaki bulutlar dağılmış gibiydi.
En: On the day of the meeting, it was as if the clouds in his mind had cleared.
Tr: Burak, Emre'yi çağırdığında, Emre'nin yüzündeki sakinlik ve kendinden emin duruş dikkat çekiciydi.
En: When Burak called for him, the calmness and self-assured stance on Emre's face were striking.
Tr: Performans değerlendirmesi sonunda, Burak gülümseyerek Emre'ye baktı.
En: At the end of the performance evaluation, Burak smiled as he looked at Emre.
Tr: "Güzel işler çıkarmışsın Emre," dedi.
En: "You've done great work, Emre," he said.
Tr: "Önümüzdeki projelerde liderlik rolleri düşünebiliriz."
En: "We can consider leadership roles for upcoming projects."
Tr: Terfi kelimesi geçmedi, ama Emre bu cümlede başka bir fırsatın kapısını gördü.
En: The word promotion wasn't mentioned, but Emre saw another door of opportunity in that sentence.
Tr: Toplantıdan çıktığında, uzun zamandır yaşamadığı bir mutluluğu hissetti.
En: As he left the meeting, he felt a happiness he hadn't experienced in a long time.
Tr: Emre eve dönerken, içindeki sesi dinlemeyi ve arada bir durup kendi değerini sorgulamadan, kendine inanmaktan asla vazgeçmemesi gerektiğini anladı.
En: As Emre headed home, he realized that he must never stop listening to his inner voice and should occasionally pause without questioning his own worth and believe in himself.
Tr: Kazanılan güvenle, yapabileceklerinin sınırsız olduğunu biliyordu.
En: With newfound confidence, he knew that what he could achieve was limitless.
Tr: Hayatında yeni bir dönemi başlatmaya hazırdı.
En: He was ready to start a new chapter in his life.
Vocabulary Words:
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-12-07-08-38-20-tr
Story Transcript:
Tr: Emre, işyerindeki performans değerlendirmesi için çok çalışıyordu.
En: Emre was working very hard for his performance evaluation at work.
Tr: Ancak içindeki huzursuzluk onu bir türlü rahat bırakmıyordu.
En: However, the unease within him wouldn't leave him alone.
Tr: Kafasını toparlamak ve derinlemesine düşünmek için, haftasonunu dağdaki sevimli ahşap kulübede geçirmeye karar verdi.
En: To clear his head and think deeply, he decided to spend the weekend at a lovely wooden cabin in the mountains.
Tr: Kulübe, karlı ağaçların arasında, sıcak bir şöminenin etrafında konumlanmıştı.
En: The cabin was nestled among snow-covered trees, with a warm fireplace at its center.
Tr: Pencereden bakıldığında, muhteşem dağ manzarası Emre'ye huzur veriyordu.
En: When looking out the window, the magnificent mountain view brought Emre peace.
Tr: Ateşin çıtırtısı, zihin karmaşasından yorulmuş ruhunu sakinleştiriyordu.
En: The crackling of the fire soothed his soul, weary from mental chaos.
Tr: Bir bardak sıcak çay eşliğinde, önündeki işe odaklanmaya başladı.
En: Accompanied by a cup of hot tea, he began to focus on the work in front of him.
Tr: Emre'nin işyerinde Aylin isminde bir meslektaşı vardı.
En: Emre had a colleague named Aylin at his workplace.
Tr: Aylin tükenmez enerjisi ve hırslı çalışmalarıyla bilinirdi.
En: Aylin was known for her boundless energy and ambitious efforts.
Tr: Emre onunla iyi anlaşıyordu ama aynı zamanda Aylin de terfi için güçlü bir adaydı.
En: Emre got along well with her, but Aylin was also a strong candidate for promotion.
Tr: Bu rekabet, Emre'nin stresini artırsa da, Aylin'in desteğini hissetmek ona iyi geliyordu.
En: Although this competition increased Emre's stress, feeling the support of Aylin did him good.
Tr: Burak, Emre ve Aylin'in müdürüydü.
En: Burak was the manager of Emre and Aylin.
Tr: Herkes Burak'ı adil ve dürüst bir lider olarak bilirdi.
En: Everyone knew Burak as a fair and honest leader.
Tr: Burak'ın değerlendirme toplantısını tarafsız bir şekilde yapacağından şüphesi yoktu.
