Winter's Embrace: A New Beginning in Cappadocia
Update: 2025-12-12
Description
Fluent Fiction - Turkish: Winter's Embrace: A New Beginning in Cappadocia
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-12-12-23-34-02-tr
Story Transcript:
Tr: Cappadocia kış mevsiminde çok güzeldi.
En: Cappadocia in winter was very beautiful.
Tr: Kar, peri bacalarını beyaz bir örtü gibi kaplamıştı.
En: The snow had covered the fairy chimneys like a white blanket.
Tr: Bu huzur dolu manzara içinde, Emir ve Elif, eski aile evinde oturmuş sıcak çaylarını içiyorlardı.
En: In this peaceful scene, Emir and Elif were sitting in the old family house, sipping their hot tea.
Tr: İstanbul'da işini kaybeden Emir, kendisini suçlu hissediyordu.
En: Emir, who had lost his job in Istanbul, was feeling guilty.
Tr: Elif ise ayrılığın ardından zorlukla ayakta duruyordu.
En: Elif, on the other hand, was barely holding on after the separation.
Tr: Bu yıl Yeşilay Haftası'ydı.
En: It was Yeşilay Week this year.
Tr: Hem Emir hem de Elif sağlığını ve huzurunu ön planda tutmaya karar vermişti.
En: Both Emir and Elif had decided to prioritize their health and peace.
Tr: Ancak, ailenin maddi durumu bunu zorlaştırıyordu.
En: However, the family's financial situation was making this difficult.
Tr: Elif çocuklarına iyi bir yaşam sunmak istiyordu, fakat imkanları sınırlıydı.
En: Elif wanted to provide a good life for her children, but their resources were limited.
Tr: Emir ise yeni bir iş bulamıyordu.
En: Meanwhile, Emir couldn't find a new job.
Tr: Bu sıkıntılar aile içinde gerilim yaratıyordu.
En: These troubles were creating tension within the family.
Tr: Bir akşam, Emir elindeki fincanı yavaşça masaya koydu ve Elif'e baktı.
En: One evening, Emir slowly placed his cup on the table and looked at Elif.
Tr: "Elif," dedi, "bu evi değerlendirebiliriz.
En: "Elif," he said, "we can make use of this house.
Tr: Burayı misafirlere açalım.
En: Let's open it up to guests.
Tr: Konukevine dönüştürelim."
En: Let's turn it into a guesthouse."
Tr: Elif, Emir'in gözlerindeki umut parıltısını fark etti.
En: Elif noticed the spark of hope in Emir's eyes.
Tr: "Ama nasıl?"
En: "But how?"
Tr: diye sordu, "Elimizde yeterli para yok."
En: she asked, "We don't have enough money."
Tr: Emir inançlıydı.
En: Emir was confident.
Tr: "Buradaki dostlarımız bize yardım eder.
En: "Our friends here will help us.
Tr: Birkaç gün içinde küçük değişiklikler yapabiliriz.
En: We can make small changes in a few days.
Tr: Bu evi farklı kılabiliriz."
En: We can make this house special."
Tr: Herkes seferber oldu.
En: Everyone mobilized.
Tr: Kasabanın sıcakkanlı insanları, işe koyulmak için gönüllü oldular.
En: The warm-hearted people of the town volunteered to get to work.
Tr: Duvarlar boyandı, mobilyalar yenilendi ve iç mekanlar kışın soğundan korunaklı hale getirildi.
En: The walls were painted, furniture was renewed, and the interiors were made winter-proof.
Tr: Emir her santimetreyle ilgileniyor, Elif ise moral bulmaya başlıyordu.
En: Emir was involved in every detail, and Elif began to find morale.
Tr: Bir akşam, kar şiddetli yağıyor, pencereyi tokmak gibi vuruyordu.
En: One evening, the snow was falling heavily, knocking on the window like a hammer.
Tr: Çatının altında, Emir ve Elif karşılıklı oturmuşlardı.
En: Under the roof, Emir and Elif were sitting across from each other.
Tr: Sessizlik bozuldu.
En: The silence was broken.
Tr: "Emir," dedi Elif, "bazen korkuyorum...
En: "Emir," Elif said, "sometimes I'm scared...
