Overcoming Fear: Emir's Journey in Cappadocia's Winter Skies
Update: 2025-12-09
Description
Fluent Fiction - Turkish: Overcoming Fear: Emir's Journey in Cappadocia's Winter Skies
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-12-09-08-38-19-tr
Story Transcript:
Tr: Cappadocia'nın büyülü manzaraları kış güneşiyle parlıyordu.
En: The magical landscapes of Cappadocia were shining with the winter sun.
Tr: Gökyüzü açık mavi, yerde ince bir kar tabakası vardı.
En: The sky was a clear blue and there was a thin layer of snow on the ground.
Tr: Bu güzel kış gününde Emir, Esra ve Leyla bir sıcak hava balonuna biniyorlardı.
En: On this beautiful winter day, Emir, Esra, and Leyla were boarding a hot air balloon.
Tr: Emir, fotoğraf makinesini sıkıca tutuyordu, kafasında büyük bir hedef vardı: Mükemmel fotoğrafı çekmek.
En: Emir was holding his camera tightly, with a big goal in mind: to take the perfect photo.
Tr: Ama bir sorun vardı; Emir yükseklikten korkuyordu.
En: But there was a problem; Emir was afraid of heights.
Tr: Emir’in kalbi hızla çarpıyordu.
En: Emir's heart was pounding rapidly.
Tr: Balon yükselirken manzara harikaydı.
En: As the balloon rose, the view was magnificent.
Tr: Peri bacaları karla kaplanmıştı, her şey masal gibiydi.
En: The fairy chimneys were covered with snow, and everything seemed like a fairy tale.
Tr: Esra, "Harika bir gün, değil mi?" dedi gülümseyerek.
En: Esra smiled and said, "A wonderful day, isn't it?"
Tr: Emir endişeliydi ama Leyla'nın neşesi bulaşıcıydı.
En: Though Emir was anxious, the joy of Leyla was infectious.
Tr: "Emir, bak şu güzelliğe!" diye heyecanla bağırdı Leyla.
En: "Look at this beauty, Emir!" Leyla shouted excitedly.
Tr: Emir, balon sepetine sıkıca tutundu.
En: Emir held tightly onto the balloon basket.
Tr: Başını hafifçe kaldırarak etrafına baktı.
En: He lifted his head slightly and looked around.
Tr: Gördükleri nefes kesiciydi ama kalbindeki korku çok büyüktü.
En: What he saw was breathtaking, but the fear in his heart was immense.
Tr: Leyla ona döndü, "Bu fırsat bir daha gelmez, Emir!" dedi.
En: Leyla turned to him and said, "This opportunity won't come again, Emir!"
Tr: Emir derin bir nefes aldı ve fotoğraf makinesini kaldırdı.
En: Emir took a deep breath and raised his camera.
Tr: Elleri titriyordu ama o anı kaçıramazdı.
En: His hands were trembling, but he couldn't miss that moment.
Tr: Balon biraz daha yükseldi.
En: The balloon rose a bit higher.
Tr: Emir derin nefesler alıyordu, ama Leyla ve Esra’nın cesaretlendirici sözleri onu sakinleştiriyordu.
En: Emir was taking deep breaths, but the encouraging words of Leyla and Esra were calming him.
Tr: Sonunda, cesaretini topladı ve fotoğraf çekmeye başladı.
En: Finally, he gathered his courage and started taking pictures.
Tr: Her karede içindeki korkuyu biraz daha yendiğini hissetti.
En: With each frame, he felt he was overcoming his fear a little more.
Tr: Sonunda, tam istediği gibi bir manzara yakaladı.
En: In the end, he captured just the scene he wanted.
Tr: Karla kaplı peri bacaları, mavi gökyüzü ve uzaklarda bir köy...
En: Snow-covered fairy chimneys, the blue sky, and a village in the distance...
Tr: Fotoğraf makinesinin deklanşörüne bastı.
En: He pressed the shutter button of the camera.
Tr: O an, içindeki endişeler uçup gitti ve yerini büyük bir mutluluk aldı.
En: At that moment, his anxieties flew away, replaced by great happiness.
Tr: Balon yere indiğinde, Leyla ve Esra onu tebrik etti.
En: When the balloon descended, Leyla and Esra congratulated him.
Tr: "Harika iş çıkardın!" dedi Esra gururla.
En: "You did an amazing job!" said Esra proudly.
Tr: Leyla ona sarıldı ve "Gördün mü? Korkularını yenebileceğini biliyordum," diye ekledi.
En: Leyla hugged him and added, "See? I knew you could overcome your fears."
Tr: Emir, içindeki huzuru ve kendine olan güveni hissediyordu.
En: Emir felt peace and confidence within himself.
Tr: Bugün sadece mükemmel bir fotoğraf çekmemişti, aynı zamanda kendi sınırlarını da aşmıştı.
En: Not only had he taken a perfect photo today, but he had also surpassed his own limits.
Tr: Artık korkuları onu durduramazdı ve bu, onun hayatındaki en unutulmaz deneyimlerden biri olmuştu.
En: Now, his fears couldn't stop him, and this had become one of the most unforgettable experiences of his life.
Tr: Kış Gündönümü Festivali’nin bu günü, Emir için yepyeni bir başlangıcın simgesi olmuştu.
En: The day of the Winter Solstice Festival had become a symbol of a brand new beginning for Emir.
Vocabulary Words:
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-12-09-08-38-19-tr
Story Transcript:
Tr: Cappadocia'nın büyülü manzaraları kış güneşiyle parlıyordu.
En: The magical landscapes of Cappadocia were shining with the winter sun.
Tr: Gökyüzü açık mavi, yerde ince bir kar tabakası vardı.
En: The sky was a clear blue and there was a thin layer of snow on the ground.
