Snowy Fairy Chimneys and Emir's Bold New Beginning
Update: 2025-12-01
Description
Fluent Fiction - Turkish: Snowy Fairy Chimneys and Emir's Bold New Beginning
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-12-01-23-34-02-tr
Story Transcript:
Tr: Cappadocia'nın büyülü kış manzarası, Emir'in her zaman hayalini kurduğu bir yerdi.
En: The magical winter landscape of Cappadocia was a place Emir had always dreamed of.
Tr: Kapadokya Uluslararası Zirvesi için yapılan okul gezisi, onun için büyük bir fırsattı.
En: The school trip for the Kapadokya Uluslararası Zirvesi was a great opportunity for him.
Tr: Tarih dersinde sınıf arkadaşı Leyla, en iyi arkadaşı Can ile birlikte, keşfe çıkmak için sabırsızlanıyordu.
En: In history class, his classmate Leyla, along with his best friend Can, was eager to set out on an adventure.
Tr: Karla kaplı peri bacaları ve tarihî mağara evleri, onları adeta başka bir dünyaya taşıdı.
En: The snow-covered fairy chimneys and historical cave houses transported them to another world.
Tr: Emir, kalın montunu sıkıca kapatırken titredi.
En: Emir shivered as he tightly fastened his thick coat.
Tr: Soğuk ama berrak hava, onun heyecanını bastırmaya yetmiyordu.
En: The cold but clear air wasn't enough to suppress his excitement.
Tr: Geçmişte birçok kez sınıfın önünde konuşmaktan çekinmişti.
En: In the past, he had been hesitant to speak in front of the class many times.
Tr: Ama bu kez farklıydı.
En: But this time was different.
Tr: Kendine verdiği söz kafasında yankılanıyordu: "Bu kez başaracağım."
En: The promise he made to himself resonated in his mind: "This time I will succeed."
Tr: Öğretmenleri sınıfı peri bacalarına götürdü.
En: Their teacher took the class to the fairy chimneys.
Tr: Zarif kaya oluşumları, zamanla rüzgar ve su tarafından şekillendirilmişti.
En: The elegant rock formations had been shaped over time by wind and water.
Tr: Emir, bu anı uzun zamandır bekliyordu.
En: Emir had long awaited this moment.
Tr: Kalabalığa baktı.
En: He looked at the crowd.
Tr: Herkes pür dikkat dinliyordu.
En: Everyone was listening attentively.
Tr: Derin bir nefes aldı.
En: He took a deep breath.
Tr: "Kapadokya'nın bu benzersiz kaya oluşumları, milyonlarca yıl süren volkanik hareketler sonucunda oluşmuş," diye başladı.
En: "These unique rock formations of Cappadocia were formed as a result of volcanic activity spanning millions of years," he began.
Tr: Sesindeki titremeye rağmen kelimeleri netti.
En: Despite the tremble in his voice, his words were clear.
Tr: Göz alıcı manzaranın ortasında, sesinin yankısı bile farklı geliyordu.
En: Amidst the stunning landscape, even the echo of his voice sounded different.
Tr: Öğretmeni ve arkadaşları hayranlıkla dinlediler.
En: His teacher and friends listened with admiration.
Tr: Emir, şimdiye kadar topladığı bilgileri paylaştıkça kendini daha özgür ve güçlü hissetti.
En: As Emir shared the knowledge he had gathered so far, he felt freer and stronger.
Tr: Leyla ve Can, Emir'in konuşmasını alkışladı.
En: Leyla and Can applauded Emir's speech.
Tr: Cesareti onları da etkilemişti.
En: His courage had impressed them too.
Tr: Leyla, "Ne kadar bilgiliymişsin!" dedi gülümseyerek.
En: Leyla smiled and said, "How knowledgeable you are!"
Tr: Can ise cesaretine hayran kalmıştı.
En: Can admired his bravery.