En: He had no doubt that Burak would conduct the evaluation meeting impartially.
Tr: Yine de, Emre zihnindeki korkularla mücadele etmeye çalışıyordu: "Ya yeterince iyi değilsem?
En: Still, Emre tried to battle the fears in his mind: "What if I'm not good enough?
Tr: Ya Aylin benden daha fazla parlıyorsa?"
En: What if Aylin shines more than me?"
Tr: Kulübedeki iki gün boyunca Emre notlarını gözden geçirdi.
En: During the two days at the cabin, Emre reviewed his notes.
Tr: Kendi yaptığı işleri, projeleri çok dikkatli bir şekilde hatırladı.
En: He carefully recollected the work he had done and the projects he had completed.
Tr: Zaman geçerken, içindeki o kalın sis bulutu yavaş yavaş dağılmaya başladı.
En: As time passed, the thick fog clouding his mind gradually began to disperse.
Tr: Bir gece, karanlık orman manzarasına bakarken, işyerinde yaptığı önemli katkıları düşündü.
En: One night, as he gazed at the dark forest view, he thought about his significant contributions at work.
Tr: Yavaşça gülümsedi.
En: He slowly smiled.
Tr: Başardıklarını fark etti.
En: He realized what he had achieved.
Tr: Artık kendine güveni gelmişti.
En: He had regained his confidence.
Tr: Hafta sonu bittiğinde, Emre enerjiyle dolmuş olarak şehre geri döndü.
En: When the weekend was over, Emre returned to the city filled with energy.
Tr: Toplantı günü, aklındaki bulutlar dağılmış gibiydi.
En: On the day of the meeting, it was as if the clouds in his mind had cleared.
Tr: Burak, Emre'yi çağırdığında, Emre'nin yüzündeki sakinlik ve kendinden emin duruş dikkat çekiciydi.
En: When Burak called for him, the calmness and self-assured stance on Emre's face were striking.
Tr: Performans değerlendirmesi sonunda, Burak gülümseyerek Emre'ye baktı.
En: At the end of the performance evaluation, Burak smiled as he looked at Emre.
Tr: "Güzel işler çıkarmışsın Emre," dedi.
En: "You've done great work, Emre," he said.
Tr: "Önümüzdeki projelerde liderlik rolleri düşünebiliriz."
En: "We can consider leadership roles for upcoming projects."
Tr: Terfi kelimesi geçmedi, ama Emre bu cümlede başka bir fırsatın kapısını gördü.
En: The word promotion wasn't mentioned, but Emre saw another door of opportunity in that sentence.
Tr: Toplantıdan çıktığında, uzun zamandır yaşamadığı bir mutluluğu hissetti.
En: As he left the meeting, he felt a happiness he hadn't experienced in a long time.
Tr: Emre eve dönerken, içindeki sesi dinlemeyi ve arada bir durup kendi değerini sorgulamadan, kendine inanmaktan asla vazgeçmemesi gerektiğini anladı.
En: As Emre headed home, he realized that he must never stop listening to his inner voice and should occasionally pause without questioning his own worth and believe in himself.
Tr: Kazanılan güvenle, yapabileceklerinin sınırsız olduğunu biliyordu.
En: With newfound confidence, he knew that what he could achieve was limitless.
Tr: Hayatında yeni bir dönemi başlatmaya hazırdı.
En: He was ready to start a new chapter in his life.
Vocabulary Words:
- unease: huzursuzluk
- lovely: sevimli
- nestled: konumlanmıştı
- crackling: çıtırtısı
- soothed: sakinleştiriyordu
- weary: yorulmuş
- boundless: tükenmez
- ambitious: hırslı
- candidate: aday
- promotion: terfi
- impartially: tarafsız
- battle: mücadele
- disperse: dağılmaya
- gazed: bakarken
- significant: önemli
- regained: gelmişti
- striking: dikkat çekiciydi
- leadership: liderlik
- opportunity: fırsat
- inner voice: içindeki sesi
- confidence: kendine güven
- limitless: sınırsız
- chapter: dönem
- evaluation: değerlendirme
- gesture: duruş
- calmness: sakinlik
- reviewed: gözden geçirdi
- recollected: hatırladı
- clouding: bulutu
- contributions: katkıları
Comments
In Channel