Tr: Bu güzel kış gününde Emir, Esra ve Leyla bir sıcak hava balonuna biniyorlardı.
En: On this beautiful winter day, Emir, Esra, and Leyla were boarding a hot air balloon.
Tr: Emir, fotoğraf makinesini sıkıca tutuyordu, kafasında büyük bir hedef vardı: Mükemmel fotoğrafı çekmek.
En: Emir was holding his camera tightly, with a big goal in mind: to take the perfect photo.
Tr: Ama bir sorun vardı; Emir yükseklikten korkuyordu.
En: But there was a problem; Emir was afraid of heights.
Tr: Emir’in kalbi hızla çarpıyordu.
En: Emir's heart was pounding rapidly.
Tr: Balon yükselirken manzara harikaydı.
En: As the balloon rose, the view was magnificent.
Tr: Peri bacaları karla kaplanmıştı, her şey masal gibiydi.
En: The fairy chimneys were covered with snow, and everything seemed like a fairy tale.
Tr: Esra, "Harika bir gün, değil mi?" dedi gülümseyerek.
En: Esra smiled and said, "A wonderful day, isn't it?"
Tr: Emir endişeliydi ama Leyla'nın neşesi bulaşıcıydı.
En: Though Emir was anxious, the joy of Leyla was infectious.
Tr: "Emir, bak şu güzelliğe!" diye heyecanla bağırdı Leyla.
En: "Look at this beauty, Emir!" Leyla shouted excitedly.
Tr: Emir, balon sepetine sıkıca tutundu.
En: Emir held tightly onto the balloon basket.
Tr: Başını hafifçe kaldırarak etrafına baktı.
En: He lifted his head slightly and looked around.
Tr: Gördükleri nefes kesiciydi ama kalbindeki korku çok büyüktü.
En: What he saw was breathtaking, but the fear in his heart was immense.
Tr: Leyla ona döndü, "Bu fırsat bir daha gelmez, Emir!" dedi.
En: Leyla turned to him and said, "This opportunity won't come again, Emir!"
Tr: Emir derin bir nefes aldı ve fotoğraf makinesini kaldırdı.
En: Emir took a deep breath and raised his camera.
Tr: Elleri titriyordu ama o anı kaçıramazdı.
En: His hands were trembling, but he couldn't miss that moment.
Tr: Balon biraz daha yükseldi.
En: The balloon rose a bit higher.
Tr: Emir derin nefesler alıyordu, ama Leyla ve Esra’nın cesaretlendirici sözleri onu sakinleştiriyordu.
En: Emir was taking deep breaths, but the encouraging words of Leyla and Esra were calming him.
Tr: Sonunda, cesaretini topladı ve fotoğraf çekmeye başladı.
En: Finally, he gathered his courage and started taking pictures.
Tr: Her karede içindeki korkuyu biraz daha yendiğini hissetti.
En: With each frame, he felt he was overcoming his fear a little more.
Tr: Sonunda, tam istediği gibi bir manzara yakaladı.
En: In the end, he captured just the scene he wanted.
Tr: Karla kaplı peri bacaları, mavi gökyüzü ve uzaklarda bir köy...
En: Snow-covered fairy chimneys, the blue sky, and a village in the distance...
Tr: Fotoğraf makinesinin deklanşörüne bastı.
En: He pressed the shutter button of the camera.
Tr: O an, içindeki endişeler uçup gitti ve yerini büyük bir mutluluk aldı.
En: At that moment, his anxieties flew away, replaced by great happiness.
Tr: Balon yere indiğinde, Leyla ve Esra onu tebrik etti.
En: When the balloon descended, Leyla and Esra congratulated him.
Tr: "Harika iş çıkardın!" dedi Esra gururla.
En: "You did an amazing job!" said Esra proudly.
Tr: Leyla ona sarıldı ve "Gördün mü? Korkularını yenebileceğini biliyordum," diye ekledi.
En: Leyla hugged him and added, "See? I knew you could overcome your fears."
Tr: Emir, içindeki huzuru ve kendine olan güveni hissediyordu.
En: Emir felt peace and confidence within himself.
Tr: Bugün sadece mükemmel bir fotoğraf çekmemişti, aynı zamanda kendi sınırlarını da aşmıştı.
En: Not only had he taken a perfect photo today, but he had also surpassed his own limits.
Tr: Artık korkuları onu durduramazdı ve bu, onun hayatındaki en unutulmaz deneyimlerden biri olmuştu.
En: Now, his fears couldn't stop him, and this had become one of the most unforgettable experiences of his life.
Tr: Kış Gündönümü Festivali’nin bu günü, Emir için yepyeni bir başlangıcın simgesi olmuştu.
En: The day of the Winter Solstice Festival had become a symbol of a brand new beginning for Emir.
Vocabulary Words:
- landscapes: manzaraları
- shining: parlıyordu
- boarding: biniyorlardı
- tightly: sıkıca
- pounding: çarpıyordu
- magnificent: harikaydı
- chimneys: bacaları
- infectious: bulaşıcıydı
- trembling: titriyordu
- miss: kaçırmak
- encouraging: cesaretlendirici
- calming: sakinleştiriyordu
- gathered: topladı
- captured: yakaladı
- scene: manzara
- shutter: deklanşörüne
- anxieties: endişeler
- congratulated: tebrik etti
- proudly: gururla
- hugged: sarıldı
- overcome: yenmek
- confidence: güveni
- surpassed: aşmıştı
- limits: sınırlarını
- unforgettable: unutulmaz
- experiences: deneyimlerden
- symbol: simgesi
- beginning: başlangıcın
- afraid: korkuyordu
- breathtaking: nefes kesiciydi
Comments
In Channel