Tr: Her şeyin üstesinden nasıl geleceğiz bilmiyorum."
En: I don't know how we'll overcome everything."
Tr: Emir gülümsedi.
En: Emir smiled.
Tr: "Korkma," dedi, "buradayız.
En: "Don't be afraid," he said, "we're here.
Tr: Birlikte başaracağız.
En: We'll succeed together.
Tr: Bu ev sadece bir ev değil, bizim yeni hikayemiz."
En: This house is not just a house, it's our new story."
Tr: Kar fırtınasının ardından gökyüzü tertemiz olmuştu.
En: After the snowstorm, the sky was crystal clear.
Tr: Emir ve Elif, ortaya çıkan güneşin altında durup çalışmaları izlediler.
En: Emir and Elif stood under the emerging sun and watched the work.
Tr: Gelen ilk misafirlerle birlikte, kahkahalar ve konuşmalar evi doldurdu.
En: With the first guests arriving, laughter and conversation filled the house.
Tr: Konukevi fikri başarılı olmuştu.
En: The guesthouse idea had been a success.
Tr: Elif, güçlü ve bağımsız hissediyordu.
En: Elif felt strong and independent.
Tr: Emir ise amacını bulmuştu; ailesini mutlu görmek.
En: Emir found his purpose; seeing his family happy.
Tr: Cappadocia'nın eşsiz manzarasında, yeni bir başlangıç vardı.
En: In the unique landscape of Cappadocia, there was a new beginning.
Tr: Emir ve Elif için her gün, yeni bir umutla başlıyordu.
En: For Emir and Elif, every day began with new hope.
Tr: Karların beyaz örtüsünün altında, iki kardeş, geleceğe güvenle bakıyordu.
En: Under the white blanket of snow, the two siblings looked to the future with confidence.
Vocabulary Words:
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-12-12-23-34-02-tr
Story Transcript:
Tr: Cappadocia kış mevsiminde çok güzeldi.
En: Cappadocia in winter was very beautiful.
Tr: Kar, peri bacalarını beyaz bir örtü gibi kaplamıştı.
En: The snow had covered the fairy chimneys like a white blanket.
Tr: Bu huzur dolu manzara içinde, Emir ve Elif, eski aile evinde oturmuş sıcak çaylarını içiyorlardı.
En: In this peaceful scene, Emir and Elif were sitting in the old family house, sipping their hot tea.
Tr: İstanbul'da işini kaybeden Emir, kendisini suçlu hissediyordu.
En: Emir, who had lost his job in Istanbul, was feeling guilty.
Tr: Elif ise ayrılığın ardından zorlukla ayakta duruyordu.
En: Elif, on the other hand, was barely holding on after the separation.
Tr: Bu yıl Yeşilay Haftası'ydı.
En: It was Yeşilay Week this year.
Tr: Hem Emir hem de Elif sağlığını ve huzurunu ön planda tutmaya karar vermişti.
En: Both Emir and Elif had decided to prioritize their health and peace.
Tr: Ancak, ailenin maddi durumu bunu zorlaştırıyordu.
En: However, the family's financial situation was making this difficult.
Tr: Elif çocuklarına iyi bir yaşam sunmak istiyordu, fakat imkanları sınırlıydı.
En: Elif wanted to provide a good life for her children, but their resources were limited.
Tr: Emir ise yeni bir iş bulamıyordu.
En: Meanwhile, Emir couldn't find a new job.
Tr: Bu sıkıntılar aile içinde gerilim yaratıyordu.
En: These troubles were creating tension within the family.
Tr: Bir akşam, Emir elindeki fincanı yavaşça masaya koydu ve Elif'e baktı.
En: One evening, Emir slowly placed his cup on the table and looked at Elif.
Tr: "Elif," dedi, "bu evi değerlendirebiliriz.
En: "Elif," he said, "we can make use of this house.
Tr: Burayı misafirlere açalım.
En: Let's open it up to guests.
Tr: Konukevine dönüştürelim."
En: Let's turn it into a guesthouse."
Tr: Elif, Emir'in gözlerindeki umut parıltısını fark etti.
En: Elif noticed the spark of hope in Emir's eyes.
Tr: "Ama nasıl?"
En: "But how?"
Tr: diye sordu, "Elimizde yeterli para yok."