Tr: "Emir, senin rockstar olduğunun farkında mıydın?" diye takıldı.
En: "Hey Emir, did you know you're a rock star?" he teased.
Tr: Zirvenin sonunda, Emir içindeki tedirginlinin yok olmaya başladığını hissetti.
En: By the end of the summit, Emir felt the anxiety within him begin to fade.
Tr: Sunumunu başarıyla tamamladığında, okuldaki arkadaşları ve öğretmeni ondan gururla bahsetti.
En: When he completed his presentation successfully, his school friends and teacher spoke of him with pride.
Tr: İlk kez, kendine olan güveni tazelendi ve gelecekteki maceralarına hazır hissetti.
En: For the first time, his confidence was renewed and he felt ready for future adventures.
Tr: Kapadokya'nın o büyüleyici karla kaplı yolunda yürürken, şimdi sadece doğal güzellikler değil, cesaret ve yeni başlayan özgüven de onu kuşatmıştı.
En: As he walked down Cappadocia's enchanting snow-covered path, it wasn't just the natural beauty surrounding him; courage and newfound confidence enveloped him too.
Tr: Gelecek, artık Emir'in gözünde çok daha parlak görünüyordu.
En: The future now seemed much brighter in Emir's eyes.
Tr: Eğitimde ve hayatta yeni yollar keşfetmesine olanak tanıyacak Geoloji’ye olan bağlılığı pekişmişti.
En: His dedication to Geology, which would allow him to discover new paths in education and life, was strengthened.
Tr: Böylece, Emir kendine umut dolu bir gelecek hazırlamış oldu.
En: Thus, Emir prepared a hopeful future for himself.
Vocabulary Words:
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-12-01-23-34-02-tr
Story Transcript:
Tr: Cappadocia'nın büyülü kış manzarası, Emir'in her zaman hayalini kurduğu bir yerdi.
En: The magical winter landscape of Cappadocia was a place Emir had always dreamed of.
Tr: Kapadokya Uluslararası Zirvesi için yapılan okul gezisi, onun için büyük bir fırsattı.
En: The school trip for the Kapadokya Uluslararası Zirvesi was a great opportunity for him.
Tr: Tarih dersinde sınıf arkadaşı Leyla, en iyi arkadaşı Can ile birlikte, keşfe çıkmak için sabırsızlanıyordu.
En: In history class, his classmate Leyla, along with his best friend Can, was eager to set out on an adventure.
Tr: Karla kaplı peri bacaları ve tarihî mağara evleri, onları adeta başka bir dünyaya taşıdı.
En: The snow-covered fairy chimneys and historical cave houses transported them to another world.
Tr: Emir, kalın montunu sıkıca kapatırken titredi.
En: Emir shivered as he tightly fastened his thick coat.
Tr: Soğuk ama berrak hava, onun heyecanını bastırmaya yetmiyordu.
En: The cold but clear air wasn't enough to suppress his excitement.
Tr: Geçmişte birçok kez sınıfın önünde konuşmaktan çekinmişti.
En: In the past, he had been hesitant to speak in front of the class many times.
Tr: Ama bu kez farklıydı.
En: But this time was different.
Tr: Kendine verdiği söz kafasında yankılanıyordu: "Bu kez başaracağım."
En: The promise he made to himself resonated in his mind: "This time I will succeed."
Tr: Öğretmenleri sınıfı peri bacalarına götürdü.
En: Their teacher took the class to the fairy chimneys.
Tr: Zarif kaya oluşumları, zamanla rüzgar ve su tarafından şekillendirilmişti.
En: The elegant rock formations had been shaped over time by wind and water.
Tr: Emir, bu anı uzun zamandır bekliyordu.
En: Emir had long awaited this moment.
Tr: Kalabalığa baktı.
En: He looked at the crowd.
Tr: Herkes pür dikkat dinliyordu.
En: Everyone was listening attentively.
Tr: Derin bir nefes aldı.
En: He took a deep breath.