En: she asked, "We don't have enough money."
Tr: Emir inançlıydı.
En: Emir was confident.
Tr: "Buradaki dostlarımız bize yardım eder.
En: "Our friends here will help us.
Tr: Birkaç gün içinde küçük değişiklikler yapabiliriz.
En: We can make small changes in a few days.
Tr: Bu evi farklı kılabiliriz."
En: We can make this house special."
Tr: Herkes seferber oldu.
En: Everyone mobilized.
Tr: Kasabanın sıcakkanlı insanları, işe koyulmak için gönüllü oldular.
En: The warm-hearted people of the town volunteered to get to work.
Tr: Duvarlar boyandı, mobilyalar yenilendi ve iç mekanlar kışın soğundan korunaklı hale getirildi.
En: The walls were painted, furniture was renewed, and the interiors were made winter-proof.
Tr: Emir her santimetreyle ilgileniyor, Elif ise moral bulmaya başlıyordu.
En: Emir was involved in every detail, and Elif began to find morale.
Tr: Bir akşam, kar şiddetli yağıyor, pencereyi tokmak gibi vuruyordu.
En: One evening, the snow was falling heavily, knocking on the window like a hammer.
Tr: Çatının altında, Emir ve Elif karşılıklı oturmuşlardı.
En: Under the roof, Emir and Elif were sitting across from each other.
Tr: Sessizlik bozuldu.
En: The silence was broken.
Tr: "Emir," dedi Elif, "bazen korkuyorum...
En: "Emir," Elif said, "sometimes I'm scared...
Tr: Her şeyin üstesinden nasıl geleceğiz bilmiyorum."
En: I don't know how we'll overcome everything."
Tr: Emir gülümsedi.
En: Emir smiled.
Tr: "Korkma," dedi, "buradayız.
En: "Don't be afraid," he said, "we're here.
Tr: Birlikte başaracağız.
En: We'll succeed together.
Tr: Bu ev sadece bir ev değil, bizim yeni hikayemiz."
En: This house is not just a house, it's our new story."
Tr: Kar fırtınasının ardından gökyüzü tertemiz olmuştu.
En: After the snowstorm, the sky was crystal clear.
Tr: Emir ve Elif, ortaya çıkan güneşin altında durup çalışmaları izlediler.
En: Emir and Elif stood under the emerging sun and watched the work.
Tr: Gelen ilk misafirlerle birlikte, kahkahalar ve konuşmalar evi doldurdu.
En: With the first guests arriving, laughter and conversation filled the house.
Tr: Konukevi fikri başarılı olmuştu.
En: The guesthouse idea had been a success.
Tr: Elif, güçlü ve bağımsız hissediyordu.
En: Elif felt strong and independent.
Tr: Emir ise amacını bulmuştu; ailesini mutlu görmek.
En: Emir found his purpose; seeing his family happy.
Tr: Cappadocia'nın eşsiz manzarasında, yeni bir başlangıç vardı.
En: In the unique landscape of Cappadocia, there was a new beginning.
Tr: Emir ve Elif için her gün, yeni bir umutla başlıyordu.
En: For Emir and Elif, every day began with new hope.
Tr: Karların beyaz örtüsünün altında, iki kardeş, geleceğe güvenle bakıyordu.
En: Under the white blanket of snow, the two siblings looked to the future with confidence.
Vocabulary Words:
- chimneys: bacalar
- blanket: örtü
- guilty: suçlu
- separation: ayrılık
- prioritize: ön planda tutmak
- resources: imkanlar
- tension: gerilim
- confident: inançlı
- mobilized: seferber edildi
- volunteered: gönüllü oldular
- renewed: yenilendi
- morale: moral
- knocking: tokmak gibi vuruyordu
- overcome: üstesinden gelmek
- silence: sessizlik
- success: başarılı
- independent: bağımsız
- purpose: amaç
- landscape: manzara
- unique: eşsiz
- emerging: ortaya çıkan
- siblings: kardeşler
- volunteer: gönüllü
- interiors: iç mekanlar
- hammer: tokmak
- spark: parıltı
- provided: sunmak
- financial: maddi
- overcoming: üstesinden gelmek
- roof: çatı
Comments
In Channel