Tr: "Kapadokya'nın bu benzersiz kaya oluşumları, milyonlarca yıl süren volkanik hareketler sonucunda oluşmuş," diye başladı.
En: "These unique rock formations of Cappadocia were formed as a result of volcanic activity spanning millions of years," he began.
Tr: Sesindeki titremeye rağmen kelimeleri netti.
En: Despite the tremble in his voice, his words were clear.
Tr: Göz alıcı manzaranın ortasında, sesinin yankısı bile farklı geliyordu.
En: Amidst the stunning landscape, even the echo of his voice sounded different.
Tr: Öğretmeni ve arkadaşları hayranlıkla dinlediler.
En: His teacher and friends listened with admiration.
Tr: Emir, şimdiye kadar topladığı bilgileri paylaştıkça kendini daha özgür ve güçlü hissetti.
En: As Emir shared the knowledge he had gathered so far, he felt freer and stronger.
Tr: Leyla ve Can, Emir'in konuşmasını alkışladı.
En: Leyla and Can applauded Emir's speech.
Tr: Cesareti onları da etkilemişti.
En: His courage had impressed them too.
Tr: Leyla, "Ne kadar bilgiliymişsin!" dedi gülümseyerek.
En: Leyla smiled and said, "How knowledgeable you are!"
Tr: Can ise cesaretine hayran kalmıştı.
En: Can admired his bravery.
Tr: "Emir, senin rockstar olduğunun farkında mıydın?" diye takıldı.
En: "Hey Emir, did you know you're a rock star?" he teased.
Tr: Zirvenin sonunda, Emir içindeki tedirginlinin yok olmaya başladığını hissetti.
En: By the end of the summit, Emir felt the anxiety within him begin to fade.
Tr: Sunumunu başarıyla tamamladığında, okuldaki arkadaşları ve öğretmeni ondan gururla bahsetti.
En: When he completed his presentation successfully, his school friends and teacher spoke of him with pride.
Tr: İlk kez, kendine olan güveni tazelendi ve gelecekteki maceralarına hazır hissetti.
En: For the first time, his confidence was renewed and he felt ready for future adventures.
Tr: Kapadokya'nın o büyüleyici karla kaplı yolunda yürürken, şimdi sadece doğal güzellikler değil, cesaret ve yeni başlayan özgüven de onu kuşatmıştı.
En: As he walked down Cappadocia's enchanting snow-covered path, it wasn't just the natural beauty surrounding him; courage and newfound confidence enveloped him too.
Tr: Gelecek, artık Emir'in gözünde çok daha parlak görünüyordu.
En: The future now seemed much brighter in Emir's eyes.
Tr: Eğitimde ve hayatta yeni yollar keşfetmesine olanak tanıyacak Geoloji’ye olan bağlılığı pekişmişti.
En: His dedication to Geology, which would allow him to discover new paths in education and life, was strengthened.
Tr: Böylece, Emir kendine umut dolu bir gelecek hazırlamış oldu.
En: Thus, Emir prepared a hopeful future for himself.
Vocabulary Words:
- magical: büyülü
- landscape: manzara
- opportunity: fırsat
- adventure: keşif
- fairy chimneys: peri bacaları
- shivered: titredi
- fastened: sıkıca kapatalı
- hesitant: çekinmiş
- resonated: yankılanıyordu
- elegant: zarif
- formations: oluşumları
- volcanic: volkanik
- activity: hareketler
- tremble: titreme
- amidst: ortasında
- echo: yankı
- admiration: hayranlık
- applauded: alkışladı
- courage: cesaret
- confidence: özgüven
- enchanting: büyüleyici
- devotion: bağlılık
- education: eğitim
- hesitant: çekinmiş
- dedication: bağlılık
- suppressed: bastırmaya
- freer: daha özgür
- anxiety: tedirginlik
- hopeful: umut dolu
- knowledge: bilgi
Comments
In Channel




